Utku ŞENSOY

Utku ŞENSOY Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihin yıldönümünü idrak ettiğimiz haftada, 23 Nisan 1920’den ve bu önemli günü çocuklara armağan eden büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ten söz etmeden olmaz. Atatürk, 1924'te “23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına” karar verdi. Bundan 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etti. Dünya’da çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke Türkiye’dir. Hal böyleyken, bazen bilinçli bazen de şuursuz biçimde Atatürkçülük masaya yatırılır ülkemizde. Özellikle seçim dönemlerinde 50’li yıllardan beri bir araç hatta en ucuz siyasi malzemedir dini ve Atatürk’ü kullanmak veya kıyaslama yapmak. Bakmayın bir grubun yerden yere vurup diğerinin putlaştırmasına, aslında Atatürk’ü savunanlar da karşısında olanlar da çoğunlukla Atatürkçülüğün ne olduğunu doğru düzgün bilmez. Atatürkçülüğe ilişkin çok fazla şey yazılıp çizildi, ancak kanımızca en güzel tanımlamayı, bundan 30 yıl önce 24 Ocak Ankara'da Karlı Sokak'ta evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giden değerli gazeteci Uğur MUMCU yapmıştır. Gazeteci, araştırmacı, yazar Uğur MUMCU’ nun, 16 Şubat 1971’de Devrim gazetesindeki ATATÜRKÇÜLÜK NEDİR? Başlıklı yazısını anımsayalım. “Türk milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve güvenliğe sahip olması, devletin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve bilimin rehberliğinde, Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacıyla, temel esasları yine Atatürk tarafından belirtilen devlet yaşamına, fikir yaşamına ve iktisâdi yaşama, toplumun temel kurumlarına ilişkin gerçekçi fikirlere ve ilkelere ATATÜRKÇÜLÜK denir. ATATÜRKÇÜLÜK: Sömürgeciliğin düşmanıdır, sömürgecilik karşıtıdır. Tam bağımsız Türkiye’den yanadır. Özgürlükçüdür. İnsan hakları savunucusudur. Her türlü bozgunculuğun karşısındadır. Yobazların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıdır. ATATÜRKÇÜLÜK: Yirminci yüzyılın yüz akı, milli direnişlerin temelindeki ‘tam bağımsızlık’ harcıdır. ATATÜRKÇÜLÜK: Milli bağımsızlık demektir, Milli kurtuluş demektir, sömürgecilik karşıtı bilinç demektir! ATATÜRKÇÜLÜK: Aşırı sağa ve aşırı sola ödün vermeyen, kişinin; haysiyet ve onuruna inanan, milli, akılcı ve insancıl bir görüştür. ATATÜRKÇÜLÜK: Atatürk’ü bütün yönleriyle ve eserleriyle tanımak, sevmek, benimsemek, tanıtmaya ve sevdirmeye çalışmaktır. Başka bir tanımla, Atatürk’ün ülküsünü ve eserlerini eksiksiz öğrenip tam olarak gerçekleştirmek, yüceltmek ve aynı yoldan Türk Milleti’ni çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için bütün gücümüzle çalışmaktır, diyebiliriz. ATATÜRKÇÜLÜK: Siyasi bir öğreti değil, bir dünya görüşüdür. Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin gerçeklerine, gereksinimlerine ve yeteneklerine en uygun gelen, denenmiş başarılı sonuçları alınan bir öğretidir. ATATÜRKÇÜLÜK: Herhangi bir yabancı siyasal akım ya da ülkü ile açıklanamaz. Atatürkçülük, Türk halkının ve Türk yurdunun içinden, tarihinden doğmuştur. ATATÜRKÇÜLÜK: Türkiye’nin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce akımıdır. Türk Milleti’nin iradesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür. Atatürkçülük, her şeyden önce millete haklarını tanıma ve tanıtmadır; millet egemenliğinin ifadesidir. Atatürkçülük; bir kurtuluştur, milletçe bağımsızlığa kavuşmadır. Atatürkçülük; uygar bir toplum yaşamı demektir. ATATÜRKÇÜLÜK: ‘Halkçılık’, ‘Laiklik’, ‘Cumhuriyetçilik’, ‘Devrimcilik’, ‘Devletçilik’ ve ‘Milliyetçilik’ olmanın ötesinde, değişen nesnel koşullar karşısında, bu ilkeler çerçevesinde sürekli tutumlar takınmaktır. Atatürkçülük, kesinlikle salt ileriye açık bir ülküdür. Atatürkçülüğü yorumlarken, bazı farklı noktalara varılabilmesi olasıdır. Ancak, Atatürkçülükte olmayan şey; ‘tutuculuk’ ve ‘yerinde saymadır’. Atatürk’ün düşünceleri nesilden, nesillere aktarılacak bir put değil; yönlendirici bir dünya görüşü ve dünyanın hareketli bir yorumudur."