Utku ŞENSOY [caption id="attachment_261738" align="alignright" width="425"]

Utku ŞENSOY [caption id="attachment_261738" align="alignright" width="425"] Gündem sandık[/caption] Kısa bir süre öncesine kadar, Cumhur ittifakının ortaklarının, “Bak Bay Kemal erken seçim yok, noktalı virgül değil nokta koyuyorum” ya da “Erken seçim yoktur, hemen seçim yoktur” sözleri bize seçimlerin 18 Haziran’da olacağını gösteriyordu. Ancak tüm ekonomik olumsuzluklara, enflasyona ve hayat pahalılığına karşı, iktidarın, Önce Asgari Ücret, ardından, 3600 Ek Gösterge, EYT derken emekliye yüzde 30’luk artışla iyi bir rüzgar yakalamış olması, Ankara kulislerinde erken seçimin fitili ateşlendi şeklinde yorumlandı. Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Mevsim şartlarını dikkate alarak, belki birazcık öne çekerek, tarihini güncelleyeceğimiz 2023 seçimlerinin…” şeklindeki sözleri ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, " Seçim kararının alınabilmesi için ya 360 vekilin oyu ya da Cumhurbaşkanımızın Türkiye'yi seçime götürmesi lazımdır. İki yol da hukukidir" diye konuşması, seçimin öne alınacağının işaret fişekleri şeklinde yorumlandı. Bir parantez açıp, siyasi arenada yaşananların aklımıza, “tarih tekerrürden ibarettir” deyimini getirdiğini anımsayalım. Rahmetli Süleyman Demirel, 12 Mart 1971 muhtırası döneminde siyasetimize kazandırmıştı, “Dün dündür, bugün bugündür” sözlerini. O gündür bu gündür, ilkeli, omurgalı duruştan dem vuran nutuklar arasında, çark edilecek durumlarda siyasetçilerin sıklıkla sarıldığı bir yöntem haline geldi Demirel’in o sözleri. Yeniden konumuza dönecek olursak, Cumhur ittifakının ağız birliği içinde erken seçime atıfta bulunması, erken seçimi iyiden iyiye alevlendirdi. İlk tepki yüzde 7,5’luk düşüşle borsadan geldi, ardından toparlanma süreci başladı. Artık başkentin siyasi kulislerinde seçim tarihi ve seçilecek lider üzerine bahis-toto yapılmaya başlandı! Muhalefet her ne kadar, seçim barajını yüzde 7'ye indiren yasal değişikliğin yürürlüğe girdiği 6 Nisan’dan sonra yapılacak erken seçime onay vermeyeceğini açıklamış olsa da, Ramazan ayı ve bayramın 20 Nisan dönemine denk gelmesi nedeniyle, sandık kurulma tarihi olarak 30 Nisan ile başlayan takvimde Mayıs’ın ilk iki haftası dillendiriliyor. Seçimin bu tarihe çekilmesi için yasa, Devlet Bahçeli’nin işaret ettiği 2 seçeneği gösteriyor; TBMM’de 360 oyla erken seçim kararı alınması ve Cumhurbaşkanı’nın Meclis'i feshedip seçim kararı alması. Cumhur ittifakı önündeki bu iki seçenekten ilki ile ilgili sandalye sayısında 360 bulunamadığı için geriye, Meclis’in feshedilerek seçime gitme yolu kalıyor. Eskilerin, hiçbir dini dayanağı olmayan, “İki bayram arası nikah olmaz” sözleri bakalım iki bayram arasına denk gelen seçimlerimize nasıl yön verecek. *** AVRUPA’DA DARALMA BEKLENİYOR Yazımıza, ekonomik olumsuzluklardan söz ederek başladık, o konuyla devam edelim. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, aralarında Almanya ve İngiltere gibi önemli ticaret partnerlerimizin de olduğu, Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinde daralma beklendiğini açıkladı. Kredi derecelendirme kuruluşunun, 2023 yılında Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinde reel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’da (GSYİH), daralma beklendiği yönündeki açıklaması ciddiye alınmalı. Soğuk havanın hep Balkanlar’dan yurdumuza gelişi gibi, Batıdaki önemli ticari ortaklarımızın hafif nezle olmasının, bizi yatağa düşürecek gribe yol açtığını unutmayalım. Keza Uluslararası Para Fonu (IMF) de, 2023’ün dünya ekonomisi için zor bir yıl olacağına dikkat çekti. Kuruluş, Ukrayna’daki savaştan etkilenen Avrupa Birliği ülkelerinin yarısının 2023’de resesyona girmesinin beklendiğinin altını çizdi. IMF, AB’nin yanı sıra, ABD ve Çin’de de ekonomik yavaşlama olacağına vurgu yaptı. Üç büyük ekonomideki yavaşlama beklentisine ilişkin tüm bu açıklamalar ülkemiz açısından da hayli can sıkıcı. Zira, ekonomik yavaşlama, başta Avrupa olmak üzere önemli ticari ortaklarımızın kemerleri bir diş sıkması anlamına geliyor. Bu durumda bizim yapmamız gereken, kemerleri en az 2 diş sıkmak. Kamu harcamaları, mali disiplin ve bireysel harcamalarımızı çok dikkatle zapturapt altına almamız gerek. Oysa her seçim arifesinde olduğu gibi para musluklarını kısmak pek de olası değil. Sandığa gitmek, kesenin ağzını açmak demek! Aman dikkatli olalım da 2023 ün sok iki çeyreğinde, ilk iki çeyrekteki hesapsız açılıp saçılmanın bedelini ağır biçimde ödemeyelim. *** KİMİNİN ACISI… Üç büyük ekonomiyi 2023’de sancılı günler beklerken, Rusya’nın Ukrayna saldırısıyla petrol gelirlerini katlayan Körfez ülkeleri mevcut durumdan hayli memnun. Petrol zengini Arap ülkelerinde yaşayan halklar refah ve huzuru bulamasalar da, oralarda suyun başını tutanlar, parasal açıdan Arap baharını yaşayıp, zenginliklerine zenginlik katıyor. Suudi Arabistan, Irak, Katar, Kuveyt, Umman, Libya ve Cezayir gibi petrol ve doğal gaz zengini ülkeleri yönetenler, savaşın yarattığı küresel krizde ellerini ovuşturuyor. Geçtiğimiz yıl, Körfez bölgesinde yüzde 7’ye varan ekonomik büyüme gerçekleştiren bu ülkelerin kasalarının, 2023’de daha da dolacağı tahmin ediliyor. Ukrayna halkının acılar içinde kıvranırken, diğerlerinin timsah gözyaşı dökmesi insani olmadığı kadar, asla kabul edilecek bir durum değil ama insanoğlu çiğ süt emmiş, büyük şair Mehmet Akif’in vurguladığı gibi, “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” değil mi?