25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti’nde 3 kız kardeş olan Mirabel kardeşlerin, bir diktatör tarafından katledilmesi üzerine, Birleşmiş Milletler tarafından, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü olarak belirlenmiştir.

Özlem Günel Tekşen

Türkiye, bir 25 Kasım’a daha, cins kırıma ulaşmış kadın cinayetleriyle, gittikçe derinleşen kadın yoksulluğuyla, her alanda artan eşitsizlikle giriyor.

AKP, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin Araştırma Komisyonu kurdu, geçtiğimiz hafta. Başına da daha önce bu alanda hiçbir çalışmasını duymadığımız, bir erkeği, Hulki Cevizoğlu’nu getirdi. Daha önce sayısını dahi unuttuğumuz kadar çok komisyon kuran iktidar partisi, bu kez başına bir erkeği getirdi. Göstermelik olarak, Kabineye yalnızca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bir kadını seçen iktidar, bu kez göstermelik dahi olsa böyle bir yola başvurmadı. Kadınların sorunlarını da bu konuda tecrübesi dahi olmayan bir erkeğe havale etti.

CHP ise, 23 Kasım 2024 günü Kadın Kolları tarafından, Çare Eşitlik’te Çalıştayı’nı gerçekleştirdi. Kadın örgütlerinin ve akademisyenlerin katıldığı çalıştayın kapanışında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Selin Sayek Böke tarafından, 11 maddelik sonuç bildirisi okundu. Bildiriye göre;

1.     Türkiye Cumhuriyeti 1 Temmuz 2021 tarihinde bir kişinin imzasıyla çekildiği İstanbul Sözleşmesi’ne ivedilikle dönmelidir.

2.     6284 sayılı Kanun etkili bir şekilde uygulanmalıdır.

3.     2011 yılında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur, iktidarımızda Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulacaktır.

4.     Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin artması, kadınları toplumsal yaşamın içinde güvensiz hissettirmektedir, toplumda cezasızlık ve adaletsizlik algısını ortadan kaldıracak tüm yasal uygulamaların takipçisi olacağız.

5.     Kadınların iş hayatına katılımını desteklenmeli ve eşit işe eşit ücret talebinin gerektirdiği politikalar uygulanmalıdır.

6.     Kız çocuklarının eğitim hakkı, devlet güvencesinde olmalı ve eğitim hakkının engellenmesine karşı yasal yaptırımlar uygulanmalıdır. 

7.     Afet döneminde kadınların karşılaştıkları zorluklara ivedilikle çözüm bulunmalıdır.

8.     İletişim ve haber alma özgürlüğünü koruyacak yasal düzenlemeler dahilinde dijital medya araçlarının kadına yönelik şiddet amaçlı olarak kullanılmasını engelleyecek politikalar üretilmesinin takipçisi olacağız.

9.     Kadınların temel sağlık hizmetlerine erişimi kesintisiz bir şekilde devlet tarafından sağlanmalıdır.

10.  Toplumda başta engelli, genç, yaşlı, yoksul olmak üzere tüm dezavantajlı gruplar içinde kadınların farklılaşan ihtiyaçlarına karşı politikaların geliştirilmesi önemlidir.

11.  Kadınların eşit ve güçlü bir şekilde siyasete katılımının desteklenmesi için mevzuat düzenlemeleri yapılmalı, kadınların karar alma mekanizmalarında varlığını destekleyici politikalar oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.

Eşitlik vurgusunun yoğun ve güçlü olduğu metnin son halinin 25 Kasım günü kamuoyu ile paylaşılacağı da Selin Sayek Böke tarafından duyurulmuştur.

Kökleşmiş bazı mekanizmaların yerinden oynaması zor da olsa, eşitlik açısından güçlü bir iradenin varlığı umut vericiydi.

Çalıştayın kapanış konuşması Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel tarafından yapıldı. Özgür Özel’in de eşitlik vurgusu ve bu konudaki kararlığı çok netti. CHP iktidarının Cumhurbaşkanının ilk imzasının İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi için atılacağının sözünü verdi Özgür Özel.

Ayrıca kadın örgütlerinin yoğun olarak çalıştığı etki ajanlığı konusunda da özellikle Eşik Platform’un, yasanın geçmemesi için, muhalefetin oylamaya katılmaması yönündeki çağrısını duyduğunu ancak bunun iktidara konforlu bir alan yaratacağı düşüncesiyle, genel kurulda mücadele ettiklerini ve teklifi şu an için geri çektirtmeyi başarttıklarını ve kırmızı alarmın sarı alarma döndüğünü söylemiştir.

Bu noktada, şunu belirtmek isterim ki, Eşik Platform’un basın açıklamasında da açıkça belirttiği üzere, muhalefetten talebi, etki ajanlığı görüşülürken, meclisi terk etmeleri değil, aksine tüm sözlerini tutanaklara geçirtip gerekli muhalefeti yapmaları ancak, oylamaya katılmamalarıdır. Tabi ki nöbetçi milletvekili bırakarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurunun koşullarını sağlayarak. 

Dünya Ekonomik Forumu’nun 146 ülkede cinsiyet eşitsizliğinin değişimini ölçtüğü Küresel Cinsiyet Farkı 2023 raporuna göre, Türkiye cinsiyet eşitsizliğinde 129. Sırada yer almaktadır. Bu rapora göre Türkiye’de eşitliğin sağlanması için 167 yıla ihtiyacımız var. Hiçbirimizin bu kadar vakti olmadığı açık.

İktidarın bu eşitsiz politikalarının karşısında, çözüm arayışında olan bir muhalefet olması, en azından bu 25 Kasım için olmasa da bundan sonrakiler için umut vericidir. Aksi halde, ne hiçbirimizin 167 yılı var ne de bu eşitsizliğe kurban edecek bir hayatı. Muhalefet nasıl iktidarın uygulamalarının takipçisi olacağını duyurmuşsa, biz kadınlar da muhalefetin verdiği sözlerin takipçisi olacağız.

Annesi ve iki teyzesi diktatör tarafından katledilen, Minou Mirabel’in dediği gibi, “inatçı iyimserlikle” mücadeleye devam edeceğiz, yaşasın kadın dayanışması.