Filistin halkı, gece-gündüz aralıksız süren İsrail füzeleri ve bataryalarının yoğun bombardımanı altında yaşam savaşı veriyor. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 1 buçuk milyon Filistinli yerinden edildi, su, yiyecek, elektrik ve ilaca erişim son derece kısıtlı. Hamas’ın İsrail topraklarında sivil halka yönelik saldırını nasıl kınadıysak, İsrail’in orantısız güç kullanıp masum Filistin halkına bomba yağdırmasını da şiddetle kınıyoruz. Ölü sayısı her geçen gün artıyor, çok yakında on bini aşabilir. Birleşmiş Milletler raporuna göre, Gazze’de yaşamını yitirenlerin yarısına yakını çocuk! Gazze’deki kirli savaş sürerken, uluslararası kamuoyunda yine birkaç cılız tepki dile getiriliyor. Sözde uygar batı ise her zaman olduğu gibi yine güçlüden, orantısız güç kullanandan yana! Dahası, destek tavrını açıkça dünyaya ilan etmekten utanç duymuyor. Barış ya da savaş ortamı fark etmeksizin güç ve para her zamanki gibi haklıyı da belirleyip ondan yana tavır alınmasını sağlıyor…
Batıya kızıyoruz ama bakmayın ülkemizde de durum pek farklı değil. Hemen her şeyde olduğu gibi İsrail-Hamas savaşında da kamuoyunu ikiye bölme çabaları dikkat çekiyor. Sosyal medyada giyimden gıdaya, içecekten temizlik sektörlerine kadar kökeni İsrail olan ya da Yahudi işadamlarının sermayesiyle kurulu firmaların ürünlerine boykot çağrısı başlatıldı. Keza İsrail’e desteğini açıklayan tanınmış markalar da kamuoyuna duyurularak, o ürünlerin boykot edilmesi isteniyor. Boykota gerekçe olarak, İsrail’in masum Filistin halkına yönelik insanlık suçu işleme pahasına katliamlarını sürdürmesi gösteriliyor. Bunun tam tersini savunan Arap-Filistin karşıtları ise, “Türkler için ağlayan Arap gördünüz mü?” ya da “Karabağ’da Türkler katledilirken gösteri yapan Arap ülkesi gördünüz mü?” veya “Kerkük’te Türkmen katliamı yapılırken Gazze’de sokaklara dökülen Filistinli gördünüz mü?” şeklinde soruların yer aldığı paylaşımlar dolaşıyor. Sosyal medyada dikkat çeken eleştirel paylaşımlardan biri de, “Yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyan bir tek Arap ülkesi olup olmadığı” yönünde…
Kanımızca İsrail’i de Arap dünyasını da eleştirenlerin haklı olduğu hususlar var. Kimse yüzde yüz masum ya da haklı değil o topraklarda asırlardır süren savaşlarda ya da 1948 yılından beri yaşanan olaylarda. Aslında bu dünyada hiçbir toplum veya devlet hatta inancını-dinini savunduğunu iddia edenler bile sütten çıkmış ak kaşık değil. Birilerinin kendi hesapları ve savunma sanayi firmalarını kazandırmak için bölgeye armadalarını kaydırıp gövde gösterisi yapması ya da kıtalararası balistik füzeleriyle gözdağı vermesi sorunun çözümünden ziyade sürüncemede kalıp uzamasından başka bir işe yaramaz.
Günümüzde Rusya’nın Ukrayna’yı istila etmesinde ya da İsrail-Hamas çatışmasında da kimin haklı kimin haksız olduğuna bakmaksızın acil müdahale ve akan kanun durdurulması gerekir. Ukrayna ve Filistin’deki masum sivil halkın yaralarının bir an önce sarılıp, gıda-su ve hijyene kavuşması sağlanmalı.
Hamasi sözler ve sloganların atıldığı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ilk kez yararlı bir iş yapıp, acil oturumla saldırıların durdurulması kararını alıp ateşkesi sağlamalı, büyük çaplı bir seferberlikle 24 saat içinde Gazze’ye gidip sivil halka yardım elini uzatmalıdır. Gazze’de yoğun bombardıman altında kalan hastanelerdeki on beş binden fazla sivil ağır yaralı şifa bekliyor, ilaç, elektrik, yardım bekliyor… Gazze cehenneminde zamana karşı yarış yapılıyor, bu kez tek bir bomba bile atılmadan hastanelerden her saat onlarca, yüzlerce masum sivilin ölüm haberleri gelebilir.
Gazze için yarın çok geç olabilir.
Zaman daralıyor
Utku Şensoy
Yorumlar