Gazeteciliğin bir “usta-çırak ilişkisi” mesleği olduğu söylenir. Belli oranda doğrudur. “Belli oranda” çünkü bugün ustasız yetişmiş yüzlerce gazeteci yürütüyor mesleği.

Gökhan Bulut

Şimdilerde “usta” olabilecek yaşlardaki gazetecilerin kaçı kendisinin gerçek ustalarını sayabilir? Aynı büroda daha deneyimli gazetecileri gözlemlemekten, birbirinin çalışmalarına ister istemez tanık olmaktan ve yıllar içinde kendiliğinden birikenlerden değil gerçek bir öğreticilikten bahsediyorum. “Deneyimli” olmayı değil usta olmayı kastediyorum. Ustalık yalnızca üründeki maharetle ilgili değildir, bunun yanı sıra başka bir ilişkiselliğe de ihtiyaç duyar ve bir başkasının; çırağın da varlığını gerektirir. Diğer türlü başarılı, deneyimli, becerikli, örnek alınan vb. olunabilir ama bunlar usta olmaya yetmez.

Gazetecilikte de ustalık yalnızca yaşla ilgili olmasa gerek. Kendinden genç meslektaşlara mesleği tanıtmak, onları mesleğe kazandırmak, deneyimlerini ve elindekileri onlarla paylaşmak, zorluklarla nasıl başa çıkılabileceğini göstermek, desteklemek, deyim yerindeyse yetiştirmektir ustalık. Bir meslekte uzun yılların geçmesi paha biçilemez deneyimleri ve becerileri sağlayabilir ama ustalık vasıflarını otomatik olarak getirmeye yetmez. Üstelik genç gazetecilerin acemiliklerine tahammül edememek, kendi gelişim süreçlerini unutarak gazeteciliklerini bugün oldukları yaşla sabitlemek, kendi gençliklerinde gördükleri kötü muameleleri birer nişan gibi anlatmak ve aynılarını sürdürmek hatta bunu gazeteciliğin yapı taşlarından saymak ustalık olmasa gerek. Gazetecilikte deneyim aktarımının sekteye uğramasında kuşakların arasının açılmasının ve deneyimli gazetecilerin sayısının azalmasının yanı sıra sözü edilen durum da önemli bir etken.

Gazeteci adaylarına verilen etkileyici! tavsiyeler

Bunlardan başka bir de meslekle ilgili tavsiye isteyen genç gazeteci adayına küçümseyen bir gülümseme ve yarı şaka yarı ciddi bir edayla “Hiç başlamayın, yol yakınken dönün” diyenler var. Morali bozulmuş, umudu kırılmış, kendisine bu tür bir “tavsiyede” bulunan gazeteciye ilişkin hayal kırıklığına uğramış çok sayıda gençle karşılaşıyoruz. Bu tür durumlarda benim gençlere önerim kendisine böyle bir tavırla bunu söyleyen kişiye “başka bir iş bulabilecek deneyimdesin, gazetecilik yapılmamasını istiyorsan sen bırak, biz yapalım” diye karşılık vermeleri oluyor. Tabii ki gençlerin gerçekleştirebileceği bir öneri değil ama birinin söylemesi gerekiyor.

Meslektaş adaylarının kaygılı merakıyla karşılaşıldığında deneyim paylaşmak ve iyi niyetle kapsayıcı şekilde uyarılarda bulunmak yerine gazetecilik yapıyor (çalışıyor) olmayı bir ayrıcalık gibi algıladığı yükseklikten aşağıya bakıp gençlere kibirle yaklaşmak neden? Koşulların zorluğu nedeniyle genç meslektaş adaylarına, deyim yerindeyse “kıyamamak” anlaşılabilir ama yaşadığı zorluklara başkası tarafından katlanılamayacağını düşünerek kendini kahramanlaştırmak değil mi bu?

Böylesi ifadeler kullananların büyük kısmının gazeteciliklerine de çektikleri zorluklara da göze aldıklarına da üstesinden geldiklerine de şüphe yok. Lakin bütün bunlar koruyucu, kapsayıcı, yapıcı uyarılarla teşvik edici (veya caydırıcı), yol gösterici, destekleyici olmak yerine neden dışlayıcı ve hatta değersizleştirici bir tavra neden oluyor? Gazetecilik mi yapılmaya değer değil yoksa o genç mi mesleğe layık görülmüyor? Sorana tavsiye edilmeyen bir meslekse sormayanlar gafil avlanmış, tuzağa düşmüş, feda edilmiş mi oluyor? 

Bu arada, gazetecilikte belki 15-20 sene önce farklı yaşlarda gazetecilerin bir arada çalıştığından ve bürolarda dengeli bir deneyim dağılımından bahsedilebiliyor olabilirdi. O zaman bu tartışma daha çok bir “kuşak” tartışması olarak yapılabilirdi. Bugün ise kuşak değil mesleğin varlığıyla ilgili bir tartışma çünkü gazeteciliğin ortalama yaşı oldukça düştü ve yaklaşık 10 yıl sonra yaş piramidinin ucu iyice sivrileceğe benziyor. Bu meslek artık gençlerin de olduğu bir meslek değil genç bir meslek halinde neredeyse.

Hele de gazetecilik bu kadar yara almış, üzerindeki politik baskı ve sermaye zoru her geçen gün artıyorken şimdiye kadar oluşmuş meslek ve mücadele birikimi sonraki kuşaklara çok daha fazla aktarılmak zorunda ama herkes bu sorumluluğu tabii ki almak zorunda değil. Başarılı, deneyimli, becerikli, örnek alınan gazetecilere de çok ihtiyaç var.

Not: Duayen de sözlükte “60 yaş üstü herkes” şeklinde tanımlanmıyor.