Bilinir ki gazetecilik alanında yaşananlar aslında bütünüyle bir toplum tartışmasıdır. Bu nedenle toplumla ilgili tartışmaların önemli bir uğrağı da gazeteciliktir.
Gökhan Bulut
İki hafta önceki yazıda Gazetecilik mücadelesinde neye ihtiyaç var, ne yok? diye sormuş ve “ortak gazetecilik kamusu” ifadesiyle bir yanıt üretmeye çalışmıştım. Konuyu ve ifadeyi biraz daha açmam gerektiğine ilişkin çok sayıda öneri almak sevindirici oldu. Anlatmak istediğimi bu yazıda biraz daha somutlaştırmayı deneyeceğim.
Bilinir ki gazetecilik alanında yaşananlar aslında bütünüyle bir toplum tartışmasıdır. Bu nedenle toplumla ilgili tartışmaların önemli bir uğrağı da gazeteciliktir.
Gazetecilik, siyasetçilerin gazetecileri hedef göstermesiyle, davalarla, yayın yasaklarıyla, polis şiddetiyle gündeme geliyor çok büyük oranda. Sorun ve dolayısıyla da üzerinde durulması gereken husus bu tür aktüel gündemlerden çok daha derin aslında.
Son dönemde gazeteciliğin içinde bulunduğu koşullar AKP’nin yarattığı konjonktür içinde birikenlerin artık taşmaya başladığını gösteriyor. Bu taşkın, “geçmişte olan” kadar “gelecekte olması gereken”in de acil şekilde ele alınmasını gerektiriyor.
Türkiye, iç ve dış siyasette yeni bir tarihsel eşiğin başında. O nedenle “yeni bir toplum ve yeni bir gazetecilik nasıl mümkündür” sorusunun gündeme alınması bugün artık gerçek bir ihtiyaç. Yaşananları tüm düzeylerde konuşmak, tartışmak ve analiz etmek şart ama yetmez. Olana müdahale etmek kadar yenisini hazırlamak da gerek.
Detayı çok ama bu yazı hacmine sığacak kadarını somut biçimde aktarmaya çalışayım:
Türkiye’de bugün,
örgütlerin kendine has özelliklerinden,
birbirleri arasındaki çelişki ve çatışmalardan,
kişilerin görüş ve angajmanlarından uzak
yayın politikalarından, muğlak ve kişisel gazetecilik anlayışlarından, bireysel çıkarlardan korunan; engellenmeyen ve münipüle edilmeyen, muaf, yeni bir “oluşum” ihtiyacı vardır.
Örgütlerin üzerinde değil dışında, örgütlerin oluşturduğu değil ön ayak olduğu, örgütlerin birbiriyle çatıştığı değil birbirine katkı sağladığı; gazeteciliği, gazetecileri ve gazetecilik örgütlerini tümleşik olarak güçlendirecek, temel olarak bu tümleşik güçlenmeyi amaçlayacak; gazetecilerin, örgütlerin, araştırmacıların, hukukçuların, akademisyenlerin en geniş katkılarının alınabileceği bir oluşum.
Örgütlerin seslerinin birleştirilmesini, yankısının artırılmasını; geniş kesimlerin düşünsel, hukuki katkılarının alınabilmesini; örgütlerin üretimlerinin ve bağımsız çalışmaların ortak bir havuzda toplanabilmesini; herkes açısından ilgili her konuda meşru, tanınan, saygın, referans alınan düşünsel bir kurum yaratılabilmesini; tüm gazetecilik alanının ortak hareket edebilmesini sağlamayı amaçlayan bir oluşum. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası düzeylerde araştırmalar, raporlar, politika belgeleri, stratejik eylem planları ve mevzuatla ilgili öneriler hazırlayacak; alanın öznelerini bir araya getirerek yayınlar, sempozyumlar, kongreler eliyle kamuoyu oluşturabilecek bir oluşum.
Kendisi gazetecilik alanının ortak kamusu olan ve alan dışında da gazetecilikle ilgili ortak bir kamu oluşturabilecek bir oluşum.
Aslolan gazetecilik alanında birleşik-bütünleşik bir mücadele ve yapının kurulmasıdır. Her gün artan baskı ve saldırılara karşı gereken kapsamlı mücadele pratiği ve etki ne yazık ki bu örgütsüzlük ve dağınıklıkla sağlanamıyor. Bu eksikliği ve ihtiyacı günlük olarak karşılamakla birlikte uzun vadede biraz önce sözü edilen birleşik-bütünleşik mücadele ve yapıyı hedefleyecek bir oluşum.
Gazeteciliğin yeni bir fikre ve yeni bir hedefe ihtiyacı var. Bunu sağlamaya çalışacak bir oluşum.
Biraz geriden alacak olursak, yeni bir toplum ve yeni bir gazetecilik için aktüel olana reflekslerimizle tepki göstermeli, konjonktürel olana birikimimizle müdahale etmeli, tarihsel olana yeni ve uygun araçlar yaratarak hazırlık yapmalıyız.
Bu, örgütlerimizin geleceğe nasıl aktarılacağını, gelecekte nasıl hala taze kuvvetler olarak yaşamaya devam edeceğini de belirleyecek.
Mevcut bakıp umutsuzluğa kapılmamak gerek.
Not: Bu “oluşum”a ilişkin bir tarif yapmam ve bunu açıklamaya çalışmam gerektiğinin farkındayım. O da başka bir yazının konusu olsun.