AKP iktidarının artan otoriteryan politikaları ve neoliberalizmin derinleşen sömürü programının emekçilerin hayatında yarattığı çok boyutlu yıkım herkes için artık katlanılamaz boyutlara ulaştı.

Gökhan Bulut

İşçi sınıfının, parçalı olmakla beraber Türkiye’nin dört bir yanında süren eylem, etkinlik ve grevleri sosyal medya ve kısıtlı mecralar dışında gündeme gelmese de mücadelenin aralıksız sürdüğünü görebiliyoruz. Dün de TÜRK-İŞ’in Ankara’da düzenlediği “Zordayız, Geçinemiyoruz” mitingine onlarca sendikadan on binlerce işçi katıldı. 

Gazetecilerin yaptığı sokak eylemlerinin nedeni ise çoğunlukla ya gazetecilerin tutuklanması ya da alanla ilgili hukuki bir düzenlemeye itirazlar olur. Gazetecilerin özlük ve meslek hakları genelde dolaylı konular olarak görülür. Bunlar, toplu işten çıkarmalar gibi belirgin olaylar olmadığı takdirde çok dar çevreler dışında gündeme gelmez. Sigortasızlık da düşük ücretlerle uzun saatler çalışmak da haftalık ve yıllık izinlerin kullandırılmaması da hatta görev başında saldırıya uğramak veya kaza geçirmek de işverenlerce “işin parçası” olarak normalleştirilmeye, kabul ettirilmeye çalışılır. Ne yazık ki belirgin bir oranda işe de yarar bu.

İşte bu durum bugün Zonguldak’ta kırılıyor. Zonguldak, gazetecilerin üç günlük eylem çağrısına sahne oluyor. Eylemin gündeminde üç önemli konu var: Güvencesiz ve düşük ücretli çalışma koşulları; siyasi baskılar ve sansür; Basın İlan Kurumu’ndan gelen kaynakların adaletsiz ve yetersiz olması. Eylem, bir süredir sosyal medya üzerinden de #şimdisırabizde başlığıyla paylaşımlar yapılarak da gündeme getiriliyor.

Gazetecilerin çalışma koşullarının ne durumda olduğunu merak edenler son üç yıldır ısrarla sürdürülen ve Türkiye’nin alanındaki en geniş kapsamlı araştırması olan Mesleki Memnuniyet Araştırması sonuçlarına bakabilir. Bu araştırmaya göre gazetecilerin üçte biri en fazla asgari ücret alabiliyor. Yine üçte birinin 212’si yok. Yüzde 80’den fazlası, ücretinin emeğinin karşılığı olmadığını, yine benzer bir oranda gazeteci, güvencesiz çalışma koşullarının ifade özgürlüğünü kısıtladığını düşünüyor. 

Zonguldak’taki gazeteciler işte bu koşullara karşı sokağa iniyor. Madenci Anıtı önünde yapılacak basın açıklamasına geniş bir katılım olması bekleniyor. Uzun zamandır süren hazırlıkların bugün itibariyle Türkiye’nin her yerine, işverenlere ve AKP iktidarına güçlü bir ses ve itiraz ulaştırması isteniyor. 

Umarız öyle olur. Öyle olur çünkü gazetecilerin özlük hakları toplumun genel demokratik haklarıyla yakından ilişkilidir. Gazetecilerin uğradığı sansür halkın kendisini ifade etmesine ve sorunlarını dile getirmesine koyulan engeldir. Zonguldak’ta yarın bu görünür olacak. Uzun zamandır bu vb. gündemle sokağa çıkmayan gazetecilerin üzerindeki görünmez tül, bugün Zonguldak’ta yırtılacak. Zonguldak’taki gazeteciler üç gün boyunca tüm toplumu savunacak.

Gözümüz, kulağımız Zonguldak’ta. Emeğin başkenti gazetecilik hak mücadelesinin de lokomotifi olsun.

Zonguldak’a ve alanlardaki gazetecilere selam olsun.