Gazetecilikte yaş ortalaması belki de şimdiye kadar hiç görülmediği oranda düştü. Genç gazetecilerin genel içindeki oranı oldukça yüksek. Kurumdan kuruma, mecradan mecraya kimi farklılıklar görülse de gazetecilikte genel olarak bir gençleşmenin olduğunu söylemek mümkün.

Dr. Gökhan Bulut

Yıllardan beri süregelen işten çıkarmalar, özellikle Ankara’da büroların kapanması veya sembolik sayılara düşmesi, dijital mecraların ucuz emek tercihleri hem çalışan sayılarını azaltıp büroları küçülttü hem orta düzey deneyimli gazetecilerin azalmasına neden oldu. Bu nedenle de kurumlarda yaş dağılım dengesi bozuldu.

Gözlemlere ve gazetecilerden dağınık şekilde aldığım bilgilere dayandığı için gerçek durumla çok da önemli olmayan küçük farklılıklar arz edebilir ama olabildiğince doğru aktarmaya çalışarak üç mecradan birer örnek vereyim:

Örnek 1: Ulusal, ana akım bir gazetenin Ankara bürosu. Yaklaşık 15 yıl önce büroda 40’a yakın çalışan vardı ve meslek yılı dağılımı oldukça dengeliydi. Meslekte 40 yıldan başlamak üzere aşağıya doğru 5’er yıllık dilimlerle sıralandığında her bir dilimde 4-5 kişi bulunuyordu. O gazetede şu anda 10 kişi çalışıyor. Bunlardan 4’ünün 20 yılın üzerinde kıdemi var. Bir kişi 15 ve diğer 5’i ise 5 yılın altında deneyime sahip. Bu gazetede 5 ila 15 yıl arasında gazetecilik geçmişi olan kimse yok.

Örnek 2: Bir haber kanalının Ankara bürosu. Burada 15 yıl önce 35-40 kişi çalışıyordu ve kıdem dağılımı dengeliydi. Bugünlerde 20 kişi çalışıyor ve dağılımın dengesi oldukça bozuk. Bir yanda 25 yılın üzerinde deneyime sahip bir küme diğer yanda 10 yılın altında deneyimi olan bir başka küme. Arasında ise çok az çalışan var.

Örnek 3: İstanbul merkezli bir haber portalı ve Youtube kanalının Ankara bürosu. Kısa bir süre önce büroda 5 kişi çalışıyordu. Bunlardan birinin yaşı 65 civarı ve meslekte neredeyse 40 yılı geride bırakmış. Ona en yakın olanın yaşı 30 ve 4 yıllık gazeteci. Diğer üç kişi daha genç ve daha az deneyimli. Bu kurumda uzun yıllar yaşı 30 ila 65 arasında, meslek deneyimi 4 yıl ila 40 yıl arasında olan bir tane bile gazeteci yoktu.

Deneyim nedir, ne işe yarar?

Yukarıda ifade edilmeye çalışılan gerçeklik gazetecilik mesleğinde hayati önem taşıyan “deneyim aktarımını” büyük oranda sekteye uğratmış durumda. Peki ne demek ve ne önemi var bu deneyim aktarımı denen mefhumun.

Yazılı olmayan ve yazıya kolayca da aktarılamayacak olan gazetecilik bilgisinin izleyen kuşaklara devri için önemli deneyim aktarımı. Bu bilginin içinde kaynaklarla ilişkiden alanlara özgü haber  tekniklerine ve dile, yakın tarihin detaylarından meslek içi davranış kodlarına, örgütlenme ve hak arama perspektifinden etik birikimine kadar çok fazla bileşen var fakat öte yandan paternalist ilişkilerin kurulması, yanlış ve hatalı aktarımların yapılması, genç gazetecilere özgüven kırıcı ve küçümseyici şekilde davranılması ve özgün deneyimlerinin engellenmesi gibi risklerin olduğunu da bilmek gerekiyor. Bunların yanı sıra öneminin farkına yeterince varmayarak deneyimin bilgisini ve deneyim sahiplerini değersizleştirmek de başka bir risk. Tüm risklerine tedbir alınarak gerekli aktarımın sağlıklı şekilde yapılabilmesini sağlamak, gazetecilik için hayati önem taşır hale geldi. Bir zincirin halkları arasında boşluk olamaz. Olursa ya bazı halkalar terk edilerek feda edilmiş ya da iki ayrı zincir elde edilmiş olur. Gazetecilik için her ikisi de çok başlıklı sorunlar içeriyor.

Gazetecilik gençleşiyor ama kuşaklar arası devamlılığını kaybediyor. Ne yazık ki bu gençleşme, “gençlere değer verme ve önlerini açma” şeklinde değil deneyimli gazetecilerin tasfiyesi ve işverenlerin ucuz emek talebi/tercihi nedeniyle oluşuyor.

Sansür yasasının işletildiği, etki ajanlığı düzenlemesinin önümüze geldiği, güvencesizliğin derinleştiği, çalışma koşullarının giderek ağırlaştığı günümüzde genç gazetecilerin becerilerine de deneyimli gazetecilerin birikimine de büyük ihtiyaç var. Her ikisinin birlikte sağlanabilmesi için en başta medya altyapısının yeniden şekillendirilmesi ve gazeteciliğin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Bunların sağlanabilmesi için de birleşik ve kolektif olarak mücadele etmek.

Gazeteciliğin önünde engebeli ve sarp bir yol görünüyor. Yalnız, bu yolu sadece gazetecilerin değil herkesin birlikte yürümesi gerekiyor. Çünkü gazeteciliğin kat ettiği her mesafe toplumsal demokratik sınırların o oranda genişlemesi demektir.

Egemenlere göre yollar yürümekle aşınmaz. Hakkını arayanlar ve toplumu savunanlar için ise yollar aşılmak için vardır ve yürümeden aşılmaz.