Utku ŞENSOY
Salgında 14 ay geride kaldı, başından buyana belki de ilk kez güzel şeyler yaşanmaya başladı. Test sayıları daha az olsa da turkuaz tablo, bunun en önemli göst...
Utku ŞENSOY
Salgında 14 ay geride kaldı, başından buyana belki de ilk kez güzel şeyler yaşanmaya başladı. Test sayıları daha az olsa da turkuaz tablo, bunun en önemli göstergesi. Vaka ve vefat sayıları düşüş eğiliminde, yoğun bakımlar üzerindeki baskı azalmaya başladı. Haziran ayındaki 30 milyonluk ilk parti Biontech aşısının ardından Eylül ayı sonuna kadar geleceği müjdelenen toplam 120 milyonluk doz, 100 milyon dozluk Çin aşısı ve 50 milyon dozluk Rus aşılarının yanı sıra yerli aşıdaki gelişmeler umut verici. Gevşemez, korunma ve tedbirleri elden bırakmaz, aşı konusunda verilen sözler bu kez yerine getirilirse, kış aylarını biraz daha huzurlu geçirebileceğiz. Yurttaşlar korkmadan ekmeğinin peşine düşebilecek, eğitimden geri kalan milyonlarca evladımız “kaybolan 2 yıllın ardından” yeniden ders başı yapabilecek.
***
50 MİLYAR DOLARI KİM VERECEK?
Küresel finansal düzeni takip eden, Uluslararası Para Fonu IMF, Korona Virüs salgının sona ermesi için gereken maliyetin 50 milyar ABD doları olduğunu açıkladı. Bu para bulunabilirse, 2022 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 60'ı aşılanacak, dünya bu illetten kurtulacak, yaşam normale dönebilecek, bunun sonucu zengin ülkeler 9 trilyon dolarlık kazanç elde edebilecek. Haydi küresel zenginliğin yüzde 65’ini elinde tutan G7, küresel ticaretin dörtte üçünü yapan G20 zenginleri pamuk eller cebe!
***
KOKAİNİN YENİ ROTASI TÜRKİYE Mİ?
Türkiye, son yıllardaki ekonomik kriz ve sıkıntılardan G20’de en son sıralara düşerken, istenmeyen bir konuda küresel sıralamada en üst sıralara tırmandı. Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, kokain rotaları ile ilgili açıklamasında, "Güney Amerika’dan sevk edilen kokain maddesi bakımından, Türkiye üzerinden Avrupa ve Asya’ya doğru yeni bir rota oluşmuştur.” dedi. Güney Amerika’dan Avrupa ve Asya’ya sevk edilen kokain maddesi konusunda ülkemiz ne yazık ki basamak haline geldi.
***
ARINÇ, “YARGI GEREĞİNİ YAPMALI”
Uyuşturucu ve kokainden söz etmişken organize suç örgütü lideri Sedat Peker’den siyaseti sallayan paylaşımlarından söz etmemek olmaz. Eski TBMM Başkanı, Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Sedat Peker’in uyuşturucu ve kara para trafiği iddialarını içeren sosyal medyadan yayınladığı videoları değerlendirirken, “yargı gereğini yapmalıdır, tüm bu iddiaları en ciddi biçimde inceleyecek ve sonucu kamuoyuna açıklayacak” dedi. Ergenekon dalgalarının tüm hızıyla sürdüğü ve TSK'ya türlü kumpasların kurulduğu 2008 yılında, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen Bülent Arınç’ın, Peker konusundaki sözleri bu kez yerindedir, savcıların Peker’in iddiaları konusunda harekete geçmesi gerekir.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da, "Susurluk’ta devreye giren Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) neden bugün devreye girmediğini” sordu. TBMM Araştırma Komisyonu’nun yanı sıra DDK’ nın devreye girmesi önerisinin de yerinde olduğunu düşünüyoruz.
Öte yandan, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in “bazı basın mensupları” hakkında söylediği, “namusu maaşı kadar olanlar” sözleri düşündürücüdür. Bir zamanların dördüncü kuvveti olan medyada günümüzde türeyen birkaç asalağın görevini onuruyla yapmak, kalemini kamu yararı için kullanmak yerine, güç odaklarının çıkarına kullandıkları iddiaları, bu güruh için utanç duyulacak bir durumdur.
“Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar”. Uğur MUMCU
***
ANADOLU AJANSI O MUHABİRİ KOVDU!
Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin Bakan Mustafa Varank ile Bakan Bekir Pakdemirli'ye "19 yıllık bir toplum hareketi olarak başlayan milletin teveccühünü kazanan AK Parti ismi şaibelerle anılan Süleyman Soylu' dan daha mı küçük?" diye sorması Ankara’yı karıştırdı. Olayın ardından Anadolu Ajansı, muhabirin iş akdini feshettiğini açıkladı.
Basın danışmanlarının gazetecilere “soru sorma!” diyebildiği, ya da dilediğince yönlendirebildiği bir dönemdeyiz. Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek anımsattı, 1996’da Tansu Çiller’in güçlü döneminde basın toplantısına geç kaldı diye tüm basın mensupları salonu terk etmişti. Liyakat sahibi gazetecilere teker teker el çektirilirken paraşütle inen, “yandaşlıkta kantarın topuzunu kaçıran” bazı sözde gazetecilerin durumunu benzer olaylarda sıklıkla görebiliyoruz.
***
BİR REKOR DA GENÇ İŞSİZLERİMİZDEN!
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi raporuna göre, Türkiye, “boşta gezen genç oranında” İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) birincisi. Türkiye, teşkilata üye 37 ülke arasında ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranında yüzde 28 virgül 8 ile ilk sırada. Türkiye bu oranla Hem OECD hem de Avrupa Birliği rekorunu elinde tutuyor! Gençlerimize sabır ve metanet dileriz.
***
[caption id="attachment_212383" align="alignleft" width="660"]
Ankara Antlaşması İmza töreni-1963[/caption]
“ADİEU À L'EUROPE”
2004 yılında Ankara’dan Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’e yapılan en üst düzeydeki çıkarmanın yansımalarını TRT muhabiri olarak aktardığımız o haftayı anımsadım. O süreçteki canlı yayınlarımızda, “uzun ince, mayınlarla dolu bu zorlu yolun tahminlerin ötesinde çok uzun yıllar süreceği” yorumunu yaptığımızda bazı çevreler rahatsız olmuş, hayli eleştirmişti. Türkiye’nin üyeliğine “bu iş bitti” gözüyle bakanlar hamasi sözler ederken, Ankara’da havai fişek gösterileri yapılıyordu. Tam üyelik görüşmeleri geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği tarafından “ortak kararla” bu kez “sessiz sedasız” askıya alındı. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu AET arasında 12 Eylül 1963’de Ankara anlaşmasıyla başlayan 58 yıllık ortaklık ilişkisi serüveni rafa kaldırıldı. Elveda Avrupa, belki başka bir bahara!
***
“YILMAZ, YAZICI ve ÇELİK LİLLE’İ UÇURDU”
Burak Yılmaz, Yusuf Yazıcı ve Zeki Çelik’li Lille, PSG, Monaco ve Lyon gibi güçlü rakiplerinin önünde tarihinde dördüncü kez Fransa Şampiyonu oldu. Evlatlarımızla ne kadar övünsek azdır, onlarla gurur duyuyoruz.