Son dönemde şiddet içeren haberlere daha sık rastlamaya başladık. Böyle devam ederse, gazetelerin üçüncü sayfalarını hatta ana haber bültenlerini 0-12 yaş arasındaki çocuklara yasaklamak zorunda kalabiliriz. Toplumdaki bu yaraya dikkat çekip, ellerindeki kıt imkanlara rağmen merhem olmayı hedefleyen duyarlı insanlar, sivil toplum kuruluşları da var… Milletin birbirini dolandırıp söğüşlediği bir dönemde, sınırlı imkanlarıyla, para-pul beklemeden, yılmadan, bıkmadan gönüllülük esasına göre çalışıp çabalayanlardan, tek arzuları şiddetsiz huzurlu bir topluma kavuşabilmek olanlardan söz ediyoruz!
Şiddetsiz Toplum Derneği, Belediye Başkanlıklarına, Sendikalara, Odalara, Barolara, Basın ve Diğer Demokratik Kitle Örgütleri-STK’lara işbirliği önerisinde bulunup, “Hedef; Şiddetsiz Türkiye ve Dünya” mottosuyla, toplumsal duyarlılık ve ortak bir sinerji yaratmayı hedefliyor.
En son Ankara’da, “Her Şey Ailede Başlar, Sevgi Öğretilebilir, Şiddet Önlenebilir” temalı bir söyleşi düzenleyen Rıza Sümer Başkanlığındaki Şiddetsiz Toplum Derneği’nin bu hedefine aslında toplum olarak çok ihtiyacımız var. Demokrasinin, adaletin ve güvenliğin en üst seviyede olduğu, sevgi ve dostluk içinde yaşanabilir bir toplum, huzurlu bir aile ortamı, güvenli eğitim ve iş yaşamına hangimizin ihtiyacı yok ki? Şiddetsiz Toplum Derneği’nin, panel ve söyleşilerle, insana, hayvana, çevreye ve doğaya yönelik şiddetin azalıp, sevgi, şevkat, hoşgörü, saygı, dostluk ve barışın artarak yaygınlaşmasına önemli katkı sağlayacağından şüphemiz yok. Bu tür söyleşilerin ilköğretimden başlayarak, eğitimin her aşamasında ve belediyelerin sosyal aktivite programları içerisine dahil edilip yaygınlaşmasını diliyoruz.
Huzursuz ve gergin bir toplum, şiddete eğilimli olur, her an patlamaya hazır pimi çekilmiş el bombası gibidir. Öfke kontrolünü toplum olarak küçük yaşlardan itibaren öğrenmeli, şiddet karşıtı çabalara destek vermeliyiz.
***
TOPLUMSAL YOZLAŞMA
Şiddet ve yozlaşma aslında hemen her toplumu tehdit eden büyük bir sorun. İletişim çağında dünyanın bir ucundaki “sözde kanaat önderi” ya da “fenomenlerin” sosyal medyadaki paylaşımları anında yüz binlerce hatta milyonlarca kişi tarafından izlenip, beğenilip “like” alıyor. Aslında her beğeni beraberinde karmaşık sorunlara da zemin hazırlıyor. İzleyen gençler, bu şekilde kısa yoldan çok para kazanıp toplumun önünde olmak varken, ben neden onlarca yıl okuyup, çalışıp didineyim diye yaşamını, hedeflerini sorgulamaya başlıyor. Güç zehirlenmesi yaşayan bu tür şarlatanlar ise, paralarına para, şöhretlerine şöhret katıp kantarın topuzunu iyiden iyiye kaçırıyor. İş şirazesinden öyle çıkıyor ki, canlı yayınlarda soyunup dökünmeye varacak soytarılıklar yapılıyor. “İzleyen izlesin, beğensin, özgür bir dünyada bunlar çok normal” diyenler olabilir. Bizce de bir sakıncası yok, ancak bu tür mecralar, henüz reşit olmayanların erişimine açık olmamalı. Ayrıca, reşit olmayanların bir meta olarak kullanıldığı bu ortamlardaki tehdit sanıldığından da büyük!
Change.org’ da bir annenin çığlığına rastladım. O anne feryadında şöyle diyordu; “Bir anne olarak, Tik Tok’un çocuk istismarcıları için bir araç haline gelmesinden rahatsızım. 18 yaşından küçüklerin erkeklere yönelik yayınladığı içerikler, ailelerin çocuklarını teşhir etmesi, erkeklerin habersizce çektikleri çocukları paylaşmasına karşı Tik Tok daha etkili denetim mekanizması geliştirmeli. Sen de benim gibi düşünüyorsan, lütfen kampanyamı imzala ve paylaş, hep birlikte sesimizi duyuralım.”
Gerçekten de herkese açık hesabı bulunan gençleri ya da 18 yaş altındaki çocukları daha ziyade yaşça büyük yetişkin erkekler takip ediyor. Bu anne, Tik Tok’un çocuk istismarı önleme mekanizmasını araştırdığında gördüğünü şöyle aktarıyor; “Bu tarz içeriklere denk gelen insanlar şikayet ettiğinde Tik Tok içerikleri ya da hesapları incelemeye alıyor ve ihlal tespit ettiğinde kaldırıyor. Bu maalesef çok zayıf bir mekanizma! Tik Tok, çocuk istismarına izin veren ya da yapan içerik ve hesapları kendisi tespit edip kaldıracak ve hesap sahiplerini yasaklayacak bir mekanizma geliştirmeli!” ABD’de Utah ve Indiana’da, İngiltere’de Tik Tok’a davalar açılırken. bu annenin isteklerine katılmamak mümkün mü?
İleri ülkeler, çocuk istismarı konusunda çok hassaslar. Batı çocuk istismarına karşı büyük cezalar ve sıfır tolerans uyguluyor. Fransa gibi özgür bir toplumda bile, 19 yaşında üniversitedeki ilk yılımda Fransız arkadaşlarımın bana söylediği uyarıyı anımsıyorum; “Bir yetişkin olarak bu ülkede ne yaparsan yap her şey serbesttir, hoşgörüyle karşılanır, ama 18 yaşından küçük hiçbir kız çocuğuyla arkadaş olma, uzak dur!”
Ülkemizdeki sözde ilim kursları ve bazı yurtlarda olanlar yıllardır basına yansıyor. Kumarhaneler kapatıldı ama internet ortamında gece gündüz dünyanın dört bir yanındaki para tuzağı kumar masalarında, ya da loto, toto, at yarışı hatta uzak doğudaki köpek yarışına bile kredi kartları tükenene kadar para basıp, kumarın alasını oynanabiliyor. Genelevler kent dışına çıkarılsın denildi, merdiven altı fuhuş çeteleri, internet ortamında porno film furyası ve kadın pazarlayan siteler gırla gidiyor! Yetişkinlerde kimin ne yaptığı, neyi izlediği kimseyi ilgilendirmez, ancak çocuklarımızı, gençlerimizi bu zehirli mecralardan mutlaka uzak tutmalı, özellikle çocuk istismarı ve pedofili konularında sanal alem çok iyi denetlenmeli, yapan da yaptıran da ağır biçimde cezalandırılmalı ve bu konularda asla taviz verilmemeli.
Şiddetsiz toplum
Utku Şensoy
Yorumlar