Trendyol 1. Lig’in yazılı olmayan bir kanunu var sanki. Sahadaki oyuncular da hakemler de 90 dakikayı ücretini almayan işçilerin “iş yavaşlatma eylemi” tadında tamamlıyorlar. Neticede maçlar “uykudan önce” programına dönüyor ve ligin seyir keyfi kalmadığı gibi, istenen kalitede genç futbolcu da yetişmiyor.

Murat Gürgen

Takımlar topu savunmadan çıkarmak yerine taca atıyor, pas yapmak yerine uzun top atıp karşı sahada rakibin hata yapmasını bekliyor, yere yatan kalkmıyor, duran topun oyuna sürülmesi dakikalar alıyor. Hakemler de oyunculara ayak uydurmuş vaziyette. En ufak şarjda düdük çalıp faul veriyor, oyunu kesiyorlar. Topun oyuna girmesi için de sık sık “düdüğü bekleyin” işareti yapıyorlar.   

Sezon başından bu yana aklıma takılan bu konuya, futbolun felsefesine kafa yoran Teknik Direktör Osman Zeki Korkmaz da değindi ve Ankaragücü – İstanbulspor maçı sonrasında şunları söyledi:

“Oyunu sürekli oynamak isteyen tarafız ama bu da bazen bizi uyutuyor aslında. Zaman zaman oyunu yavaşlatmamız düşürmemiz gerekiyor. Bu anları pek beceremiyoruz. İlk golü dalgınlaştığımız anda yedik. Ankaragücü bugün bizi uyuta uyuta yendi. Hakem de oyunu durdursam mı durdurmasam mı diye beklerken pozisyon olunca durduramadı.”
Ankaragücü ilk golünü Kitsiou’nun maruz kaldığı faul sonrasında topu hızla oyuna sürmesi sayesinde bulmuştu. İstanbulspor Teknik Direktörü “oyunu sürekli oynamak istiyoruz” diyordu ama kendisinin de zaman zaman yavaşlatmaktan yana olduğunu reddetmiyordu. Hatta Ankaragücü’nün o faul sonrası topu hızla oyuna sürmesini “hakem hatası” olarak niteledi. Hakemin “başla” düdüğü çalmadığını, golün iptal edilmesi gerektiğini de öne sürdü.
Uzun lafın kısası, oyunu yavaşlatmak herkesin işine geliyor. Maçların 80 dakika berabere gitmesini, takımın sadece son 10 dakika efor sergileyip maçı kazanmasını hedefliyorlar. Çünkü takımlar yaşlı. Ligin yaş ortalaması 26 ama sahadaki 11’ler genellikle 29-30 yaş ortalamasında. Alt liglerin esas gayesi genç futbolcu yetiştirmek olması gerekirken, emeklilik öncesi son durağa dönüşmüş durumda.

“Türk futbolu niçin gelişmiyor, Avrupa’da başarılı olmuyor?” diye soranlara son bir not daha aktarayım. Bu sezonun verilerine göre; Chelsea ve Paris Saint Germain 23.3, Dortmund 24.7 ve Barcelona 23.4 yaş ortalamasına sahip kadrolarla Avrupa’nın elit liglerinde şampiyonluk mücadelesi veriyorlar. Bizim Süper Lig ve 1. Lig takımlarımızda ise değil ortalama, yaşı bu kadar genç oyuncu sayısı bile insanın parmak sayısı kadar.