Utku ŞENSOY
Dünya genelinde 5 milyona yakın insanın ölümüne neden olan ve yeni varyant mutasyonlarla çok daha hızlı yayılan Corona virüsü hakkında araştırmalar sürüyor. B...
Utku ŞENSOY
Dünya genelinde 5 milyona yakın insanın ölümüne neden olan ve yeni varyant mutasyonlarla çok daha hızlı yayılan Corona virüsü hakkında araştırmalar sürüyor. Bilim insanları, aşı olmayanların Covid-19’dan ölme riskinin aşı olanlara göre en az 10 kat daha fazla olduğunu açıkladı.
Ülkemizde de Delta varyantı ve Mu varyantı gibi mutasyonlarla yayılma hızını arttıran virüste günlük vaka sayıları 20 binin üzerinde seyrediyor. Aşılamanın özellikle aşı karşıtlarının etkisiyle yavaş gittiği ülkemizde virüsün farklı varyasyonlarla güç kazanmaya başladığına dikkat çeken bilim insanları, aşı sürecinin hız kazanmaması halinde salgının Kasım ayından itibaren daha da etkili olacağı uyarısında bulunuyor. Aşılanma haritasında tek doz aşıyı gösteren mavi renge aldanmayıp, birçok ilimizde yüz bindeki vaka sayısının yüksek seviyede olduğu gerçeğiyle de yüzleşmemiz lazım.
Aslında aşı karşıtları başta kendileri ve çevreleri için yaşamsal bir risk alıyor. Aşılamanın en düşük olduğu Doğu ve Güneydoğu'daki illerimiz de hurafelere inanmayı tercih ediyor. Aşının kısırlık yaptığı ya da genetik yapımızı bozacağı varsayımından hareket eden aşı karşıtlarının söylemleri bu yöremizde etkili oluyor.
Ayrıca maske, mesafe kuralına dikkat etmeden, taziye, düğün, kahvehane gibi yoğunluğun yüksek olduğu riskli ortamlarda bir araya gelmek bu yöremizde risk faktörünü daha da artırıyor. Demokrasilerde her tür görüşe saygılı olunması, dayatma ve baskıların kabul edilemeyeceği düsturundan hareket ederek, aşı olmak istemeyen, yan etkilerinden kaygılanan yurttaşlarımızın bilim insanlarına daha dikkatli kulak vermelerini salık veririz.
***
17-25 ARALIK YENİDEN GÜNDEMDE
Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, "8 yıldır boğazımda bir düğüm var. Bağımsız bir savcı araştırsın, Yüce Divan'a gitmekten korkmam" sözlerinin ardından, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına ilişkin küllenen süreç yeniden alevlendi.
Dört eski bakan, Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış hakkında hazırlanan fezlekelerin TBMM ile Adalet Bakanlığı arasında gelip gittiği ve fezleke geriliminin yaşandığı o süreçte, “gizlilik kararı” gerekçesiyle okunmayışına ve soruşturma komisyonu çalışmalarına ilişkin haberlere “yayın yasağı” getirilerek konunun gündemden düşürüldüğüne tanık olduk.
Ancak bugün Bayraktar, “benim para pulla işim olmadı, imar işleri yapmışsam, yasaya aykırıysa mahkeme iptal eder” diyerek hodri meydan diyerek konuyu bir onur meselesi haline getirdi. Bayraktar susmayacağını vurgularken, gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkması gibi bir huyu vardır ve bu konu da bir şekilde yeniden gündeme geldiğinde kamuoyu doğruyu öğrenecektir.
***
YENİ ÇIPA ÇEKİRDEK ENFLASYON
Merkez Bankası, 2006’dan buyana sürdürdüğü kararını değiştirerek TÜFE yerine “çekirdek enflasyonu” tercih etmesi, para piyasalarını hareketlendirdi. Merkez Bankası’nın yıllardır faiz kararları için baz aldığı tüketici fiyat artışı yerine, alt kalemlerden oluşan çekirdek enflasyona yönelmesi, piyasalarda "faiz indirimi için hazırlık" şeklinde yorumlandı.
Mart ayında göreve başlayan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun, "enflasyon üzerinde reel faiz vereceğiz" sözü piyasalara güven vermişti. Bu söylem değişikliğinin ardından, piyasalar tepki verdi ve bir süredir düşük seyreden döviz kurlarında bir günde artış yaşandı. Piyasalarda dikkatler şimdi, 23 Eylül'deki Para Politikası Kurulu toplantısında, çekirdek enflasyon baz alınarak erken bir faiz indirimi yapılıp yapılmayacağında.
***
LAFARGE SKANDALI
Fransa’nın 80’den fazla ülkede 80 bin kişiyi istihdam eden dünyanın en büyük çimento üreticisi çok uluslu şirketlerinden Lafarge’ın, başta Suriye’de IŞİD olmak üzere birçok terör örgütünü devlet ve istihbaratının bilgisiyle finanse ettiğini kanıtlayan belgeler ortaya saçılınca yönetimi bir telaş aldı. Yargıtay, çimento şirketine yönelik Suriye'de insanlığa karşı suçlara iştirak suçlamasını reddeden alt mahkeme kararını geri çevirerek, sulh hukuk hakimliğinin iddiaları yeniden incelemesi yönündeki kararı uluslararası gündemde bomba etkisi yarattı.
Fransız Yargıtay’ının bu kararı, terör örgütlerine devlet eliyle yardım edildiğinin dolayısıyla bir insanlık suçu işlediğinin önemli bir göstergesi. İnsanlık suçlarının uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiği, Paris’in uluslararası kamuoyunda rezil olması pahasına, kol kırılır yen içinde kalır demeden karar alabilen bağımsız Fransız mahkemelerini kutluyoruz.
***
KRİZİN EŞİĞİNDEKİ LÜBNAN
Bir zamanlar Ortadoğu’nun Paris’i diye anılıyordu, 70’li yıllarda başlayan iç savaş, fraksiyonlar, yolsuzluklar, din-mezhep çatışmaları ve siyasi bunalımlardan yorgun düşen Lübnan, tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. 4 Ağustos 2020 yılında, 200’den fazla kişinin yaşamını yitirdiği Beyrut Limanı patlamasının ardından beceriksizlikle suçlanan Hassan Diyab liderliğindeki hükumet istifa edince, rakip siyasi grupların yeni bir hükümet üzerinde anlaşamaması, zaten sıkıntıdaki ülke ekonomisini daha da kötü bir duruma sürükledi.
Benzin krizi, uzun elektrik kesintileri, ilaç sıkıntılarının kaotik seviyeye ulaştığı ülkede nihayet Necib Mikati hükumeti kuruldu. Her ne kadar yeni hükümetin gerekli reformları yapabileceği beklentisi az da olsa, teknokrat ağırlıklı bakanların ülkenin içinde bulunan kriz ortamından çıkması için bir çare olabilir.