Hem zorlukları vardı gazeteciliğin hem de zevkli yanları… Şimdiki gibi değildi gazetecilik bir belgeyi bulabilmek için saatlerimizi bazen günlerimizi verirdik.. Ama o belgeyi elde ettiğimizde dünyalar...
Hem zorlukları vardı gazeteciliğin hem de zevkli yanları… Şimdiki gibi değildi gazetecilik bir belgeyi bulabilmek için saatlerimizi bazen günlerimizi verirdik.. Ama o belgeyi elde ettiğimizde dünyalar bizim olurdu…
Haberi yazar daha sonra gece yarısı matbaanın yolunu tutar haberin nasıl kullanıldığını baskılardan görme heyecanı yaşardık… Ama bu heyecanı yaşayamadığımız çok anlarımız da vardı.. Mesela siyasi parti liderleriyle çıktığımız yurt içi gezileri… Bu geziler o günlerde bulunduğumuz illere gazeteler geç geldiği için görme şansımız olmazdı… Ancak büroyu telefonla aradığımızda haberin nasıl kullanıldığını öğrenebilirdik.. Çektiğimiz fotoğrafları da hiç görme şansımız olmazdı… Karayoluyla veya uçak kargoyla İstanbul’a yollar sonrasında merakla beklerdik…
80’li yıllarda yaşadığımız bu heyecanın dışında uzun süre içinde bulunduğum Rüzgarlı Sokağında heyecanı bir başkaydı.. Orada hem fotoğraf çeker hem haber yazar, sıkıntılı zamanlarda da sayfa yapardım..
Sayfa yapmak işin en zevkli yanıydı.. Yaptığınız sayfa bağlanırken mürettiphane de bulunmak işin bir başka zevkli ve heyecanlı yanıydı..
Maliye Bakanlığına bağlı Güneş matbaası bütün Ankara yerel gazetelerinin ev sahibiydi.. Bütün gazeteler ağırlıklı olarak AA’nın verdiği haberlerle basıldığı için, dizgi makinasında kurşun satırlar halinde hazırlanmış haberler o gazetenin sayfasından alınır öbürüne taşınırdı.. Bu taşıma tepsi denilen bir sistemle yapılırdı.. Bu taşıma sırasında meydana gelebilecek en büyük kaza tavanın yere düşmesi ve satırların dağılması idi.. Toplayıp yeniden düzenleme şansı olmadığı için o haber sil baştan yeniden yazılırdı…
Başlıklarda kullanılan hurufatlardaki bazı harfler de preste çok darbe aldığı için hasar meydana gelir, sayfanın kurşun kalıbı alınırken gözle görülmesine rağmen kalıpta fark edilmez ve umulmadık bir başlıkla çıkardı gazeteler…
Bu baskı türünün bir başka sıkıntısı da aynı ölçüler de verilen fotoğrafların klişelerinin karışması idi.. Bu durumda bizlerin gülüp geçtiği ama ders aldığımız bir durumdu.. O nedenle yıllar sonrada olsa fotoğrafları aynı ölçüler de kullanmamaya dikkat etmeye başlamıştık…
Bir gün gazete arşivinden üç dört gün öncesinin gazetesini arıyorduk ama başlıktaki tarihlere baktığımızda gazeteyi bulamıyorduk.. Ama bu dünkü gazete diye baktığımız gazete de ayın değişmediğini fark ettik.. Bu bir mürettip hatasıydı, çünkü günleri tarihleri ve ayları değiştirmek onların işiydi.. Günleri tarihleri değiştirirken ayı değiştirmeyi unutmuşlardı…
Çok zor koşullarda hem de kullanılan kurşun nedeniyle sağlık açısından riskli bir çalışma ortamında süren yaşam biçimi, ofsetin gelmesi, bilgisayarın kullanılması ile daha rahat bir ortama kavuştu ama o eski heyecanları da alıp götürdü,,,