Süreyya Oral
Mesleğe yeni başladığımda bir efsane vardı… O da sokakta kilit yerlerde simit satan, boyacılık yapan kişiler ile popüler restoranlarda çalışan bir çok garsonun polis a...
Süreyya Oral
Mesleğe yeni başladığımda bir efsane vardı… O da sokakta kilit yerlerde simit satan, boyacılık yapan kişiler ile popüler restoranlarda çalışan bir çok garsonun polis ajanı olduğu yönündeydi…
Yıllar akıp giderken, öğrenci eylemlerinin doruk noktasına ulaştığı dönemlerde grubun önünde elinde mikrofon ile slogan atan kişiler ile grupta en fazla sesi çıkan insanların da devlet görevlisi olduklarını gördüm… Hatta bunlardan bazıları düzenlenen polis operasyonlarında arkadaşları ölürken sağ çıkmayı başardılar…
Sadece yukarıda saydığım gruplar içinde değil gazeteciler arasında da çok sayıda devlet görevlisi vardı… Milliyet’te çalışırken gençler gelir yapacakları eylemleri haber verirler ve bizler de olay yerine giderdik.. Olay yerine gittiğimizde ise polislerinde orada olduğunu görürdük… Bu durum ben de hep soru işareti olarak kaldı…
Yıllardır birlikte çalıştığımız bir arkadaşımın yıllar sonra MİT’de daire başkanlığı yaptığını öğrenince hiç şaşırmadım.. Çünkü kendisinin gazetedeki davranışlarından şüpheleniyor ama toz konduramıyordum…
Yıllar sonra Yenimahalle grubumuz için de MİT’de çalışmış mahalle arkadaşlarımla bir aradaydık.. Bu birliktelik sırasında hiç toz konduramadığım bazı gazete yöneticilerinin Ankara ziyaretleri sırasında bütün otel masraflarının teşkilat tarafından karşılandığına şaşırmadım diyemem… Ama anlatılanlar gerçekti…
Şimdilerde de adı kısa sürede parlayan bazı köşe yazarlarının da kullanıldığına inanıyorum… Bu insanlara grubun içine sokulmak için kendilerine gönderilen belgelerle bazı haberler yaptırıldığı ve bu haberleri yapan kişilerin grup tarafından muteber bir gazeteci olmasının sağlandığı ondan sonra da yıpratma politikasının başlatıldığını düşünüyorum… Bazı yazarlar tarafından kişiler hakkında yazılan yazılar benim bu endişelerimi doğrular nitelikte….