Utku ŞENSOY
Utku ŞENSOY
Covid 19 salgını Delta varyantının ardından, 80’den fazla ülkede görülen süper varyant Omicron ile birlikte tüm dünyayı etkisi altına alırken, özellikle Avrupa yeniden kabusu yaşamaya başladı. Salgının başından buyana en yüksek günlük vaka sayısının kaydedildiği İngiltere’de başkent Londra için olağanüstü durum ilan edilirken, Hollanda’da zorunlu olmayan tüm işletmeler iki hafta boyunca kapatıldı. Uzmanlar ise kış süresince kapalı alanlarda yoğunlaşmanın vaka sayılarının katlanmasına neden olabileceği konusunda uyarıyor. Üçüncü doz ile korunmanın yüzde 70’lerin üzerine çıktığını belirten uzmanlar, mutlak korunmanın ancak hatırlatma dozu ve maskeyle olabileceğine vurgu yapıyor.
Ülkeler salgın belasıyla mücadele ederken, bilim insanlarından dünyayı tedirgin eden yeni bir açıklama geldi. Bu kez kabusun adı, “Larsen B.” Antarktika’daki 3 bin 250 kilometrekarelik 200 metre kalınlığındaki dev buz kütlesi kırılarak parçalara ayrıldı. Böylesine büyük bir kütlenin olağanüstü hızla tamamen parçalanmasının ardından buz bilimciler, “kıyamet günü” senaryolarının kapımızda olduğunu açıkladı. Larsen B buz sahanlığındaki hızlı çöküşün ardından, bu kez dünyanın en büyük buzullarından biri olan Thwaites’daki çatlak ve yarıkların muhtemelen beş yıl içinde çökebileceğinden büyük endişe duyuyor. Zira Thwaites Buzulu Büyük Britanya'dan 100 kat daha büyük ve tek başına dünyadaki deniz seviyelerini yarım metreden fazla yükseltmeye yetecek kadar su içeriyor. Uzmanlara göre, “kıyamet günü buzulu” tanımlaması yapılan Thwaites’ın dağılması, diğer buz tabakalarının çökmesini de hızlandırılacak.
Bunun deniz seviyesinin birkaç metre yükselerek büyük bir küresel felakete yol açacağının farkında mısınız?
***
KAPIMIZDAKİ TEHLİKE
Saat başı değişkenlik gösteren dövize yapılan 6 milyar dolarlık son 5 müdahale ne yazık ki orman yangınına maşrapayla su atmak kadar yetersiz kaldı. Dördüncü kez indirilen faizle 1 Kasım’dan buyana ABD doları karşısında yüzde 60 değer kaybeden paramız pul olunca, benzin, motorin 12 liraya, oto gaz 9 liraya dayandı, asgari ücretin yüzde 50 artmasına rağmen yurttaşın sene başına göre alım gücü eridi. Uzmanlar, maliyetlerin artması nedeniyle devam eden büyükbaş kesimleri sonucu gıda tedarikinde sıkıntının kapımızda olduğuna vurgu yapıp, “bu yaz et ve süt ürünlerinde, gıda tedarikinde sorun yaşanabilir!” uyarısında bulunuyor. Yem, mazot ve gübre fiyatlarındaki artıştan bunalan çiftçi ve üretici yeterince desteklenmezse, girdi maliyetlerine gelen zamların devam etmesi halinde, yaz döneminde artacak turist sayısıyla birlikte yüz milyonun üzerine çıkacak büyük nüfusu besleme konusu olağanüstü sorunlar yaşanabilir.
Gıda tedariki konusunda büyük bir tehlikenin kapımızda olduğunun farkında mısınız?
***
İŞ DÜNYASINDAN SERT ELEŞTİRİ!
TOBB ve İSO'nun ardından Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği, TÜSİAD da ekonomideki duruma yönelik sert eleştiride bulundu. Yaşanan istikrarsızlığın ardından, denenmekte olan ekonomi programıyla hedeflenen sonuca erişilemeyeceğine dikkat çeken TÜSİAD, “genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli" dedi. Yeni iktisadi tercihler çerçevesinde atılan adımların piyasalarda “güvensizlik ve istikrarsızlık ortamı” oluşturduğuna dikkat çeken dernek, yurt içinde dövize olan talebin büyük çapta arttığını, bunun da mevcut ekonomik dengeleri bozduğuna vurgu yaptı.
Döviz kurundaki tarihi rekorlara ve Merkez Bankası'nın kararlarına tepki gösteren TOBB ve İSO gibi iş dünyası temsilcileri de, firmaların sermayelerinin eridiğine, ekonomiye katkıda bulunamadıklarına vurgu yaptı. Doların 8-9 lirayken “maliyetlendirilen” mal ve ürünlerin satışından elde edilen hasılatın dövize çevrildiğinde yeni mal alımının mümkün olamayacağına dikkat çeken iş dünyası, bunun “perakende piyasalarında büyük bir tıkanmaya yol açacağı” uyarısında bulundu.
Aslında faizin savunulacak hiçbir şeyi yok ancak politika faizi düştükçe Hazine'nin daha yüksek faizle borçlandığını, banka kredilerinde faizin düşmediğini de görmek lazım. Bugün ihracat iyi gidiyor ancak firmaların ihracatlarını sürdürebilmeleri için yatırım yapmaları gerekir. Kurun geldiği seviye ve devam eden dalgalanma sonucu artık kimsenin önünü göremediğini, öngörülebilirliğin kaybolduğunun farkında mısınız?
***
AB’DEN TARİHİ UYARI
Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki limoni durum sürerken, AB Konseyi’nden yapılan, “AB Konseyi, Türkiye’nin AB’den giderek daha fazla uzaklaştığını üzülerek not ediyor” açıklaması ve Türkiye ile müzakerelerde yeni bir fasıl açılması ya da kapanmasının gündemde olmadığı vurgusu, Ankara-Brüksel hattındaki köprülerin atıldığını gösteriyor. Konsey’in açıklamasında, Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini düzeltmesi ve tehditlerini bir kenara bırakması istenirken, “AB üyesi ülkelerin kıta sahanlığına, hava sahalarına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi” şeklindeki cümleden, Ankara’nın Doğu Akdeniz’de attığı “haklı adımlarının” Brüksel’de hazmedilemediği anlaşılıyor. 1948'de insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla Türkiye’nin de kurucularından olduğu hükümetler arası bir kuruluş olarak çalışmalarına başlayan Avrupa Konseyi, bu aybaşında tutuklu bulunan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş ile ilgili Türkiye’ye çağrıda bulunmuştu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “AİHM kararını uygulamadığı” gerekçesiyle Türkiye aleyhine ihlal prosedürü başlatan Konsey, konuyu 2 Şubat 2022’de AİHM toplantısına taşımaya hazırlanıyor.
Avrupa İnsan Hakları kararını ihlal ettiği gerekçesiyle, Türkiye’nin 19 Ocak 2022 tarihine kadar konuya ilişkin görüş sunmak zorunda olduğunun, gereksiz ısrar ve inat nedeniyle haksız yargılamalara maruz kaldığımızın ve giderek uygar batıdan uzaklaşarak koptuğumuzun farkında mısınız?