Çok sıkı bir rockçı ve heavy metal sever olarak Duman grubunun yaptığı müziği çok seviyor olmasam da “Yiğidi öldür hakkını yeme” misali çok beğendiğim ve dinlediğim şarkıları da yok değil. Ancak özellikle güncel olaylar üzerine yazdıkları ileri protest bazı şarkıları var ki, gerçekten takdir ediyorum hem müzikalitelerini hem de cesaretlerini.

Barış Durukan

Bu dönemde bu kadar açıkça ve özgürce ve de sert bir dille eleştiri haklarını kullanıyor olmaları beni mutlu ediyor. Gezi Parkı olayları üzerine yazdıkları “Eyvallah” şarkısı ve yine mevcut politik ve kültürel durumu eleştiren “İyi de bana ne” şarkısı bunlardan en önemlileri. Ama bu yazıda bahsetmek istediğim son şarkıları “Kufi”. Bu yazıyı yazarken bir taraftan da keyifle şarkıyı tekrar tekrar dinliyorum tabii ki. 

Kufi’nin kelime anlamı “Arap yazısının düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi veya İslamiyetin ilk yüzyıllarında "Nebati alfabesi"'nin değişmesiyle oluşan; dik, sert, köşeli bir yazı türü olarak tanımlanır. Arapça hat sanatında yaygın olarak kullanılan bir yazı türü” dür. Yani sanırım burada Arap’çılık ve Arap zihniyetine bir gönderme mevcut. Günümüzde toplumda yaygın olan ve siyasal olarak da suiistimal edilen dincilik ve din istismarı kavramınlarına bir gönderme aslında. Peki şarkı sözleri ne anlatıyor bize? Türkçe mealini yapalım:

“Elleri havada, kufi kafada, şeker ezer aynada, 
Aynı ayran gibi temiz, kafası leziz, 
Yürüyo'lar saraya, saraya”

Burada kafada Kufi denerek toplumda Arapçılık, Arap hayranlığı ve din istismarı var deniyor zannımca. Şekeri aynada ezmek ise son zamanlarda “pudra şekeri idi burnuma çektiğim” gibi açıklamalar yapan bazı iktidar yandaşlarının kullandığı kanunen belgelenmiş kokainden bahsediliyor. Kokain tabi beyaz, ayran kadar saf beyaz, iyi kafa yapıyor denmek isteniyor. Yürüdükleri saray ise aşikar. 

“Ben bu gezegene inemedim abi, 
Gökyüzü masmavi, 
Yıldızlar daha iyi, bu yıldızlar daha iyi”

Yani diyor ki buranın artık yaşanır hali kalmadı, yukarıda gökyüzü masmavi ve yıldızlar bile daha yaşanır halde.

“Üsküdar’ı geçemedik abi, 
Bu atlar çok hain, 
Eşekler daha iyi, bu eşekler daha iyi”.

Atı alan Üsküdar’ı geçti aslında ama biz bir türlü geçemedik çünkü atlar da iş yok, eşek olsa bile bu atlardan daha iyi iş görürdü denmek isteniyor. Bu atların kim ya da ne olduğu konusuna girersem mahkemelik olacağım için yazamıyorum tabii.

“Biz bu kafalara gelemedik, abi, 
Bu gösteri kallavi, 
Aktroller daha iyi, bu aktroller daha iyi”

Yani şair burada diyor ki “Ulen bir de biz rockçı hem de rock star olcaz, bu kadar ünlüyüz vs. ama biz bile bu kafalara gelemedik”. İnanılmaz bir ortam yaratıyorlar. Bu aktroller -bu internetteki sözler, ben aktörler olarak anlamıştım- çok iyi iş yapıyor, algı operasyonları vs. yani günlük alışılageldik işler.

“Kargaları yine kovamadık abi, 
Korkuluk çok enayi, 
Kuşlar şeytani, bu kuşlar şeytani”

Kargalar sanırım din istismarı yapanlar oluyor, ki onlardan kurtulamadık diyor, çünkü onlarla mücadele etmesi gerekenler başarısız ve çok enayi. Beş para etmez diyor yani. Bu istismarcılar da zaten çok kurnaz, mücadele etmesi gerekenler onlarla bir türlü baş edemiyor.

“Padişahı yine deviremedik abi, 
Kuzular çok cahil,
Kurtlar şeytani, bu kurtlar şeytani”

Burada padişah denen iktidar oluyor sanırım, kuzular da seçmen. Kuzu gibi aynı yere oy veriyorlar, sebebi de iktidarı savunanların çok zeki ve yine tilki gibi zeki olmalarından kaynaklanıyor diyor.

Gerçekten de protest rock kültürüne çok uyan, oldukça cesur, günümüz sosyokültürel durumunu açık ve net ortaya koyan bir şarkı. Duman grubunu bu şarkısı için tebrik ediyorum. Şarkının sözleri o kadar cesurca yazılmış ki, profesyonel müzisyen bir arkadaşımın yorumu “Abi, yürek yemişler” oldu.  Oldukça beğendiğimi söylemeliyim. İlk dinlediğimde abartısız iki buçuk saat kadar tekrar tekrar kesintisiz dinledim. Umarım bu şarkı sebebiyle başlarına bir hal gelmez. 

Bu meali yaptıktan sonra günümüz siyasal durumu ve bunun sosyokültürel yansımaları üzerine de birkaç kelime etmek isterdim ama sanırım bu hem yazının amacını aşar hem de hem yayın organının hem de benim başımı legal olarak baya ağrıtır. Sonuç olarak ben profesyonel bir gazeteci olmadığım ve bu işi tamamen keyfi olarak yaptığım için kimsenin de başını ağrıtmak istemem. Tabi kendi başımı da. Bunun yapılacağı mecralar farklı. Ancak yazdığım yazılarda toplumsal bozulma, nezaketsizlik, hadsizlik, eğitimsizlik ve her tür …..sizlik üzerine sıklıkla bahsettiğim için herhalde okuyucular neler yazmak istediğimi tezahür edebilir. Biraz da sizlerin engin hayal gücüne bırakıyorum bu paylaşımı o yüzden. Ne de olsa “Saygısızlığı Ercüment Çözer”.