Utku ŞENSOY
14 Mayıs seçimleri için heyecan ve beklentilerin arttığı, geri sayımın hızla sürdüğü bir dönemde bayrama giriyoruz. Büyük depremin üzerinden 2 buçuk aya yakın...
Utku ŞENSOY
14 Mayıs seçimleri için heyecan ve beklentilerin arttığı, geri sayımın hızla sürdüğü bir dönemde bayrama giriyoruz. Büyük depremin üzerinden 2 buçuk aya yakın bir zaman geçti, felaketten etkilenen yurttaşlarımızın barınma, hijyen, aş, iş gibi başat sorunlarının üstesinden henüz gerektiği biçimde gelemedik, yaralarının sarılması için epey bir zaman gerekecek. Bu acılı yurttaşlarımızın 14 Mayıs’ta nerede ve nasıl oy kullanacağı konusu da bir başka tartışma konusu.
Depremde yerini yurdunu yakınlarını yitirmiş yurttaşlardan söz ederken, bir yanda, depremzede yurttaşlarımız, diğer yanda son dönemde vatandaşlığa geçen mülteciler ve ilk kez oy kullanacak beş milyon genç… Bu seçimler çok bilinmeyenli denklem gibi! Tam da bu noktada, muhalefetin bazı çekince ve iddiaları var. İşte tüm bu bilinmezlere rağmen sandığa gölge düşürmemek için tüm siyasi partilerin, görevlilerin, yurttaşların ve Yüksek Seçim Kurulu’nun azami dikkat göstermesi, sandığa atılan her bir oya sahip çıkması lazım. Sandıktan Türk demokrasinin alnının akıyla çıktığını dünyaya göstermek hepimizin görevidir. 64 milyon 113 bin seçmenin tercihinin sandığa yansıyabilmesi için beraberce sandık başına, göreve gidelim.
***
MÜLTECİ SORUNU
Türk vatandaşlığına geçen on binlerce mültecinin sandığa gideceğine değinmişken, öyle ya da böyle yurttaşımız olan bu insanlarla birlikte yaşamaya alışmalı, ülkemizin sorunlarına çözüm bulmak için beraberce çalışmalıyız. Darda olan komşularımıza el uzatmak, yardım etmek tabii ki de son derece doğal ve insanlık gereğidir. Ancak dünya genelinde zorla yerinden edilenlerin sayısının her geçen yıl arttığı bir ortamda hangi birine kucak açacağız?
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, dünya genelinde yerinden edilen insanların sayısının Rusya-Ukrayna savaşıyla daha tırmanıp100 milyonu aştığını bildirdi. Bu insanlar, zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzeninin ciddi biçimde tehdit eden olaylar nedeniyle evlerini, yurtlarını terk edip belli başlı destinasyonlara göç ediyorlar. Türkiye kucak açtığı 4 milyona yakın mülteciyle bu konuda dünyanın en önde gelen ülkesi. Türkiye Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre Ocak ayı itibariyle "geçici koruma" statüsüyle Türkiye'de bulunan Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyon 522 bin. Gayrı resmi rakamlar ise çok daha fazla. Toplumun önemli bir kesimi, Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkesi Almanya bile seçerek aldığı 1 milyon 300 bin mülteciyi kabul ederken Türkiye’nin kendi öz yurttaşlarının eğitim, sağlık, barınma gibi yaşamsal sorunlarına çözüm bulunamamışken, milyonlarca Afgan, Suriye, Pakistan, Türkmen, Yemen, Kongo, Filistin, Özbek, İran, Fas ve Irak'lı göçmenlere kucak açmış olmamızı anlamakta zorlanıyor. Muhalefet, “yasadışı göç”, “göçmen kaçakçılığı” ya da “insan ticareti” ülkemizin öncelikli sorunlarından biri haline geldiği iddiasında. Bu iddiaya katılmamak mümkün mü?
***
[caption id="attachment_276424" align="aligncenter" width="670"]
İtalya'da göçmen alarmı[/caption]
İTALYA’DA GÖÇMEN ALARMI
Düzensiz göç akınları nedeniyle İtalya'da hükümetin başı dertte. Akdeniz üzerinden ülkeye gelen düzensiz göçmen sayısında önemli artış yaşanınca, Başbakan Giorgia Meloni radikal kararlar aldı. Sağ koalisyon hükümeti, göçmen akınını yönetebilmek için 6 aylık OHAL ilan etti! İtalya Sahil Güvenlik güçleri Nisan ayının ilk haftasında çok sayıda operasyonda 2 binin üzerinde düzensiz göçmen yakaladı. Bu yıl başından beri ülkeye girerken yakalanan düzensiz göçmen sayısı 32 bini aştı. Yetkililer, önümüzdeki aylarda bu sayının daha da artacağı şüphesiyle hükumetin bu kararı almak zorunda kaldığına dikkat çekiyor.
İtalya 3 buçuk ayda kapısına dayanan 32 bin mülteci ya da düzensiz göçmen nedeniyle OHAL ilan ediyor, demek ki bu adamlar Türkiye’nin yerinde olsalardı, denize mayın döküp, sınırlarını timsah dolu sulu hendeklerle çevirip, elektrikli tel gerip ülkeyi dünyaya kapatırlardı! Bayram öncesi gerginlikten uzaklaşıp, atmosferi yumuşatmak için nazire yapmak adettendir. Bu son cümlemizin altında bu düşünce yatıyor.
Ancak her şey bir yana sınır namustur, yurttaşlık ise sıradan bir şey değildir. Türk vatandaşlığı, ulufe dağıtılır gibi dağıtılmaz, sınavlardan geçilip, alın teri döküp hak edenin kazanacağı onurlu bir ayrıcalıktır.
***
[caption id="attachment_276423" align="aligncenter" width="680"]
Fenerbahçe Alagöz Holding Euroleague Şampiyonu[/caption]
[caption id="attachment_276425" align="alignright" width="432"]
Vakıfbank ve Eczacıbaşı finalde[/caption]
KADIN SPORCULARIMIZ TARİH YAZDI
Basketbol ve voleybolda kadın takımlarımız tarih yazdı. Avrupa’nın en tepesindeki iki finalde iki Türk kadın takımımız yer aldı. Fenerbahçe Alagöz Holding, Kadınlar Euroleague finalinde ÇBK Mersin Yenişehir Belediyesi'ni mağlup ederek şampiyonluğu kazandı, voleybolda da CEV Şampiyonlar Ligi'nde 9’ncu kez finale yükselen Vakıfbank, Eczacıbaşı ile karşılaşacak.
Kadın takımlarımızla ne kadar övünsek azdır, alkışlar genç kadınlarımız için, bizleri gururlandıran bu büyük başarıya imzasını atan başta sporcularımız olmak üzere, katkısı olan yöneticilerden, antrenörlere, federasyonlara, malzemeciye kadar hepsini gönülden kutluyoruz. Deprem felaketi ve ekonomik sıkıntılar yaşayan ulusumuza verdikleri en güzel bayram hediyesi için onlara ne kadar teşekkür etsek azdır.
Birlik ve beraberlik içinde, sağlıklı, huzurlu, umut dolu nice bayramlara.