İsrail’in yayılmacı emelleri, Doğu Akdeniz gazından daha fazla pay hülyaları ve en önemlisi tarih boyunca yaşadıkları mezalim nedeniyle Yahudi halkının her türlü uygulamaya hakkı olduğu sapkınlığı bir şekilde dizginlenemezse sadece Filistin halkı değil, tüm dünya yeni bir evrensel felaketle eninde sonunda burun buruna gelecektir.
Yusuf Kanlı
Meşhur fıkradır. Bahtsız olunca insan Afrika çölünde kutup ayısına bile av olabilir derler. İsrail’in Gazze katliamı yetmezmiş gibi Filistinliler yardım çabalarının da kurbanı olabiliyorlar. Haberlerde dinlemiş, okumuşsunuzdur. Gazze Şeridi'ne yardım taşıyan uçakların havadan indirdiği insani yardım kutularının paraşütleri açılmayınca o kocaman sandıklar yardım umuduyla toplanan kalabalığın üzerine düşmüş, yardım umuduyla toplaşan Filistinlilerden beş kişi ölmüş.
Çatışma bölgelerine insani yardım ulaştırmanın binbir çetrefil zorlukla karşılaşacağını tahmin etmek için uzman veya çatışma bölgelerinde yaşamış geçmişe sahip olmaya gerek yok. İnsani amaçla ateşkes talebinin en önemli hatta hayati sebeplerinden birisi de bu yadsınamaz zorluklar değil midir? Nitekim, Birleşmiş Milletler Sözcüsü Stephane Dujarric de yaptığı açıklamada çeşitli ülkelerin fonladığı ve insani açıdan yaşamsal önemdeki Gazze'ye havadan yardım fırlatma operasyonlarında paraşütlerin açılmaması nedeniyle yardım almaya çalışan bazı insanların öldüğü ve yaralandığına ilişkin haberleri doğrulayarak, “Bu olay, neden acilen insani ateşkese, neden kara yolundan yardıma daha fazla erişime ve neden İsrailli yetkililerle daha fazla iletişime ihtiyaç duyulduğunun göstergesi" açıklamasında bulundu.
Mesele Gazze’den daha vahim
Elbette, insani yardım ulaştırılması, ateşkes sağlanması, hatta Kıbrıs ile Gazze arasında bir insani yardım hattı kurulması, Gazze’ye Amerikalıların çeşitli ülkelerin maddi desteğiyle geçici yükleme-indirme platformu kurup adeta bir göbek bağı ile Filistinlileri hayatta tutmaya çalışılması çok güzel ve insan olmanın gereği gayretler. Ancak, oluşturulması aylar sürecek geçici liman ile büyük boyutta ve öngörülebilir bir şekilde insani yardım dağıtımı için gerekli ortam sağlansa da İsrail’in yayılmacı emelleri, Doğu Akdeniz gazından daha fazla pay hülyaları ve en önemlisi tarih boyunca yaşadıkları mezalim nedeniyle Yahudi halkının her türlü uygulamaya hakkı olduğu sapkınlığı bir şekilde dizginlenemezse sadece Filistin halkı değil, tüm dünya yeni bir evrensel felaketle eninde sonunda burun buruna gelecektir.
Bu çerçevede “Bahtsız bedevi” acaba Filistinliler mi, yoksa tüm insanoğlu mu? Bunu iyi düşünmek lazım. Bugün Filistinlilerin durumu bu tanıma tam da oturuyor gibi görünse de esasında karşı karşıya bulunulan tehdit çok daha büyük ve evrenseldir. ABD, Almanya, İngiltere ve diğerleri tarihten gelen suçlu psikolojisiyle İsrail devletinin “var olma” ve “halkını savunma” bahaneleriyle Filistin Arap nüfusu üzerinde soykırım uygulamalarını görmezden gelerek, etnik temizliğe güya karşı dururken bir yandan da silah, mermi, bol hoşgörü ve arka sıvazlamasıyla esasında bu insanlık suçunda işbirliği yapmaktadırlar.
Larnaka-Gazze koridoru önemli
Bu yazı yazılırken bazı lojistik sebeplerle henüz İspanyol bir STK’nın “Açık Kollar” gemisi Birleşik Arap Emirlikleri tarafından finanse edilen yüküyle Kıbrıs Rum Larnaka limanıyla Gazze arasında oluşturulması umut edilen “yardım köprüsü” seferlerinden ilkine henüz çıkmamıştı. Açık Kollar’ın Larnaka ile Gazze arasındaki 210 deniz mili yolculuğunu tahminen 15 satte tamamlaması bekleniyor. Bu bir test seferi. Deneyimlere göre ardı da gelecek. Bu arada ABD Merkez Komutanlığı tarafından Gazze’de geçici bir liman da kurulacak. Bu limanın inşası yaklaşık 60 günü bulabilir denmekte.
“Bizim hiç Türkiye’miz olamadı”
1963-1974 dönemini, Rumların Kıbrıs Türkünü yok etme çabasıyla her türlü baskıyı, mezalimi yaptığı o yıllarda insani yardımın ne olduğunu Kıbrıs Türk halkı çok iyi öğrendi. Türkiye’nin binbir özveriyle gönderdiği, Rum yönetimince depolarda bekletilip kurtlandıktan sonra dağıtımına izin verdiği bakliyatın ne kadar hayati olduğunu yaşayarak, yumrukları sıkarak ve kurtuluşu ümit ederek öğrenen Kıbrıs Türkü, bugün basiretsiz iktidarlar ve ekonomik abluka sebepli yaşadığı sıkıntılar dolayısıyla o dönemi hiç hatırlamıyor olabilir. Ama Kıbrıs Türkünün arkasında her zaman Türkiye vardı ve o nedenle hatırladıklarımız bile Filistin halkının yaşadığının KDV’si bile olamaz.
Filistin halkının efsanevi lideri Yasser Arafat kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a Kıbrıs Türk halkına nasıl imrendiğini şöyle anlatmıştı bir karşılaşmalarında: “Kıbrıs Türk halkı olarak siz çok şanslısınız. Bizim hiç Türkiye’miz olamadı.”