AK Parti hükümeti iktidara geldiğinden bu yana çeşitli dönemlerde “yeni anayasa” konusunu çeşitli kereler gündeme getirdi. AK Parti döneminde 3 kez referanduma da gidilerken Anayasa’da toplam 12 kez değişiklik yapıldı. Bugün tartışılan 1980 Anayasası'nın aslında maddelerinin tamamına yakını değişti.
Kıvanç El
Son olarak HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun da “değiştirilemez” maddeleri düzenleyen dördüncü maddenin değiştirilmesine dair teklifi, anayasa gündemini bir kez daha açtı. HÜDAPAR’ın AK Parti desteği ile Meclis’e girmiş olması nedeniyle “HÜDAPAR’ı AK Parti konuşturuyor” gibi çıkarım ve yorumlar da yapılıyor.
Söz konusu dördüncü madde, devletin şeklini, cumhuriyetin niteliklerini, ülkenin bölünmez bütünlüğünü tanımlayan ve Atatürkçülüğü vurgulayan anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilemeyeceğini belirtiyor.
Aslında “dördüncü madde” konusu AK Parti içerisinde de yıllarca tartışıldı. Liberal ve özgürlükçü olarak tabir edilen kanattan gelen isimler; “değiştirilemez” gibi bir kısıtlamanın geleceğe “ipotek koyduğu” anlamına geldiği için böyle bir düzenlemeye kökten karşı. Bu kanada göre, “bunu söylemek ilk üç maddede yazılanlara karşı olunduğu anlamına gelmez, sadece ilkesel olarak ‘değiştirilemez’ bakış açısı sorunludur” görüşünde.
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem AK Parti yönetiminde ağırlıklı görüş; “bir anayasa yaparken sırf değiştirilemez maddeler tartışması nedeniyle siyasi polemiğe girmek, ölü doğum olacaktır” şeklinde. Yapılan anket ve kamuoyu çalışmalarında da özellikle gençlerin Atatürkçülük ve Cumhuriyet rejimine duydukları artan düzeydeki sahiplenmede görülmüyor değil. Bu nedenle AK Parti kamuoyunda büyük oranda sahiplenilen Atatürkçülük, cumhuriyetin nitelikleri gibi başlıkları deşme amacında şimdilik değil.
“Peki o zaman bu tartışmalar neden yaşanıyor?” denebilir. Bir yandan AK Parti bu tartışmaları aslında kendi içinde kapatsa da “Anayasa” konuşulmasından belli şartlarda rahatsız değil. AK Parti’deki temel görüşe göre; ekonomide, sosyal yaşamda, tarımda, iş yaşamında, eğitimde, sağlıkta birçok sıkıntı yaşanırken 23 yıllık bir iktidar için işler pek de iyiye gitmezken açılabilecek en pozitif gündem Anayasa başlığı. Ekonomideki tablo iyileşip “gerçek” ve “olumlu” hikaye yazılmadan Anayasa aslında “tutunulabilecek en önemli dal” olarak görülüyor.
Ancak bu pozitif gündemin diğer bir yandan da “ilk dört madde” tartışması ile “baltalanması”nın elde kalan tek pozitif gündemi de kaybetme endişesini AK Parti’ye yaşatıyor. Her ne kadar bu tartışmalardan memnun olunsa da “ilk dört madde”ye dair “değiştirilmeyecek”, “gündemimizde yok” gibi çıkışların ana nedeni de bu. Yani AK Parti “Anayasa konuşulsun ama ilk dört maddesiz konuşulsun” görüşünde. Her ne kadar bu kendi içerisindeki “özgürlükçü bakış” olarak adlandırılan ilkelere ters olsa da…
Bu da akıllara “AK Parti anayasa mı istiyor yoksa anayasa gündemi mi?” sorusunu getirmiyor değil. “Sorunlu konular hasır altına atıldığı için” anayasa gündemine AK Parti şu anda muhtaç.
Anayasa gündeminin bir önemli boyutu da gerçekten bu düzenlemeleri yapabilme hayal ve hedefi. Ekonomi başta olmak üzere tüm sorunları çözüp yeni bir anayasa yaparak “ikinci Cumhuriyetin mimarı” olmak isteyen bir iktidar mevcut. Yeni anayasa yapılabilirse, bunun mimarı olarak Erdoğan, hayata geçirdiği “Cumhurbaşkanlığı sistemi”ni tam anlamıyla yeni bir anayasa ile de “taçlandırarak” önemli bir değişim ve dönüşüme imza atmış olacak.
Ancak Türkiye’de artan ve güçlenen muhalefet rüzgarı, iktidarın aşırı oranda yıpranmış görüntü vermesi ve halkın gerçek sorunlarına dair çözümsüzlük politikaları nedeniyle AK Parti yeni Anayasa’dan çok şu aşamada bir can simidi olarak “anayasa gündemi” dışında bir politika üretemez durumda.