Utku ŞENSOY Bisikletiyle 12 yıldır dünyayı gezen Japon turist, Elazığ Sivrice’de katledildi… Nevşehir'in Göreme ilçesinde bıçaklı saldırıda hayatını kaybeden Japon turisti...

Utku ŞENSOY Bisikletiyle 12 yıldır dünyayı gezen Japon turist, Elazığ Sivrice’de katledildi… Nevşehir'in Göreme ilçesinde bıçaklı saldırıda hayatını kaybeden Japon turistin cenazesi ülkesine uğurlandı… Antalya Manavgat’ta 5 yıldızlı otellerin bulunduğu Sorgun ormanında 3 yeri ateşe verip dördüncüyü ateşe veren şahıs yakalandı… Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerini okuduğumuzda ya da televizyonların gündüz programlarını izlediğimizde şiddet, cinayet, katliam içeren onlarca, yüzlerce artı 18 haberlerine rastlarız. Gelinine tecavüz eden kayınpeder, en iyi arkadaşıyla kaçan eş haberlerinden tutun da eski eşini defalarca bıçaklayanlara kadar şiddet dolu çirkinliklere sosyal mecralardaki görüntülü paylaşımlardan ve Youtube videolarından da tanık oluyoruz. O görüntüleri izlediğimizde ülkedeki gidişatın vahametini hayretler içinde öğreniyoruz. Yine onlardan birinde Z kuşağı ve hafız olduğunu iddia eden gencin sözleri son derece düşündürücü; “devlet Suriyelilere her tür imkan ve para sağlasın önemli değil biz de onları gasp edip para kazanırız!” Tablo bu olunca da insan soramadan edemiyor, bir yanda çalıp çırpmayı, gaspı meslek haline getirenler, diğer yanda ırz düşmanı, şeref yoksunu, toplum-doğa düşmanı, rant heveslisi paragöz insansılar! Tüm bu güruh ne ara türedi? Dindar nesiller yetiştirmeyi hedeflenirken, ar ve kültür yoksunu, topluma karşı bu kadar kin ve nefret dolu, köşe dönme heveslisi birey olamamış yaratıklar nereden hortladı? Namusuyla, onuruyla alın teri dökerek para kazanma devri bitiyor mu? Ahlak, terbiye, örf ve adet, onca eğitim rafa mı kaldırıldı? Yol yakınken buna çözüm bulamazsak, çoğu hangi ahlakla yetiştiği, ne olduğu belirsiz, resmi 5 milyonun üzerinde, gayrı resmi 8 milyon Suriyeli, Afgan, Ortadoğu ve Orta Asya kökenlinin toplumumuzun içine iyice sızması sonrası çığ gibi büyüyecek sorunlar yumağının arasında işin içinden nasıl çıkacağız? *** “DÜNYA FELAKET BİR YOLDA” Birleşmiş Milletler’ in iklim değişikliğine ilişkin son raporu insanlık için son bir uyarı niteliğinde! Genel Sekreter Guterres, dünyanın, 2,7 derecelik sıcaklık artışına doğru “felaket bir yolda” olduğunu açıkladı. Raporda, Paris İklim Anlaşması çerçevesinde öngörülen küresel sıcaklık artışını 2 santigrat derecenin altında tutulması hedefinden çok uzakta olunduğu ve sera gazı emisyonlarının önümüzdeki 10 yılda yüzde 16 artış göstereceğinin altı kuvvetle çizildi. Küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat derecede kalması hedefinin tutmaması halinde çok sayıda can kaybı yaşanacağına dikkat çekiliyor. Küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 80’inden G20 (gelişmiş!) ülkelerinin sorumlu olduğu düşünülünce, akıllara Mehmet Akif Ersoy’un, İstiklal Marşımızdaki “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” dizesi geliyor. *** VAKA SAYIMIZ KAYGI VERİCİ BOYUTTA Türkiye'de günlük Korona Virüs vaka sayısında dikkat çeken bir artış yaşanıyor. Ortalama 350 bin testten 25-30 bine yakını pozitif çıkıyor. Uzmanlar yurttaşların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere katılımda zorunlu olan PCR testlerine rağmen, bu hızlı yükselişe, şehirlerarası seyahat, konser, sinema, tiyatro, tatil dönüşlerinin ve az da olsa eğitim-öğretimin başlanmasının neden olduğunu belirtiyor. Okulların açılması ile son dönemde Delta varyantı ile birlikte çocuklarda da enfeksiyon görülme oranının artmaya başlaması uzmanları kaygılandırıyor. Geçtiğimiz yıl ağır geçen Ekim, Kasım, Aralık aylarına dikkat çeken bilim insanları, bu kez yoğunluğun Eylül ayında görülmeye başladığını, toplu alanlarda dikkatsiz davranışların üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açtığını, bunun sonucu yoğun bakıma gidenlerin sayısı az olmakla birlikte ölüm oranlarındaki yükselişe dikkat çekiyor. Yoğun bakımda çift doz aşılı kimsenin bulunmadığını belirten uzmanlar, sayıların düşmemesi halinde kapanmanın gündeme gelebileceğine işaret ediyor. Dünya genelinde ise 226 milyondan fazla insana bulaşan ve 5 milyona yakın insanın ölümüne neden olan Korona Virüsü, Delta, Mu ve C.1.2 gibi yeni mutasyonlarla yayılırken, yeni tedbirler devreye sokuluyor. Fransa: Aşı tartışmaların yaşandığı Fransa’da yeni bir salgının önlenmesi için sağlık çalışanlarına ve bakımevi çalışanlarına Korona Virüs aşısı yapılması zorunluluğu getirildi. Ülkede ayrıca yeni yılda 18 milyon kişiye üçüncü doz aşı yapma kararı alınırken, 65 yaşın üstü ve kronik rahatsızlığı olanların önceliği olacağı duyuruldu. İngiltere: Kademeli normalleşmenin yaşandığı ülkede Başbakan Boris Johnson, Covid-19 nedeniyle alınan bazı OHAL kararlarını da gevşeteceğini, tam kapanmanın son çare olacağını söyledi. İngiltere’de 50 yaş üzerindekilere üçüncü doz aşı başlatıldı. Almanya: Aşı pasaportunun zorunlu olduğu Almanya’da sıkı önlemler devam ederken, 12 yaş üzerindeki tüm bireylerden toplu taşıma araçlarına binerken aşı pasaportu istenecek. Negatif Covid-19 testi gösteremeyenlerin ülkeye hava, kara ya da deniz yoluyla girişine de izin verilmiyor. İtalya: Korona Virüsü salgınının en şiddetli yaşandığı İtalya’da da sıkı önlemler sürüyor. Kronik rahatsızlığı olan ve risk altındaki gruplara üçüncü doz aşı yapılmaya başlanıyor. “Yeşil Geçiş” olarak tanımlanan sağlık pasaportunun kullanıldığı İtalya’da şehirlerarası yolculuklarda ve okullarda bu sistem zorunlu. Aşı tüm sağlık çalışanları, doktorlar, hemşireler, bakımevi çalışanları ve eczacılar için zorunlu hale getirildi. *** “OYUN KURAN DEVLET” Bunca iç karartan, felaket haberinin ardından, “hiç mi güzel bir şey olmuyor?” diyenlere, tabii ki de oluyor, ancak dertler, maddi manevi sıkıntılar o kadar çok ki, az sayıdaki güzel şeyi de göremiyoruz ya da onların keyfini sürmeye ne zamanımız ne de mecalimiz kalıyor. Ayrıca bazılarının ileri sürdüğü gibi, medya çalışanlarının görevinin “birlik-beraberlik-huzur” gibi büyük lafları paravan olarak kullanıp, halka moral pompalama gibi bir işlevi olmadığının altını çizmekte yarar var. Demokrasilerde dördüncü kuvvet medyanın her şeyi tozpembe gösterme, yağdanlık işlevi üstlenme ya da iktidarlara methiyeler düzmesi asla kabul edilemez. Medyanın asli görevi, yurttaşların sorunlarına kulak verip, devlette, sistemde, kurum ve kuruluşlarda aksayan, kangren haline gelen yaraları gündeme getirip, bunların çözümüne ışık tutmaktır. Morale çok ihtiyacımız olduğu bu salgın döneminde yazımızı iki güzel haberle noktalayalım. İlki İngiltere'den. Ülkedeki köklü üniversitelerinden biri olan London School of Economics'in kurduğu Global Risk Insights bir analizinde, dünyada çok kutuplu bir sisteme gidilirken, Türkiye'nin bu yeni düzende öneminin arttığına vurgu yapıldı. Analizde, ABD'den Avrupa Birliği’ne, Suudi Arabistan'dan BAE'ye kadar tüm güç odaklarının Türkiye ile anlaşma yoluna gittiklerine dikkat çekildi. İkincisi İtalya’dan. L'Antidiplomatico gazetesi, son dönemdeki atılımlara ve SİHA'lara dikkat çekerken, “oyun değiştirici” olarak söz ettiği İnsansız Hava Araçları ve Türk Savunma Sanayiindeki atılımlarla Ankara'nın çok yakında bir silah ihracatçısı olabileceğini yazdı. Uzun yıllardır bölgesel güç olan Türkiye’nin artık, bölgesinde “oyun kuran” bir devlet olarak kabul görmesi, şüphesiz hepimizi gururlandırıyor. Demek ki imkan sağlandığı, devlet desteği verildiği zaman yerli firmalarımız, insanımız zoru başarabiliyormuş. Darısı diğer şirketlerimizin başına diyelim.