Mehmet Necati GÜNGÖR Çocukluğumun Erzurum’unda patlamış mısır satan güzel bir insan tanımıştım. Bir çuval patlamış mısırı sokak sokak dolaştırıp “godi da beşe!” diye bağ...

Mehmet Necati GÜNGÖR Çocukluğumun Erzurum’unda patlamış mısır satan güzel bir insan tanımıştım. Bir çuval patlamış mısırı sokak sokak dolaştırıp “godi da beşe!” diye bağırırdı. Biz çocuklar, gecenin erken saatinde bu sesi duymayı çok isterdik. Büyüklerimiz de bu sese teşne idiler. O güzel vatandaşımız, namuslu insan, bir maşraba mısırı beş kuruşa satar, bununla evini geçindirirdi. God, abartılı bir deyişti ama, biz bir maşraba dolusu patlamış mısır olduğunu bilirdik. God, Anadoluda çiftçilerin bir ölçü birimidir. Osmanlı döneminden kalma. Kile denildiği de olur. Bir god veya kile buğday 24 kilo tutarmış. Arpada ise 26 kilo. Bu arada, adamımın da beşe bağlandığı yolunda haberler alıyorum. Adamım derken, sevdiğim biri değil, şaşkınlıkla takip ettiğim biri. Çelişkileri saymakla bitmez bir kişilik. “Yapmazsam namussuzum!” diyen ses onun sesiydi. “Bazen de yapmazsam namerdim” diye kükrerdi. Bütün bu ağar sözlere rağmen yapmazsam dediklerinin tam tersini yaptığı görülürdü. Birileri için “elde bir” kıvamındadır. Bakıldı ki, kurtarılması zor, derinliği 7 metreye indirmek istediler. Sonra öğrendik ki, “7 korutmaz, 5 olsun” teklifi üzerine beşe indirmişler. Beşe bağlamışlar. Godu beş kuruş etmez ama, yine de beşe bağlanmış. İzinden gidenler bir bir kopuyorlar. Bu kadar istikrarsız bir insanın peşinde gidilmez deyip desteklerini geri çekiyorlar. Üyeliklerini iptal ediyorlar. Beş onu kurtarır mı, bilemeyiz. Bizce o derinlik sıfırlansın ki, yüzme kusuru olan bu kişi nefes alabilsin. Sağlık sorunları varmış zaten. Gün sayıyor gibi bir hal. Allah ömrünü uzatırsa başta kalmak istiyor. Ne yapılırsa yapılsın, gidiyor. Ağabeysiyle beraber. Durumları gerçekten vahim. Ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler. “Godi da beşe!” diye bağırmanın tam zamanı.