Utku ŞENSOY
[caption id="attachment_268251" align="alignright" width="296"]
Utku ŞENSOY
[caption id="attachment_268251" align="alignright" width="296"]
YPG'li teröristler Fransa Senatosu'nda[/caption]
ABD Genelkurmay Başkanı’nın geçtiğimiz haftalarda Suriye’nin kuzeyinde YPG/PKK terör unsurlarıyla yaptığı görüşmenin ardından, bu kez Fransa Senatosu büyük bir skandala sahne oldu. YPG’li terör örgütünün sözde komutanlarına senatoda “onur nişanı” verildi.
Bakan Hulusi Akar’ın da vurguladığı gibi, istedikleri kadar silah helikopter versinler, Silahlı Kuvvetlerimiz güney sınırımızda teröre göz açtırmayacaktır.
PİYASALARDA DİKKATLER ABD’DE
ABD'deki banka iflasları Amerikan Merkez Bankası FED'in radikal kararları derken, uluslararası piyasalar ve ülke ekonomileri hareketli bir dönemden geçiyor. FED yönetiminin ABD Kongresi'ndeki "şahin mesajları” ve “sıklıkla faiz silahını kullanması” tüm dünyada dikkatle izleniyor. Uluslararası Para Fonu, IMF Başkanının dünya ekonomisindeki belirsizliklere “olağanüstü yüksek” tanımlaması yapması, uluslararası yatırımcıları ve ülkelerin Merkez Bankalarını tedirgin etti. Küçük yatırımcı ve kurumların yanı sıra devletler bu olağanüstü hareketliliğe ayak uydurup pozisyon alabilmek için büyük çaba sarfederken, yeterli enstrümana sahip olmayan, kasalarında sınırlı parası olan merkez bankaları hayli sıkıntılı günler yaşıyor.
AB VE NATO ANKARA’YI İZLİYOR
Avrupa, bir yandan ABD’deki bu gelişmeleri yakından izlerken, diğer yanda, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği önündeki Ankara engelini ve Fransa’daki emeklilik yaşının 62'den 64'e yükseltilmesini öngören yasa tasarısına yönelik tepkilere odaklanmış durumda. Makron yönetiminin, emeklilik yaşının 64'e yükseltilmesini içeren düzenlemeyi mecliste oylama yapılmadan devreye almak için adım atmasına tepkiler durmuyor, ülkede tansiyon yüksek. Ankara’nın Finlandiya’ya NATO üyeliğine yeşil ışık yakması, Ankara-Brüksel ilişkilerinde az da olsa yumuşatırken, İsveç’in durumu belirsizliğini koruyor.
Avrupa’nın dikkatle izlediği başkentlerden biri de Moskova. Putin’in Ukrayna’ya yönelik hamlelerini tedirginlikle izleyen birlik üyeleri, kirli savaşın sona ermesi için ek tedbirlerle Moskova yönetimini köşeye sıkıştırma çabasında.
Tüm dünyanın, başat güçler ABD, Rusya ve Çin’in ekonomik ve askeri hamlelerini yakından takip ettiği bir süreçten geçiyoruz. Askeri güç açısından görece sınırlı olan Avrupa Birliği ise, bu üçlünün hamleleri karşısında pozisyon almakta zorlanıyor.
GÜNDEM EKONOMİ
Türkiye’de ise, deprem felaketi bir süredir göz ardı edilen emekliler seçim telaşında yeniden hatırlandı. En düşük emekli maaşı 7 bin 500, bayram ikramiyeleri de 2 bin liraya yükseltilirken, emeklilikte yaşa takılanlar, EYT yasasının yürürlüğe girmesiyle, az da olsa nefes alma imkanı buldu, umut ışıkları oldu. 11 milyon emeklinin maaşı 7 bin 500 TL’na sabitlenirken sadece 5 milyonun bu rakamın üzerinde maaş alacak olması, sosyal güvenlik sistemi ve prim ödemelerindeki haksızlığı ve çarpıklığı gözler önüne serdi.
Böylece çalışanların çoğunluğu 8 bin 500 TL’lik asgari ücrete eşitlenirken, emeklilerin büyük kısmı 7 bin 500 TL gelire bağlanmış oldu. Kabaca emeklimiz 400, çalışanlarımız da 450 ABD dolarına talim ediyor denilebilir. Bu son rakamlarla ülkemiz, uluslararası gelir skalasında en alt sıralara demir atmış oldu.
RAMAZAN AYINDA GIDA FİYATLARI UÇUŞA GEÇTİ
Ramazan ile birlikte gıda fiyatlarındaki anormal artış, aile bütçelerini alt üst etti. Yaşanan onca doğal felaketin ardından yurttaşlardan kemer sıkmasını beklemek kabul edilebilir bir durum. Kabul edilemeyecek olan ise, kamudaki kontrolsüz harcamalar ve lüks araç furyasının sürmesi. Yurttaşlar, artık lüks olan et, peynir, zeytinden vaz geçti, sebze, meyve, süt, yoğurt, yumurta, ekmek gibi zorunlu gıda fiyatlarının dizginlenmesini istiyor. Aksi takdirde tarhana-makarna-bulgura talim eden sağlıksız nesillerin yetişmesi kaçınılmaz olacak.
İTTİFAK ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
14 Mayıs seçimleri için ittifakların genişleme çalışmaları yoğun biçimde devam ediyor. Seçim için geri sayım sürerken, ittifak protokolleri, kadına şiddetin önlenmesi, kadın haklarının gaspı ve 6284 sayılı yasa en çok tartışılan konu başlıkları. Millet ittifakı, Cumhur İttifakını, insan hakları, kadınların eşit hak ve yaşamını pazarlık konusu yapmakla suçlarken, Cumhur ittifakı cephesi bu iddiaları yalanlamakla yetindi. Duyarlı olanları tenzih ederiz ama çoğu siyasetçi için, kendisinin ve partisinin ikbali bir yana dünya bir yana. Hal böyle olunca, tarafların karşılıklı salvoları, üst perdeden tonlamaları ve ağızlarını doldurarak konuşmaları seçim günü yaklaştıkça daha da artar. Ülkemizde siyaset ABD’nin çok kötü bir kopyası şeklinde tezahür eder, bu nedenle sandık öncesi siyasi iklim daha da garipleşir, sesini en gür duyuranın safları sıklaştırıp oyunu yükselttiği anlaşılması zor bir atmosfer yaşanır. Hal böyle olunca en çok haykıran kazanmaya en yakın aday olur.
DEPREMZEDENİN İŞİ ZOR
6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta art arda gelen büyük sarsıntıların ardından, 11 ilimizdeki yurttaşların yaralarını sarma ve enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Bazı yerlerde sulak araziye ve çadırkentlerin hemen dibine stoklanan asbestli enkaz yurttaşları kaygılandırırken, bunların kaldırılma ve depolanma koşullarının hangi bilimsel kriterlere göre yapıldığı sorularını gündeme getiriyor. Neresinden bakarsak bakalım, tablo çok sıkıntılı, yüz binlerce insanımızın barınma, beslenme, sağlık ve hijyen gibi öncelikli sorunları acil çözüm bekliyor. Bölgeyi terk eden depremzedeler gittikleri yerlerde fahiş kiralarla boğuşurken, yıkılmış beldelerinde oturmak zorunda kalanlar ise ağır koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Yurt genelinde artçı sarsıntılar sürüyor, olası büyük depremlere karşı çok ciddi bir master planımız ise yok. Büyük bölümü deprem kuşağındaki yurdumuzda, okul ve hastaneler başta olmak üzere tüm kamu binalarının yüksek risk altında faaliyetine devam ediyor. Bunların bir an önce iyileştirilmesi depremzedelerimize yardım kadar öncelikli işimiz olmalı.
Yitirdiğimiz binlerce insanımız, sönen ocaklar derin yara açarken, konut zararı, milli gelir ve iş gücü kaybı nedeniyle depremler ülkemize 100 milyar dolardan fazla ek yük getirdi. 11 ilimizde yaşayan 14 milyon civarındaki yurttaşımızın üretim gücünün ülke içindeki payının yüzde 10’un üzerinde olduğu düşünülürse, bölgede yaşamın yeniden tesisinin uzun yıllar alacağı gerçeğiyle yüzleşmemiz gerek.
UYARI SİSTEMİ ŞART
Bilim çoğu depremin nerede olacağını bilirken, zamanı ve şiddeti konusunda zorlanıyor. Bilimsel veriler dikkate alındığında, depremin yıkıcı etkisinden kısmen korunabiliyoruz. Mevcut sistemler depremleri en çok “bir dakika öncesine kadar” haber verebiliyor. Japonya bu sistemi kullanarak, depremi siren sesi ile duyurabiliyor. Bu sistemin ülkemizde de kurulmasının mutlaka bir yararı olur.