Mehmet Necati GÜNGÖR İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “yolumuz Ömer’in yolu” deyince bazı çevreler bu sözleri laikliğe aykırı bularak eleştirdiler. Tabii ki biz aynı...

Mehmet Necati GÜNGÖR İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “yolumuz Ömer’in yolu” deyince bazı çevreler bu sözleri laikliğe aykırı bularak eleştirdiler. Tabii ki biz aynı fikirde değiliz. Ömer’in yolu adaletin, merhametin ve dürüstlüğün yoludur. Küçük yaşlardan beri hepimizin beynine kazanan bir anlatımdır Hz. Ömer’in adaleti. Bizim toplumumuzda Ömer sevgisi diye kökleşmiş bir sevgi vardır. Akşener’in yukarıdaki sözlerine muhalefet edenleri boş veriniz; Ömer’in yolu doğru bir yoldur, ne mutlu o yolda yürümeyi hedefleyenlere. Meşhur hikâyedir. Hz. Ömer, yine bir gece, yanına bir arkadaşını da alarak tebdil-i kıyafetle şehrin sokaklarında dolaşmaya çıkar. Bir çadırın önünde dururlar. İçeriden ağlama sesleri gelmektedir. Görülür ki, yaşlı bir kadın tencerede taş kaynatarak torunlarını oylamaktadır. Ömer çocukların neden ağladığını sorar kadına. “Bunlar benim torunlarım. Onlara yedirecek bir şeyim yok. Karınları aç, onun için ağlıyorlar. Ben de tencerede taş kaynatarak onları oyalıyorum.” Bu sözler Ömer’i ve arkadaşını çok üzer. “Madem fakirsin, Halife’ye niye söylemedin?” diye sorulur kadın. “Ömer şimdi tatlı uykusundadır. Umurunda mı? Bu çocukların hakkını Allah Ömer’den sorsun.” Hz. Ömer çok müteessir olur. Gider, arkasında bir çuval unla geri döner. Ayrıca kadına der ki: “yarın gel, Halife sana emekli maaşı bağlasın.” Bütün yöneticilerin ders almaları gereken bir hikâyedir Ömer’in hikâyesi. Hoş, herkesten Ömer olması beklenmez. Ancak, fukaranın derdiyle dertlenmeyenlere de yönetici denmez. Günümüzde Pazar artıklarından sebze toplayan fukaralar, ekmek sıralarında çile dolduran insanlar var. Televizyon ekranlarına yansıyan görüntülerden halkın büyük sıkıntılar içinde olduğu görülüyor. Bir iktidar mensubunun şu sözleri kulaklarımızda çınlıyor: “Halkın arasına tebdil-i kıyafetle çıkıyoruz.” Ne yazık ki, o kıyafetin içinde fukaranın derdiyle dertlenen bir Ömer yok. Yolu Ömer’e çıkmayan yöneticiler bu hikâyeden ders çıkarmalıdırlar.