İsrail ordusu çocuk, kadın, hasta, yaşlı, ayırt etmeksizin Gazze’ye hava saldırılarını sürdürüyor. Okul, hastane, sivil yerleşim yerleri ya da görev yapan basın mensubu fark etmeden her yer bombalanıyor. İsrail Gazze’deki 2 milyon Filistinliyi acımasızca cezalandırıyor. Batı ise, bölgede yaşanan vahşi saldırıyı görmezden geliyor. Siviller göçe zorlanıyor, zulüm sürüyor. Gazze’de su yok, elektrik yok, ekmek yok, hastane yok! Durum korkunç, Uluslararası hukuk ve insan haklarını çiğneyen Netanyahu yönetimi savaş suçu işliyor. Dünyanın gözü önünde tank sevkiyatı, askeri yığınak sürüyor, kara harekatına ramak kaldı, bölge büyük bir vahşete gebe.
Hamas’ın İsrail’deki sivil halka yönelik saldırılarını nasıl kabul etmediysek, Netanyahu yönetiminin asimetrik güç kullanarak Gazze halkını yoğun bombardımana tutmasını da kabul etmiyoruz, lanetliyoruz. Ankara’nın bölgedeki işi gerçekten zor! Dengeli bir politika yürütürken, Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ve yaralılara tedavi amacıyla yardım elini uzatabilmemiz için İsrail yönetiminin bir şekilde ikna edilmesi lazım.
***
SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ
Sosyal medya platformları hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Milyonlarca insanın bir araya geldiği bu dijital mecralarda mesajları kitlelere ulaştırmak önemli bir hedef oldu. İşte tam da bu noktada “Hashtag” kavramı devreye giriyor. Hashtag, sembolü “# (diyez)” ile başlayan bir kelime veya kelime grubu ile sosyal medya platformlarında içerikleri düzenleyip, ilgili konularla bağlamak için kullanılmaya başlandı. Genellikle tek bir kelime veya kelime grubundan oluşuyor ve içeriğin konuyla ilişkilendirilmesini sağlıyor. Örneğin, #yemektarifleri etiketiyle lezzetli bir tarif keşfedilebilir hale getirilebilir. Hashtag’ler, içerikleri etiketleme ve sınıflandırma işlevi gördüğü için sosyal medya kullanıcılarının içerikleri kolayca keşfetmelerine imkan tanıyor. Instagram, Facebook, LinkedIn ya da Twitter’da gönderilerin metin kısmına Hashtag eklemek yaygınlaştı. Tweetlerde içeriğe uygun Hashtag’ler kullanarak daha fazla kişiye ulaşmak mümkün oluyor.
Cumartesi akşamı FOX Ana haber, #sahipsiz Hashtag’i ile yayına girdi. “Sahipsiz”, Filistin’deki yüzbinlerce çocuğun, kadının, hasta ve yaşlının dramına dikkat çekmek için kullanılan etkili bir iletişim yöntemiydi. Bu yöntemle duyarsız, insanlıktan nasibini almamış dilsiz şeytanlara ulaşılamaz ama hassas yüreklere dokunmak mümkün olabiliyor. Duyarlılığı için FOX haberi kutluyoruz.
***
TAHTAKURUSU KABUSU
Tahtakuruları Fransa’dan sonra Yunanistan’ı ve İngiltere’yi de işgal ediyor. Son dönemde başkent Paris'i istila eden tahtakurusu istilası Manş denizi altından geçen yolu kullananlarla İngiltere’ye ve turistlerle Yunanistan'a bulaştı. 2024 Paris Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak Fransa genelinde yaygınlaşan tahtakurusu istilasına ilişkin endişeler artarken, böcekler sinema, metro ve trenlerden sonra okullara da sıçramaya başladı. Tahtakurusu istilası nedeniyle bazı okullar kapatıldı. Paris’in ardından Marsilya’da da ilginç görüntüler ortaya çıktı. Çok sayıda aile, tahtakurusu dolu yataklarını sokaklara attı.
Tahtakurularının bagaj ve toplu taşıma araçlarıyla kolaylıkla yayılabileceğine dikkat çekiliyor. 60’lı yıllarda kahverengi 5-6 milimetre büyüklüğünde, somyalarımızın altına gizlenip geceleri bizi ısırarak beslenen bu yaratıklardan kurtulmak için evde seferberlik ilan edilen günleri anımsıyorum! Tam bir baş belası olan bu yaratıkların eve nasıl geldiklerini tartışıp konuyu uyarı amacıyla okula taşımıştık.
***
KANSER 50 YAŞ ALTINI DA TEHDİT EDİYOR
Çağın hastalığı olarak dikkat çeken kanser, bilim dünyasının odağı olmayı sürdürürken, son olarak yapılan bir araştırma, kanser vakalarındaki tehlikeli artışı gözler önüne serdi. Buna göre; dünya çapında 50 yaş altı kanser vakaları son 30 yılda neredeyse yüzde 80 artış göstermiş! Artık her yıl 50 yaşın altında bir milyondan fazla kişi kanser nedeniyle yaşamını yitirmeye başladı. 50 yaş altında görülen kanser vakaları 1990’da 1 milyon 800 binden, 2019 yılında 3 milyon iki yüz 60 bine yükselmiş. 40’lı, 30’lu hatta daha genç yaştaki yetişkinlerin kanserden ölüm oranlarında yüzde 27’lik bir artış var. Daha da kötüsü, bu rakamın önümüzdeki 6-7 yıl içinde yüzde 20 artması bekleniyor.
Kanserden en çok etkilenenler, Kuzey Amerika, Okyanusya ve Batı Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde yaşayanlar. Dolayısıyla buralardaki insanların refah düzeyinin yüksekliğine rağmen, stres faktörünün yoğun olduğu düşünülebilir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde 50 yaş altındaki kanser ise, kadınlarda erkeklerden daha fazla görülüyor. Ekonomik sıkıntıdan kadınlar daha fazla etkileniyor demek ki!
Bu belayla yakından tanışmış bir birey olarak, “stresin öncelikli faktör” olduğunu söyleyebilirim. Uzmanlar, vakalardaki artışa neden olup kansere davetiye çıkaran başlıca faktörleri şu şekilde özetliyor; “Kötü beslenme, alkol-tütün kullanımı, fiziksel hareketsizlik ve obezite.” Stressiz, sağlıklı günler diliyoruz.
Sahipsiz
Utku Şensoy
Yorumlar