Şükrü KARAMAN
Her bireyin temel gereksinimi olan sağlık hizmeti artık çok pahalı ve cep yakıyor.
Devlet hastanelerinde yoğunluktan ötürü aylar sonrasına randevu alabilen...
Şükrü KARAMAN
Her bireyin temel gereksinimi olan sağlık hizmeti artık çok pahalı ve cep yakıyor.
Devlet hastanelerinde yoğunluktan ötürü aylar sonrasına randevu alabilen gariban yurttaş için özel hastanelere gidebilmek lüks hale geldi. Yoksul vatandaş vazgeçilmez insanlık hakkı olan sağlık hizmetine ulaşabilmekte oldukça zorlanıyor.
Bir yanda ücretsiz olmasına karşın devlet hastanelerinde aşırı yığılma diğer yanda özel hastane ücretlerine yapılan yüzde 40 oranında artış.
İki derede bir arada kalan vatandaş ne yapacağını bilemiyor. Şaşırmış durumda. Oysa yaşamsal öneme sahip sağlık hiçbir zaman ihmale gelmez ve ötelenemez.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bir süre önce anlaşmalı özel hastanelere kısmi branşlar yerine tüm branşlarda hasta kabul etme zorunluluğu kararı aldı. Buna karşı çıkan çok sayıda özel hastane SGK ile olan anlaşmalarını feshetti. Böylece çoğu özel hastanenin kapısı
SGK’lılara kapandı.
Temmuz ayında Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapılan değişiklikle özel hastanelerin sağlık hizmeti ücretlerine yüzde 40 oranında zam yapıldı. Buna göre özel hastanelere giden hastaların cebinden yüzde 40 daha fazla para çıkacak. Özel hastanelerin SUT fiyatlarının yüzde 200’sinden fazlasını fatura edebilme yetkisi vardı. SGK’nın ödediği 1 liranın yanında 2 lira da hastadan alabiliyorlardı. Son yüzde 40’lık zamla birlikte tutar daha da artacak.
Devlet hastanelerindeki uzun kuyruk ve aylar sonrasına verilen randevu nedeniyle özel hastanelere giden vatandaş mağdur oluyor.
En basit kan testine bile fahiş rakamlar ödeniyor.
Çalışırken yıllarca vergi ve prim ödeyen yurttaşın sağlık, eğitim, adalet ve güvenlik hizmetini ücretsiz ve aksaksız alabilmesi en doğal hakkı ve sosyal devlet olmanın gereği. Lakin her şeyin para ile ölçüldüğü günümüzde en temel sağlık hizmetine ulaşabilmek garibanların kısıtlı bütçelerini vuruyor.
Kişi başına düşen yıllık sağlık harcaması ortalama 3 bin lirayı aştı. 85 milyonluk nüfus sağlığa yılda 250 milyar lirayı aşkın para ödüyor. İlaca gelen zamlar, bir türlü kaldırılmayan ve eczaneler tarafından kesilen ilaca katkı bedeli ve muayene ücreti, başta emekliler olmak üzere 80 milyonun belini büküyor.
Emekliler yıllardır “aylığımızdan ilaç katkı payı ve muayene ücreti kesilmesin” diye haykırıyor. Ancak sesleri yetkili makamlar tarafından duyulmuyor. Eline geçen 3.500 lira gibi absürt aylıkla geçinmeye çalışan milyonlarca emekli bir de ilaca ve muayeneye katkı payı ödeyince iyice yoksullaşıyor. Bu garibanların eti budu ne ki, kıt aylıklarından “sağlık hizmeti” adı altında kesinti yapılıyor.
En temel hak olan sağlığa kolay ve ucuz ulaşabilmek her yurttaşın hakkı. Bunun çözümü kamu hastanelerindeki kuyrukları azaltmak, özlük hakları ile ücretleri iyileştirilecek hekim sayısını artırmaktır.
Hekimlerin şiddet ve yetersiz ücret nedeniyle kamuyu bırakması hastanelerde uzun kuyruklara yol açıyor.