Paris 2024 Olimpiyatları’nda neden hedeflenen sayıda madalya alınamadı? Bunu Yaşar Doğu, Celal Atik ve Hamit Kaplan’a yapılan yanlışlık üzerinden ele alacağım.
Artun Talay
Dönemin federasyon başkanı Yaşar Doğu ve Celal Atik’ten hoşlanmamaktadır.
1943 yılının Ağustos ayında başkan; Yaşar Doğu ve Celal Atik’e ‘Çakı gibi yağlı güreşciler var, bana öyle geliyor ki, bunlar size duman attırır’ der.
Onlar da ‘Öyle ise bizi onlar ile güreştirin’ derler.
Federasyon başkanı da, ‘O kadar kendinize güveniyorsanız çıkın onlarla yağlı güreş yapın’ der.
Doğu ve Atik, ‘Biz de bunu istiyoruz’ derler.
Güreşler heyecanlı olur ve Doğu ve Atik sırayla rakiplerini hepsini yenerler ve finale kalırlar. Sonrasında ‘Bizim parada güzümüz yok, ikimizi de birinci ilan edin ve parayı da Türk Hava Kurumu’na verin’ derler.
Federasyon başkanı bunu kabul etmez ‘Güreşmezseniz sizi ceza heyetine verir, hakkınızda umumi boykot cezasına kadar bu iş gidebilir’ der.
İkinci örnek ise Hamit Kaplan’a aittir. Hamit Kaplan 1964 Tokyo Olimpiyatları öncesinde Avrupa ve Dünya şampiyonlukları kazanmıştır. Yöneticiler olimpiyat oyunlarında ağır sıklette Mehmet Ali Yağcı’yı güreştirme kararı alırlar ve Hamit Kaplan’a da 97 kiloya düş derler. Kaplan vatan meselesi diye uğraşır ve zar zor 97 kiloya düşer.
Bir gün federasyon yöneticileri ‘Aman Hamit, Mehmet Ali Yağcı hastalandı, ağır sıklette maça sen çıkacaksın’ derler.
İn Hamit demişler inmiş, çık Hamit demişler çıkmıştır. Hamit herşeyi Türkiye için yapmıştır. Hamit 107 kiloya kadar ancak çıkabilir. Tokyo Olimpiyatları’nda ağır sıklette 34 ülkeden 150 güreşçi katılacaktır. Katılacak güreşçilerin de ortalama ağırlıkları 140-150 kilo arasındadır.
FİLA başkanı bile Hamit’i görünce merakla sormuş ‘Ne oldu sana Hamit hasta mısın?’ demiştir Hamit ülkesi için kendisini feda etmiştir. Yarışma sırasında yere düşürdüğü rakibini kaldırmak isterken dizinden sakatlanmıştır. Menüsküs olduğunu sonradan öğrenir. Başka bir müsabakada ise kaburgaları kırılmıştır. Bu sakatlıklarını tedavi etmek için Hamit Kaplan, Tokyo’dan sonra Avusturya’ya gider. Ameliyat olur. Uzun süre hastahanede kalır. O zamanlar Avusturya’da oynayan Kaleci Özcan Arkoç bile masör bularak kendisine yardımcı olmak istemiştir. Hastene masrafları ağırdır. Hamit karşılanması için Avusturya elçiliğimiz aracılığı ile federasyona ulaşmaya çalışır. Federasyon 30 yaşında olan Hamit’i yaşlandı gerekçesi ile desteklemez. Hastane masraflarını da ödemez. Hamit, hastahanede rehin kalır.
Bu öyküleri, Fatih Türkoğlu’nun Yaşar Doğu ve Hamit Kaplan için yazdığı kitaplardan alıntıladım. Öykülerin sonunu merak edenler bu kitaplardan okuyabilirler.
Spor tarihimizden verdiğim bu örnekler yöneticilerin bir disiplin uygulamak adına, spor ortamına nasıl zarar verebildiğini göstermekte. Ayrıca uygun zamanı göz önüne almadan yapılan uygulamalarda sorunlar yaratabilmektedir. Örneğin Ankara’nın göbeğinde olan Naili Moran Atletizm Sahasının olimpiyat öncesinde yıkılması da hem atletizme, hem de bu sahadan kondisyonlarını arttırmak için yararlanan diğer spor dallarındaki olimpik sporculara nasıl zarar verdiğini 8 madalyada kalarak gördük.
Kadın federasyon başkanları olsa idi bu tür sakatlık ve sporcuları koruma ile ilgili sorunlara bu kadar duyarsız kalmazlardı. Bu açıdan kadın federasyon başkanlarının olması sporda yeni bir anlayış sağlayacaktır.