Yıldız YAZICIOĞLU
Yedi tepede iken bugün yedi bin tepecikler üzerine kurulu İstanbul, korkutucu şekilde büyümesine ve kalabalıklaşmasına kesintisiz şekilde devam ediyor. N...
Yıldız YAZICIOĞLU
Yedi tepede iken bugün yedi bin tepecikler üzerine kurulu İstanbul, korkutucu şekilde büyümesine ve kalabalıklaşmasına kesintisiz şekilde devam ediyor. Ne kent ne köy ikilemindeki görünümüyle devasa çelişkiler mekanı İstanbul, iddialı gökdelenlere ev sahipliği yapması yanı sıra dini semboller tartışmasına kaynaklık etmesini artık tek noktada sembolleştirdi. En eski tepelerinden birisinde, Çamlıca tepesinde, mevcut iktidarca günlük yaşamda dini sürekli ön planda tutma yaklaşımı sonucu olarak Çamlıca Cami’yle karşılaştığımız İstanbul, burada aynı zamanda Türkiye’nin para ve iletişim merkezi olduğunu simgeleyen Çamlıca Kulesi’ne sahip oldu.
İstanbul, kimisi için “metropolis”, kimisi içinse “payitaht” ama asıl önemlisi Boğaziçi’ndeki tarihi yarımadasıyla, Anadolu ve Rumeli kıyılarıyla, Prens Adaları’yla gönül çelici güzellik… Çevresinde deniz dahi görmemiş karınca misali yüz binlerce işçi kümelerine barınak olan çeper mahalleri ise İstanbul mu? Tartışma sürüyor. Şimdi Çamlıca Kulesi, size tartışmasız, tartışmalı halleriyle İstanbul’u sunuyor.
Çamlıca Kulesi, belki iktidar cephesindeki “çılgın projeler” söylemini anımsattığı için kimi İstanbullular açısından pek benimsenmiş değil. İstanbul kuşkusuz aslen çok özel kuleleriyle zaten dünyaca tanınıyordu: tarihi yarımadayı selamlayan Galata Kulesi ve Boğaziçi manzaralarında olmazsa olmaz Kız Kulesi. Tarihi kule simgelerine de tepeden bakmakta olan Çamlıca Kulesi ise, İstanbul’un modernizm ile post-modernizm arasındaki sıkışmışlık halindeki kentleşme görüntüsüyle uyumlu yeni kulesi. Kimi İstanbullular için mevcut AKP iktidarı simgesi gibi algılansa da aslında artık öyle ya da böyle İstanbul’un kulesi. Dolayısıyla da Galata Kulesi ve Kız Kulesi gibi ziyaret edilmesine de keyifle yaklaşmak gerektiği ise benim naçizane düşüncem.
Acı Kahve köşesinde malumunuz yola çıkış düsturunda olduğu üzere kahve içmeye dayalı hatırlı dostluk ilişkisi içinde acıları da çekinmeden söyleme taraftarayım. Bu nedenle de Çamlıca Kulesi’ne ön yargılı görüşlere rağmen son birkaç yıl sonra ilk kez olanak bulduğumuzda yaptığımız İstanbul kaçamağında ziyaret noktamız oldu. Ne de olsa İstanbul’un diğer kulelerini her daim ziyaret etmekten keyif aldığım için bu sefer Eylül 2020’de yani tam bir yıl önce açıldığından bugüne merak ettiğim Çamlıca Kulesi hedefimizdi.
Sosyal medyada pek moda ifadeyle “iyiki” diyeceğim ziyaret noktası oldu Çamlıca Kulesi. Neden mi? Çünkü açık gökyüzü avantajıyla İstanbul’un sadece hafta sonuyla sınırlı ziyaretimizde görme şansımız olmayan pek çok noktasına bakış atma şansımız oldu. Geçmiş yıllarda Türkiye’nin TRT ile başlayan radyo ve ardından televizyon kanallarıyla buluşma macerası nedeniyle pek çok anten, verici gibi irili ufaklı demir yığınlarını ağırlayan Çamlıca tepesi, bölük pörçük yığınlar yerine asli görevi radyo-tv kulesi olan bu yeni yapıyla rahatlamış görünüyor. Komşusu Çamlıca Camii’ne ise yönelik yorumda bulunmayacağım.
Yazı konumuz Çamlıca Kulesi ise, 369 metrelik yüksekliğiyle Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul” dizesini oldukça yüksek bir noktaya taşıyor. Kamuoyuna “R. T. Erdoğan’ın seçimi” olarak tanıtılmış olması itibariyle Çamlıca Kulesi’nin mevcut hali dışındaki olasılıklar ne olabilirdi sorusu elbette mevcut. Ama bugünkü haliyle ele aldığımızda, Güney Kore’nin başkenti Seul’deki N Seul Kulesi, Almanya’nın başkenti Berlin’deki Berliner Fernsehturm, Şangay’daki Doğu’nun İncisi Kulesi gibi örnekleri, öncülleriyle yarışır görünümünde. Özellikle Çamlıca Kulesi’nin içerisindeki kafe, restaurant hizmeti ile danışma bölümü oldukça uluslararası düzeyde misafir ağırlamaya uygun. Bu noktada İstanbul’u en tepe noktadan izlediğinizde acı bir kahve içme maliyeti ise ürkütücü olmadığı gibi tam tersine biz aylık ücretli işçi sınıfı mensubu gazeteciler gibi faniler için menüsü gayet uygun fiyatlar içeriyor.
Çamlıca Kulesi’nin en hoş sürprizi ise seyir terasındaki PTT masası. Burada dünyanın istediğiniz yerleşim yerine Çamlıca Kulesi manzaralı posta kartlarını ya da istediğiniz başka bir kartı, mektubu postalayabilirsiniz. Ve hatta İstanbul manzarasıyla çektireceğiniz fotoğrafınızı anında posta puluna da dönüştürebilirsiniz. Bence özellikle bu hizmet turistik açıdan oldukça keyifli.
Peki her şey eksiksiz ya da güzel miydi? Her zaman her konuda olduğu üzere daha iyisi mümkün diyebiliriz. Çamlıca Kulesi’nin de özellikle satış mağazası için yetersiz ve kalitesi kuşkulu ürünlere sunuyor diyeceğim. Buradaki fiyatlar da birazcık hatıra satın almayı zorlaştırıyor diye de ekleyeceğim. Bunun yanı sıra bebek annesi sıfatıyla da alt değiştirme odası pek iç acısı değil diye vurgulayacağım. Sürekli nüfusunu gençleştirme, çocuk sahibi olma söylemlerini yineleyen AKP iktidarı yapımı olan bu yapıda ve pek çok benzeri alışveriş merkezlerinde ve benzerlerinde neden alt değiştirme odalarına özen gösterilmiyor? Kim bilir belki de çocuk meselesine sadece sayısal mı yaklaşılıyor? gibi gibi sorular mevcut.
Velhasıl kelam en iyisi kendi gözlerinizle görmeniz, deneyimlemeniz diyeceğim. Çamlıca Kulesi, İstanbul’da ziyaretçilerini bekliyor…