Türkiye’yi Avrupa’da sakin, görece uygar komşuları olan 8-10 milyon nüfuslu ülkelerle mukayese etmemek gerek.

Utku Şensoy

Coğrafya kaderinizdir ve yeryüzü cenneti yurdumuz, asırlardır dünyanın tansiyonu en yüksek bölgelerinin kesiştiği noktada yer alıyor.

Orta Doğu, Kafkaslar, Balkanlar gibi hayli sıkıntılı bölgelerin tam ortasındayız. Bizi çevreleyen ülkelerin pek çoğu Avrupalıların korkulu rüyası. Adamların tüyleri diken, diken oluyor! Hemen her komşumuz büyük sıkıntılarla boğuşuyor, çatışmalar, savaşlar yıllardır adeta bu bölgenin makus talihinin bir parçası gibi.

Tüm bu olumsuzlukların ortasındaki ülkemizi diğerleriyle kıyaslayacak olursak adeta bir demokrasi adası, barışın yeşerdiği çöl ortasındaki vaha gibiyiz! 85 milyona ulaşan yoğun nüfus baskısına, yetmiyormuş gibi dünyanın dört bir yanından gelen milyonlarca mülteciye kapı açmamıza rağmen, şeytan kulağına kurşun, şimdilik huzurumuz çok da bozulmadı denilebilir.

Ancak çatışma bölgelerindeki onlarca ülkeden milyonlarca işsiz, sap adamın toplandığı Anadolu’muzda bu huzurun daha ne kadar devam edeceği meçhul. Haliyle bu kadar karışık bir demografik yapıyı barındırmanın bedeli de oluyor. Bu açıdan bakınca toplumumuzda iyisi, kötüsü, hırlısı, hırsızı her cinsten insanın olması son derece doğaldır. İşte böylesi bir tabloda seçimlere gittik ve ulusça yüz akımızla çıktık diyebiliriz.

Özellikle, muhtarlık seçimlerinde bazı istenmeyen majör olaylar dışında genel olarak seçimlerin sakin geçtiğini ifade edebiliriz. Artık günlük hayatımıza dönme, çalışma, ekonomimizi düzlüğe çıkarma ve bu ülkenin gençlerine güzel bir ülke bırakmanın yollarını arama zamanıdır. Zira mevcut ekonomik tablo hiç de parlak değil, iddia edildiği gibi uçuşa geçip Ay’a filan gittiğimiz yok! Afrika’daki bazı ülkeler dışında uygar dünyada kimsenin bizim yaşamımızı kıskandığı da yok! Öte yandan durumumuz dar gelirli ve emeklilerle, küçük üretici-esnaf dışında pek çok yurttaş için çizilen karamsar tablo kadar da vahim değil. Tüm olumsuzluklara rağmen bu toprakların yetiştirdiği yurdum insanının farklı bir dinamiği, özelliği var. Çanakkale girdabından bile çıkmayı başaran bu ulus, bu halk kendi başına sektörel bazda bakın günümüzde neleri başarabiliyor. 

Yaş meyve ve sebze sektörü


Meyve Suyu Sektörü Hedef BüyütüyorBunun ilk örneğini yaş meyve ve sebze sektöründen verelim. Yaş meyve sebze ve mamullerinde 41 firma 10 milyar dolar ihracat hedefi için Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği bünyesinde güç birliği yaptı. Ege Bölgesi’nde bitkisel ürün ihracatının lideri olan, Türkiye’nin yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatının yüzde 22’den fazlasını gerçekleştiren birlik, UR-GE projelerine yeni bir halka daha ekledi. Anadolu topraklarında tohumdan çatala güvenli gıda üretildiğini URGE Projeleriyle dünyaya anlattıklarını vurgulayan birlik Başkanı Hayrettin Uçak, Uzakdoğu’da Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Vietnam, Malezya, Singapur, Endonezya gibi pazarlarda konumlarını güçlendirerek, taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri sektörlerinde 10 milyar dolar ihracat hedefine URGE, TURQUALITY Projeleri, fuarlar ve sektörel ticaret heyetlerinin gayretleriyle ulaşmak istediklerini ifade etti.

Meyve suyu ihracatında hedef 1 milyar dolar

İkinci örnek, 2028 yılı için 1 milyar dolar ihracat hedefine kilitlenen Meyve Suyu Sektöründen! Bugün için 472 milyon dolar seviyesinde olan Türkiye’nin meyve suyu ihracatı, birkaç yıl içinde 1 milyar dolar çıtasını aşmayı hedefliyor. Türkiye’de iç piyasaya şeftali, kayısı, vişne, portakal suları ağırlıklı bir tüketim mevcut. Oysa ihracatın yarısı elma suyu konsantresinden geliyor. Kişi başı tüketimde Avrupa ortalama 20 litre, Türkiye’de bunun yarısına ancak ulaşılabiliyor. Meyve suyu sektörümüz hem ihracatta hem de iç piyasada büyüme potansiyeline sahip. 151 ülkeye meyve suyu ihraç eden Türkiye, 2023 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne 196 milyon dolarlık satış gerçekleştirdi. Bunu Hollanda, İtalya, Almanya, Kanada ve Japonya izliyor. 


D F H D F H D F HÜçüncü örneğimiz ise doğal taş sektörü

Kabe’den Beyaz Saray'a, dünyanın en önemli havalimanlarından, Hollywood yıldızlarının malikanelerine, prestijli yapılara değer katan, doğal taş sektöründe dünyanın üçüncü büyük ihracatçısı olan Türkiye, 2023 yılında en büyük ihraç pazarı olan Çin Halk Cumhuriyeti’nde düzenlenen Xiamen Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı’na 88 firmayla büyük bir çıkarma yaptı.

Türk doğal taş sektörü Xiamen’de dünyanın dört bir tarafından gelen ithalatçılara, mimarlara, müteahhitlere, endüstriyel tasarımcılara 150 çeşit, 650 renk zenginliğine sahip olan, her dönem moda olan doğal taşları sergileyerek bağlantılar sağladı. Küresel ekonomideki resesyon nedeniyle geçen yıl doğal taş sektörü de etkilendi ve ihracatta yüzde 8’lik daralma yaşadı. Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, ihracattaki kötü gidişi durdurup tekrar artışa geçmek amacıyla 2024 yılının ilk çeyreğinde dördüncü uluslararası pazarlama etkinliklerinde boy gösterip, yılın ilk yarısında ihracatta artışa geçtiklerini kaydetti. Türk doğal taş sektörü Çin’e doğal taş ihracatında 2010’lu yıllarda 1 milyar dolar seviyesine ulaşmasına rağmen sonraki yıllarda Çin ekonomisindeki durgunluk ve pandemi nedeniyle 2022 yılında 418 milyon dolara kadar gerilemişti. Artık 2028 yılı için yeni ihracat hedefi 3 buçuk milyar dolar!

Sadece bu üç sektördeki örnekden yola çıkarak ulaşılan mevcut rakamlara ve birkaç yıl içinde 15 milyar dolar seviyesindeki baş döndürücü hedeflerine baktığımızda gurur duymamak mümkün değil. İnsanımıza ve girişimciliğine güvenimiz sonsuz yeter ki siyaset ve bürokrasi ihracatçılarımızın önünü kesmesin, gereken desteği versin. Anadolu insanının başaramayacağı hiçbir şey yok!