Poliklinikleri, yataklı servisleri oldukça kalabalık ve oldukça yoğun hasta trafiği olan bir hastanede çalışıyorum. Hastane yirmi bir katlı bir bina. Dolayısıyla yukarı çıkmak ve aşağı inmek için asansör kullanmak zaruri oluyor.
Barış Durukan
Ben hareket etmek amaçlı sıklıkla aşağı inerken ve iki ya da üç kat çıkacaksam merdivenleri kullanmayı tercih ediyorum. Fazladan adım atmış oluyorum diye düşünüyorum. Ancak yataklı servisime poliklinikten beş kat, ana girişten polikliniğe dört kat ve ameliyathaneden polikliniğe beş ve yataklı servise on kat olduğu için sıklıkla çıkarken de inerken de asansör kullanmak zorunda kalıyorum. Bu genel olarak çalıştığım tüm hastaneler bu düzende kurulu oldukları için hep bu şekilde oldu. Çalıştığım hastanede bir ameliyathane asansörü (hastaları ameliyathaneye indirip çıkaran ve toplu kullanıma açık olmayan özel asansör) ve beş tane toplu kullanıma açık asansör mevcut. Bunlardan biri daha küçük toplam sekiz kişilik, diğer dördü ise büyük ve yirmi dörder kişilik. Ancak günün yoğunluğu içinde mevcut altyapı da yeterli olmuyor daha doğrusu olmasına müsaade edilmiyor.
Nasıl mı? Çünkü insanlar asansör kullanmayı bilmiyor.
“Bir insan asansör kullanmayı nasıl bilmez” diyebilirsiniz. “İşte düğmeye bas çağır, gelince bin ve ineceğin katın numarasının tuşuna bas, o kata gelince de in”. Buraya kadar çok doğru. Ama dikkat edilecek birkaç temel husus var.
Öncelikle yoğunluk yaratmamak adına eğer fiziksel durumunuz elveriyorsa yukarıda bahsettiğim gibi aşağı inerken ya da az sayıda katı çıkarken merdiven kullanmak aynı zamanda sağlık açısından iyidir.
İkinci husus asansöre binmek için önce asansörden inenlerin asansörden inmesini beklemek gerek, aynı önce otobüsten inenlerin inmesini beklemek gibi. Çünkü onlar inmezse siz binemezsiniz.
Asıl önemli husus asansörü çağırmakla ilgili. Yoğunluk ve kalabalık yaratan zaten asansörü kullanmak isteyen insan sayısının fazla olması kadar yanlış kullanımla da ilgili. Yani olduğunuz kattan aşağı inmek istiyorsanız “aşağı” tuşuna, olduğunuz kattan yukarı çıkmak istiyorsanız “yukarı” tuşuna basmalısınız. Çünkü duracak olan asansör sizin bastığınız tuş yönünde hareket eden asansördür. Eğer siz örneğin ikinci kattan beşinci kata çıkmak istiyorsanız, asansör de sekizinci katta ise, siz de “aşağı” tuşuna basarsanız “ben sekizinci kattan daha aşağı bir kattayım” diye düşünerek, aşağı yönde hareket eden asansör sizin olduğunuz katta durur ve sonra da aşağı yönde hareket etmeye devam eder. Yani benim çalıştığım hastanede eksi altıncı kata kadar iner. Ya da siz eğer sekizinci kattan ikiye inmek istiyorsanız ve asansör üçüncü katta ise ve sekiz daha yukarı bir kat diye düşünerek “yukarı” tuşuna basarsanız yukarı hareket etmekte olan asansör sizin katınızda durur ve benim çalıştığım hastanede on dördüncü kata kadar çıkar. Bu kadar da komplike olmayan birkaç kural bilinmez mi? Vallahi bilinmiyor, billahi bilinmiyor.
Bir önceki paragrafı okuyunca “çok ukalaca ya da amma abarttı” diyebilirsiniz. Ama inanın vallahi abartmıyorum, billahi abartmıyorum. İnsanlar bir kat aşağı inmek için on kat yukarı çıkıp sonra on bir kat aşağı iniyor, ya da tam tersi. Sonrada “bu hastanede asansör problemi var, yetişmiyor, bu ne biçim hastane” gibi serzenişlerde bulunuyor. Bazen aşağı inmek isteyen ama yukarı çıkan asansöre yanlışlıkla binecek olanlar uyarılınca “neyse yukarı çıkarız, sonra nasılsa iner” dediklerini sık olarak duyuyorum. Ama bir taraftan da “yetmiyor canım bu asansörler bu binaya” diye söylenmeye devam ediyorlar. Halbuki, bu yoğunluğun ana sebeplerinden biri bu tutum.
Bugün başıma gelen bir olayı anlatayım. Ameliyathaneden yataklı servise on kat çıkabilmek için asansöre bindim. Bir kat yukarıda birileri asansöre binmek istedi, aşağı ineceklermiş, yanımdaki beyefendi uyardı ve somurtarak vazgeçtiler ki bu durum nadiren oluyor. Kapı kapanınca beyefendi “cık cık” yaptı ben de “Maalesef asansör kullanmayı bilmiyoruz, bir kat inmek için on kat çıkacaklardı” dedim. Bu arada asansördeki bir hanımefendi “Siz çok biliyorsunuz tabii” dedi. Ben de “Ama öyle oluyor, sonrada asansörler kalabalık ve bekleme oluyor” dedim. Beyefendi de “Siz niye üzerinize alınıyorsunuz?” deyince, hanımefendi “Ben de öyle yapıyorum çünkü” diye çıkıştı. Ben de “Yani bir kat inmek için on küsür kat çıkmak normal bir şey değil, bu da yoğunluk yaratıyor” deyince “Biz anormaliz, siz normalsiniz, siz daha doğrusunu biliyorsunuz” dedi. “Buyur buradan yak şimdi” dedim kendi kendime ve hanımefendiye “Evet, bu anormal bir hareket, ben doğrusunu biliyor ve yapıyorum” dedim. Tabii ortam gerildi, beyefendi de gerildi konuşmalardan, neyse ki ineceğim kat geldi ve ben de indim, kapı kapandı. İyi ki ineceğim kat gelmişti çünkü hanımefendi pek de hayırlı bir şeyler söyleyeceğe benzemiyordu. Şimdi burada kim haklı siz söyleyin.
Yazının başlığına gelecek olursak, “asansör kullanmayı bilmemek mümkün mü?”, bal gibi mümkün, zaten kullanmayı da bilmiyoruz. Bu yazıyı okuyanların bir kısmı çok insanları üstten gören ve öğretici, had bildirici bir insan olduğumu düşünebilir. Biraz keskin bir yazı oldu zira. Beni tanıyanlar bilirler, hiç böyle bir karakteristiğim yoktur, gayet de egosuz biriyimdir, ancak bu bahsettiklerim her gün, her saat ve her dakika benim çalıştığım hastanede, daha önce çalıştığım hastanede, başka hastanelerde, devlet dairelerinde yaşanıyor ve yaşanmaya da devam edecek. Tek bir kural var aslında: olduğunuz kattan aşağı inmek istiyorsanız “aşağı” tuşuna, olduğunuz kattan yukarı çıkmak istiyorsanız “yukarı” tuşuna basmalısınız.
Demem o ki bu kadar basit bir konuda bile duyarlı değiliz, diğer insanların vaktini bu şekilde çalıyoruz bir de üstüne söylenip millete kızıyoruz. Medeniyet yolunda toplum olarak yiyeceğimiz daha nice kırk fırın ekmekler var ama farkında değiliz. Hatta umursamıyoruz bile. Bir yazımda söylediğim üzere “nezaketimiz hiç olmamıştı ki nezaketimizi kaybedelim”, birbirimize saygımız da olmadı ki hiç bu saygıyı kaybedelim.