Lâiklik, aslında "adam olmak" ve "adam gibi yaşamak" tır ama, bizim "adam" anlayamamış.
Anayasa’dan çıkarılsın, böylece "dindar" lık olsun istiyor.
Diyelim ki onu çıkarıp, yerine dindarlığı yerleştirdin.
Sahiden dindar mı olacaksın?
Dindarlık anayasa işi midir ki değiştirince olasın.
İman etmek için hukuk metni mi gerekir ki iman etmiş sayılasın.
Anayasadan lâikliği çıkardığında, misal;
Hırsızlık mı olmayacak?
Adam kayırma?
Rüşvet?
Yalan, riya?
İftira?
Emanetin ehline verilmesi?
Gıybet?
Yani, bunlar için lâiklik sana "olmaz" mı diyor?
Ya da bütün bunlar hakkındır, içinden ne geçiyorsa öyle yap mı demek istiyor?
Laiklik, inananın da, inanmayanın da inanıp inanmama özgürlüğünü sağlıyor.
Hangi dine inanıyorsan inan, ya da inanma; sana eşit vatandaşlık hakkı tanıyor.
Bilimi, çağdaşlığı öngörüyor.
İtirazın bunlara ise, lâikliği yok etmene gerek yok.
Önce adam ol!
Ha, dindarlık mı dedin?
Öyle çirkin, öyle ipe sapa gelmez örnekler yaşattın ki, din ve dindarlık, sayende sorgulanır hale geldi.
Masum çocuklara tecavüzü, "bir defalıkla bir şey olmaz" vicdansızlığına terk ederek…
Hırsızlığı, "hazineden çalmayınca sayılmaz" kalıbına oturtarak…
Ananın diz kapağından tahrik olduğunu söyleyerek…
Kaynananın elinin öpülmesini, 6 yaşındaki öz çocuğunun kucağa alınıp sevilmesini…
Hangi kitapta bulduysan, bunları günah sayarak…
Yetmedi;
Kilise papazlarının cennetin anahtarını sattığı gibi,
Sen de 130 dolara yanmaz kefen pazarlamaya kalkıştın.
Görüldüğü gibi,
Anayasa ile ne lâik, ne dindar olunabiliyor.
Önce insan olmak gerekiyor.