Ergin Erenoğlu
Melih Gökçek ile Mansur Yavaş arasında, neredeyse kan davasına dönüşen rekabeti biliyoruz.
Mansur Yavaş’ın adının Cumhurbaşkanlığı için anılıyor olması da bu rekabete ayrı bir boyut kattı.
Gökçek’in oğlunun televizyonu da her gün saatlerce konuyu adeta köpürterek gündemde tutuyor.
Ve konu diğer belediyelere, onların verdirdiği konserlere adeta bir salgın hastalık gibi sıçradı.
Sizin belediye şunu yaptı, bizim belediye bunu yaptı…
Ama ben başlangıçta kullandığım bir kavramın üzerinde duracağım:
“Ünlü Sanatçılar…”
Ünlü mü, Popüler mi?
Ya da popüler mi, sansasyonel mi?
“Ünlü” kavramı biraz olumlu düşünceler içerir;
İçinde yılların tecrübesi, sanatçı kişiliğin getirdiği bilgi birikimi, sanatı icrasındaki ustalık, yaşantısıyla insanlara örnek olabilme, zamanda kalıcılık, toplumun, geniş insan kitlelerinin hayranlığını kazanmak...
Uzar gider..
İşim gereği (Radyo ve Televizyon Yapımcı- yönetmeni) birçok sanatçı ile tanıştım, çalıştım..
Yıllarca süren dostluklarım oldu.
Günü geldikçe bunlarla ilgili anılarımı paylaşırım sizlerle.
Ama bu günkü konumuz kimin gerçekten gerçek bir sanatçı, kimin sansasyonel olduğu üzerine..
Aklıma hemen geliveren isimler, örnekler vereceğim sizlere..
Sözünü ettiğim sanatçıları magazin programlarında çok fazla göremezsiniz.
Gece yarısı, yüzlerini saklayarak, korumaları eşliğinde onlarca milyonluk ciplerine lüks arabalarına koşmazlar.
Hava alanlarında bir - iki haftalık ünlü sevgilileriyle deniz aşırı seyahatlerden dönerken magazin muhabirlerinden köşe bucak saklanmazlar.
Örneğin TRT Türk Sanat Müziği sanatçısı Eliz Avaroğlu;
Çoğunuz tanımassınız.
Yıllarını sanata, Müziğine verdi.
Deveye hendek atlatılan birkaç kademe sınavı başarıyla vererek TRT sanatçısı olmayı başardı.
TRT’de yıllarca sesiyle hizmet verdi, programlara çıktı..
Ölçü bilir, makam bilir.
Sesi de güzeldir, kendisi de güzeldir. Mütevazıdır, güler yüzlüdür.
Hala çalışıyor, ayrıca insanlara musikinin detaylarını anlatan bir dernekte hocalık yapıyor..
Girin internete araştırın. Çünkü magazin programlarında göremezsiniz..
Mütevazı maaşıyla, eşi, çocuğuyla sakin bir hayat yaşar.
Çünkü geliri; ünlü marka lüks otomobillere, korumalara, gece kulübü çıkışlarında valelere ödenecek binlerce lira bahşişlere yetmez.
Deniz aşırı bir seyahatten ünlü sevgilisiyle dönmez, diğer ünlü sevgilisiyle Avrupa’ya uçmaz..
Ama şarkılarını çok güzel söyler. Ölçüsüyle makamıyla… Zevkle dinlersiniz.
İnsanlar yetiştirir. Korolar çalıştırır.
Ne yazık ki hiçbir Belediye; Milli bir bayramda, bir açılışta böylesi sanatçıları tercih etmez..
Çünkü hayatında sansasyonlar yoktur.
Magazin programlara verecek malzemesi yoktur…
Arif Balaban… Türkiye’nin en ünlü birkaç saz virtüözünden birisi.. Aileden babadan sanatçı..
Yılların meşhur sanatçısı merhum Rıfat Balaban’ın oğlu..
Üniversitelere gider konser verir. Paranın pulun peşinden koşmaz.
Keman Virtüözü Murat Kadir Gök, Besteci, udi, solist Kenan Günel…
Milli bir bayramda çağırdığınızda, para almayı bir kenara bırakın, teklif dahi edemezsiniz..
Hayatımın bir döneminde hepsiyle yollarım kesişti, dostum oldular.
İsmini sayamadığım diğer sanatçı dostlardan özür dilerim.
Bu yazıyı sanatçı listesiyle doldurmak istemiyorum.
Belediyeler elbette sanat hizmeti verecekler..
Hizmet ettikleri beldenin insanlarına güzellikler yaşatacaklar..
Ama gerçekten “SANAT” hizmeti verecekler..
Konuşulan rakamlar, Ödenen miktarlar bilgim dışında..
Söylentiler üzerinden yorum yapmayı sevmem.
Konu denetimin, hukukun konusudur…
Ben gerçek sanatçıyla popüler sanatçı arasındaki farkın yorumu yaparım.
Çünkü söylentilere değil, tecrübelerime bakarım..
Gerçek… Nereden ve nasıl baktığınıza bağlı…