Mehmet Necati GÜNGÖR Beyaz zıbınlığını selâtü selamlarla nakış nakış süslettirdi. Müritleri onu görünce hep bir ağızdan selatüselam getirmeye başladılar. Anlatacağım ola...

Mehmet Necati GÜNGÖR Beyaz zıbınlığını selâtü selamlarla nakış nakış süslettirdi. Müritleri onu görünce hep bir ağızdan selatüselam getirmeye başladılar. Anlatacağım olay, Doğu illerimizin birisinde yaşayan sahtekâr bir tarikatçıyla ilgilidir. Sahte davranışlarıyla bir çok mürit edinmiş. Öyle ki; Sokakta yürürken “aleykümselam” deyip duruyormuş. Biri sormuş: “Çevrende kimseyi göremiyorum, kime selam veriyorsun?” “Melekleri görmüyor musun? Bana selâm veriyorlar, ben de selâmlarını alıyorum.” Kış günü. Günlerden bir gün, sokakta yürürken ayağı buz tutmuş bir demir parçasına basmış ve derhal yere düşmüş. Arkasından yürüyen birkaç müridi kendisini kucaklayıp kalçasını kırılmaktan kurtarmışlar. Öyle bir düşüş. Yanındaki takılmış: “Deminden beri meleklere selâm veriyorsun. Onlar seni selâmlıyor da, ayağını buza basma diye uyarmıyorlar mı? Melekler bu kadar mı akılsız?” Tabii cevap yok. Anadolu’da böyle bir çok şeyh, şıh var. Bir sürü de aklını kiralamış mürit. Samimi Müslümanlar böylelerine “şirk ehli” diyorlar. Şirk, Allah’a eş koşmak demektir. Onlar, Allah’a değil, zavallı kullara yaslanarak günah işliyorlar. Meleklerle selamlaşıyormuş, Yalanın cafcaflısı. Başka bir şeyh Azrail’i tokatladığını, böylece başta dostu olmak üzere pek çok kimseyi ölmekten kurtardığını iddia edecek kadar uçuyor. Başkası uzay aracının vidasını gevşeterek düşürüyor. Tabii, bu sahtekârlara inanan zavallılar var. “Belki benim için de Azrail’i tokatlar, kurtarır” ümidinde olanlar diyelim. Büyük Atatürk’ün “bu ülke şeyhler, müritler memleketi olamaz” diyen kaymakamımızın akıbetine bakın; Memleketin aydın ve namuslu yöneticileri görevden alınıyor, Sahtekâr şeyh bozuntuları başlarda gezdiriliyor. Kimileri de toplu dua ile 10 lira sınırına dayanan, hatta geçen doları frenlemeye çalışıyor. Ne diyelim?