Mehmet Necati GÜNGÖR
Şehirli olmadan önce köyümüzde soba ile ısınırdık.
İyi halli aileler kok kömürü yakalardı.
Fukaralar tezekle,
Orta halliler kerme ile ısınırlardı....
Mehmet Necati GÜNGÖR
Şehirli olmadan önce köyümüzde soba ile ısınırdık.
İyi halli aileler kok kömürü yakalardı.
Fukaralar tezekle,
Orta halliler kerme ile ısınırlardı.
Sosyal medyada şimdilerde herkes biri birine tezek yakmayı tavsiye ediyor.
Anlaşılan, bu kış milletçe soba keyfi yaşayacağız.
İktidar milletvekili haklı.
Onlar gelinceye kadar kalorifer yoktu ya, şimdi devir soba devri dermişiz.
O dönemin gazetecilerinin dilinde, hayvan dışkısından yapılan tezeğe afilli bir isim de bulunmuştu: “Kokaryakıt.”
Çocukluk yıllarımdan hatırlarım.
Tezekler şehir merkezine kağnı arabalarıyla getirilip satışa sunulurlardı.
Alıcısı çoktu.
Köylünün geçim kaynağı haline gelmişti.
Büyükbaş hayvanlarının bıraktığı dışkılar, fukara kadınların ellerinde biçimlenir, kurumaya bırakılırdı.
Kuruyan tezekler kışa hazırlanırdı.
Kerme ise küçükbaş hayvan dışkılarından yapılan bir yakıt türüydü.
Tezeğe göre kalorisi daha yüksek olan kermeyi, orta halli aileler yakarlardı.
Kerme, ağıllarda biriken ve tezeğe göre daha sert olan küçükbaş hayvanların dışkı tabakasının kalıplar halinde kesilmesinden oluşurdu.
Her şey bir yana, sobanın keyfi başkadır.
Üstüne çay için demlik konulur, çıkardığı cızırtılı ses insana huzur verirdi.
Sobada ayrıca yemekler de ısıtılırdı.
Üstünde patates kızartmaları da yapılırdı.
Fırınlı sobalarda “kartol kebabı” denilen yıkanmış patatesler kebap haline getirilirdi.
Kartol kebabı, yemesi son derece keyifli bir kış eğlencesiydi.
Misafirlere ikram edildiği de olurdu.
Enerji bakanımız kombilerinizi bir derece düşürün deyince akıllara tezekle kerme düştü.
Porsiyonları küçültemeyenler ise tabaklardaki yemekleri tüketmek yerine seyretmekle karınlarını doyurmaya başlamışlar.
Yine de sobanın keyfi başka.
Patatesleri fırına ver, kartol kebabı ye, bak o zaman porsiyonlar nasıl küçülür?