Orhan GÜRDİL
Eylül ayının başında yıldızlara uğurladığımız Türk Sanat Müziğinin usta yorumcusu İnci Çayırlı ile bir anımı yeri gelmişken anlatayım.
Ankara’da yaz bitmiş...
Orhan GÜRDİL
Eylül ayının başında yıldızlara uğurladığımız Türk Sanat Müziğinin usta yorumcusu İnci Çayırlı ile bir anımı yeri gelmişken anlatayım.
Ankara’da yaz bitmiş, kışın soğuk günleri başlamıştı. Ankara Gençlik Parkı içinde bulunan Göl gazinosu sezona ünlü bir as solist ile başlamak istiyordu. Behiye Aksoy, Zeki Müren’den sonra gazino sahibi güçlü ve ünlü solist aramaya başladı. Balkanların hatta Ortadoğu’nun en modern eğlence merkezi olan bu gazinonun kalkan pisti ile geniş salonları ve bir göl kenarında yer alması mekanın özellikleri idi. Gazinonun sahibi rahmetli Salahattin Utin gazeteye telefon açarak beni konuşmak için gazinoya davet ediyordu. Davete lüzum yok her zaman programım olmadığı o yere gider hem akşam yemeğimi yer hem de yabancı revülerin Showlarını izler, müzik dinlerdim. Gazete çıkışı gazinoya giderek patron Utin ile buluştum. İşverenin sıkıntısı ise solist olarak çalışacak bir sanatçı ile hala anlaşamamış olup, acilen bir solist bulup gazinoyu kış sezonuna zengin bir kadro ile açmak istiyordu.
Tanıdığım pek çok ünlü şarkıcıya telefon açıp teklifte bulunduk. Ama herhalde Utin kadroyu kurmakta gecikmiş olacak ki konuştuğum her sanatçı bir yerlerle anlaştıklarını ileri sürerek teklifimizi kabul etmediler. Daha sonra gelirim diyerek kapıyı açık bırakmadıklarını ortaya koydular. O günler de Ankara da Kervansaray adlı bir eğlence yerinde as solist olarak Neşe Karaböcek çalışıyordu. Onu aradım. Kocası Alpaslan ile konuştum. Neşe uzun zamandır Ankara’da çeşitli gazinolarda çalıştı ve çalışıyor da şimdi öyle büyük bir mekanda sahneye çıkması riskli deyip o da teklifimizi kabul etmedi. Alpaslan yere göğe kadar haklı idi. Neşe Karaböcek uzun yıllar Ankara’da o gazinodan bu gazinoda sahneye çıkıyordu. Ama öyle bir büyük gazinoyu her gece doldurması mümkün değildi. “Zaman kısalıyor. Mutlaka bir solist bulmamız gerekiyor.” diyen patron Utin ile kafa kafaya vermiş kimi arayalım derken aklımıza İnci Çayırlı gelmişti. Türk Sanat Müziğini notalarını sadık kalarak usulüne göre okuyan, kendisini bu sahada iyi yetiştirmiş önemli bir isim olmasını avantaj sayarak İnci Çayırlı ile bir konuşma yapıp fikrini öğrenmek istedik. İnci Çayırlı’nın ev telefonu bende yoktu. Tanıdığım sanatçı dostlarımı teker teker arayıp Çayırlı’nın ev telefonunu istedim. Ne yazık ki kimisi bilmiyordu kimisi de öğle bir teklifte bulunmayın kabul etmez deyip işi sarpa sarıyorlardı. Sanatçılar biraz da kıskanç olurlar. O nedenle son olarak liseden arkadaşım olan rahmetli Nusret Ersöz’ü aradım. Çayırlı’nın ev telefonunu alıp hemen İstanbul’u aradım. Gazeteci olduğumu, Ankara’dan sizinle röportaj yapmak için İstanbul’a geleceğimi bana bir randevu vermesini istedim. Sanatçının İstanbul Radyo’sunda canlı yayın programı olduğu güne denk gelen bir zamanda radyo evinin hemen yanındaki Hilton Oteli’nin lobisinde buluşmak üzere anlaştık. Buluşacağımız gün Selahattin Utin ile uçağa atlayıp İstanbul’a gittik. Divan pastanesinden kiloluk çikolata ile boyu 1 metreyi bulan 27 gül alıp Hilton’un yolunu tuttuk. İnci Çayırlı programını bitirir bitirmez yanında ünlü bestekar, söz yazarı Baki Duyarlı ile geldi. İzmir’de bir yaz boyu aynı otelde kalmış. Benim “viraneye dönmüş gönlümde mecal kalmadı” adlı şiirimi bestelemiş. Başta Müzeyyen Senar, Zeki Müren ve Hülya Sözer albümlerine koymuş birçok sanatçı da repertuvarına aldığı bu şarkım nedeniyle Baki Duyarlar ile aşırı bir samimiyetim vardı. İnci Çayırlı’nın Baki ile gelişine ayrıca sevindim. Çikolata ve çiçeği görünce sanatçı Çayırlı şaşırdı. Teşekkür üstüne teşekkür etti. Bende Çayırlı ile ilk defa yüz yüze geliyordum. Giyimi, kuşamı, oturuşu, konuşması tam bir İstanbul hanımefendisi olan sanatçı ile Utin’i tanıştırdım. Konuyu açtık. Dinledi sonra üzülerek defalarca özür dileyerek Selahattin Utin’in teklifini kabul etmedi. Bende kendisine yalan söylediğim için özür diledim. Sanatçı haklı idi. İçkili yerlerde asla sahneye çıkmadığını radyonun ötesinde hayır cemiyetleri hariç hiçbir etkinlikte yer almadığını defalarca tekrarlayarak özür üzerine özür dileyip affını istedi. Sanatçıyı kandırma için yaptığımız her hamle boşa çıktı.
Uzun bir sohbetten sonra tekrar özür dileyen Baki Duyarlı ile otelden ayrılan sanatçı “Ankara’ya gelirsem muhakkak ki ziyaretinize gelip bir kahvenizi içerim” diyerek ayrıldı.
Otelin lobisinde “kimi arayalım” diye düşünürken aklımıza Metin milli geldi. Son günlerde bu şarkıcı revüsü, orkestrası, sesi ve kostümleri ile büyük ilgi görüyordu. Güç bela Metin Milli’ye ulaştık. İsteğimizi ilettik. Göl gazinosunda sahneye çıkmayı çok istediğini “hemen gelirim” demesi üzerine biraz rahat nefes aldık. Tanınmış sanatçı beraber çalıştığı başta 8 birbirinden güzel kızlardan oluşan revüsü, 26 kişilik sazı ile kendisine eşlik eden danışmanlar dahil Metin Milli öyle bir meblağ istedi ki Zeki Müren’in bir gece de aldığı paranın dört katı idi. Tabii anlaşamadık.
Aklımıza Adnan Şenses geldi. Erkek solist olup henüz şöhretin basamaklarında olan bu yeni ismi de iş yapamaz diye istemedik.
O yıllarda Ahmet Özsan fiziği ve sesi ile dikkat çeken genç ona as solistlik verelim dedim. Selahattin Utin, Zeki Müren’i küstürürüz deyince onu da listeden çıkardık. Düşün taşın son olarak aklımıza Güzide Kasacı geldi. Bayan kahkaha olarak tanınan sanatçıyı güç bela arayıp bulduk. Teklifimiz kabul etti. İstediği ücrette normaldi. Utin ile Ankara’ya yorgun ama mutlu dönmüştük. Güzide Kasacı neşeli hoş sohbet bir sanatçı olup sahneyi doldurmasını biliyordu. Uzun süre gazinonun solisti olarak çalıştı. Patron Utin memnun Türk Müziği seven müşteriler memnun, ben de memnunum tabii.
İnci Çayırlı ile o günden bu yana bir kez daha karşılaştık. Ünlü film yapımcısı, senarist, rejisör, prodüktör yapımcı Gözen filmin sahibi Oğuz Gözen’in kızının düğünü nedeniyle Oba adlı gece kulübünde erkek tarafının konuğu olarak geldiği bu törende yine inceliğini ve hanımefendiliğini gösterip. Ankara’ya gelmediği için özür dilemişti. İnci Çayırlı 70 yıl boyunca sanatına ve ülkesine duruşundan ödün vermeden sevgi ve saygıyla hizmet etmiş. Münir Nurettin Selçuk’tan dersler almış, birçok genç yeteneğe musiki dersler vermiş adını skandallarla değil sanatı ile sürdürmüş usta bir isimdir. 1998 yılında Devlet sanatçısı unvanına layık görülen İnci Çayırlı ülkemizi temsilen yurtdışında pek çok ülke de başarılı konserler vererek ününe ün katmıştır.
Cemal Reşit Rey Konser Salon’unda yapılan törenden sonra sevenlerinin omuzlarında getirildiği Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Nakkaştepe aile mezarlığında toprağa verilmiştir. Çayırlı’nın cenaze törenine Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un yanı sıra pek çok tanınmış sanatçı da katılmıştır.
Ruhun şad mekanın cennet olsun. Temiz bir isim bırakıp gittin bu dünyadan sırlar boyu sen asla unutulmayacaksın.