Mertliğin zirvesi ve patronumdu... Önce ekmeğini yedim... Patronu olduğu gazetenin spor servisinde çalıştım.
Güray Soysal
Hiç unutmam, birgün telefonum çaldı ve “Ben Mehmet Ali, şimdi toplantıdayız, ismini verdiğim futbolcu hakkında bilgin var mı” diye sormaz mı?
Hem patronum, hem de Trabzonspor kulübü Başkanı karşımdaydı.
Şaşkınlığımı attıktan sonra fikrimi söyledim.
Telefonu kapattı, 10 dakika içinde yeniden aradı.
Fikrimde ısrar ettim.
Daha sonra Spor’dan sorumlu Bakan olunca Ankara’daki görüşmeler çoğalmıştı.
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne İhsan Coşkun’u getirince ilişkilerim iyice arttı.
Sporla ilgili düşüncelerime değer verirdi.
Bakanlık ve Trabzonspor’daki görevlerden ayrılınca köşesine çekildi.
Vefat haberini duyunca, çok üzüldüm.
Yapacağım bir şey yoktu.
Zira...
Emir büyük yerden gelmişti.
Mert patronum Mehmet Ali Yılmaz’a rahmet dilerim.
Aralarındaki fark...
Biri zamanında Galatasaray’da, şimdilerde Panathinaikos’ta, diğeri ise Fenerbahçe’de görev yapıyor.
Bahsettiğim 2 teknik adamdan birisi Fatih Terim, diğeri ise İsmail Kartal.
Takımları Avrupa kupasında Arsenal ve Oliympiakos ile oynuyorlar.
Maçın sonucunu penaltılar tayin etti.
Danimarka’daki finalde Fatih Terim’in takımındaki 5 futbolcu penaltının 5’ini Arsenal kalesine soktu.
İsmail Kartal’ın takımı sahasında Yunanistan takımına penaltıdan ancak 2’sini gole çevirmiş, diğerlerini rakip kaleci kurtarmıştı.
Penaltının kimler tarafından nasıl kullanılacağını bilen futbolcuları seçen Fatih Terim, bu konuda da sınıfı geçerken, İsmail Kartal sınıfta kalmıştı.
2 teknik adam arasındaki fark kendiliğinden ortaya çıkmıştı.
Yanılıyor muyum?
ANKARA İL MÜDÜRÜ SINIFI GEÇTİ
Bir dönem “patates” tarlasına dönen Eryaman Stadının zemini şimdilerde pırıl pırıl oldu.
Son Ankaragücü-Beşiktaş maçında ortaya çıkan Eryaman Stadının zemini, şimdilerde tam manası ile süper oldu.
Bu konuda zamanında eleştirdiğim Gençlik, Spor İl Müdürü Mustafa Çelik’i ve ekibini kutlamak istiyorum. Gecesini gündüze katarak bu güzelliği gözümüzün içine sokarcasına gösterenlere şimdi de teşekkür edeceğim.
BARIŞ KÜCE
Barış Küce eski Türk milli Basketbolcu aynı zamanda eski milli basketbolcu ve antrenör olan Savaş Küce'nin de kardeşi. Gençliğinde futbolda iddialıyken ayağında çıkan rahatsızlık yüzünden ona başka bir spor yapması önerildi. Hiç tanımadığı basketbolu abisinin maçlarını seyrede seyrede öğrendi. Ankara Koleji'nde okuyordu. Kolej genç takımında 2 yıl oynadı. Yeteneği sayesinde bir anda Genç milli basketbol takımına seçildi.
1962-1976 yılları arasında Altınordu, Fenerbahçe ve TED Kolejliler formalarını giydi ve skorer oyunuyla Türk millî takımının da değişmez oyuncularından oldu.
Sarı-lacivertli formayla oynadığı 1966-67 sezonunda bu takımın Türkiye Kupası şampiyonu olmasında önemli rol oynadı. Ay-yıldızlı formayı 1971 ve 1973 Avrupa şampiyonalarında giydi. 1967 yılında Tunus'ta düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda bronz ve 1971 yılında İzmir'de düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda gümüş madalya kazanan takımlarda yer aldı.[5]
Öğrencilik yıllarında sadece oyundaki yeteneğiyle değil, Beattles tarzı saç kesimi ve şık kıyafetleriyle de ekol yaratmıştı. İktisadi Ticari İlimler Fakültesi öğrencisi olduğu dönemde Küce, giyim merakını farklı şekilde tatmin etmek için Ankara Koleji'nin karşısında butik açtı. Avrupa sayı kralı olduğu 27 yaşında aktif basketbol yaşantısını noktaladı ve 1970 yılında girdiği hazır giyim sektöründe ticaret hayatına devam etme kararı aldı.
Barış Butik'ten Limon Company'ye dönüşen markasıyla 29 yılda Ankara'dan Mersin'e, İstanbul'dan Antalya'ya kadar 19 ile yayılan mağazalar zincirinin sahibi oldu. Ankara Kolejliler ile Millî Takım adaylarının karşı karşıya geldiği 12 Ekim 1976 tarihli jübile maçı ile potalara veda etti.
İlk eşiyle üç kez olmak üzere toplam altı kere evlendi. Üç çocuk sahibi oldu. Oğlu Cömert Küce de babasının izinden giderek 1. Ligde önemli süreler alan ve millî takıma kadar yükselen bir basketbolcu oldu.
Barış Küce 4 Nisan 2024’de vefat etti ve Ankara’da toprağa verildi.