Şükrü KARAMAN
10 ili vuran depremde ölü sayısı ne yazık ki giderek artıyor. Hala enkaz altında çok sayıda insan var.
Tarihin kara sayfalarında yerini alan 7.7 ve 7.6’lı...
Şükrü KARAMAN
10 ili vuran depremde ölü sayısı ne yazık ki giderek artıyor. Hala enkaz altında çok sayıda insan var.
Tarihin kara sayfalarında yerini alan 7.7 ve 7.6’lık depremler, Türkiye’ye çok büyük acı yaşattı. Yitirilen can sayısının yükselmesinden kaygı duyuluyor. Dondurucu havanın etkili olduğu bölgenin güç koşullarında enkaz altında kalanlara ulaşılmaya çalışılıyor.
Yıkılan binaların altında ailesi olanların “bir an önce yardım gelmeli” çığlıkları karşısında adeta donuyoruz. Çaresiz insanlara bir şeyler yapamamanın ezikliği içinde yüreğimize oklar saplanıyor. Deprem bu.
Nerede, ne zaman büyük yıkımlara yol açacağı bilinmez.
En ağır hasarın oluştuğu Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman’a yeteri kadar kurtarma ekibinin ulaşmadığı belirtiliyor.
Neden bu denli geç kalındı? Umarım o çığlıklar tez duyulur, o acılı insanlar sevdiğine kavuşur. Göçük konusunda uzmanlaşmış madenciler neden anında bölgeye gönderilmedi?
Naci Görür, Celal Şengör, Okan Tüysüz gibi bilim insanları yıllardır bu bölgede yıkıcı depremin olacağını ifade etti. Söylemekten dillerinde tüy bitti. Sonuç çok büyük acı. Şimdi Adana, Hatay ve İstanbul’da olası büyük depremlere dikkat çekiyorlar. Ne olur bilim insanlarının uyarılarını ciddiye alın.
Artık yeni büyük felakete uğramak, acılar yaşamak istemiyoruz. Artık “imar barışı” diye nitelendirilen imar afları çıkarılmasın. Çürük ve kaçak binalara göz yumulmasın.
Her depremde olduğu gibi Pazarcık Depremi de çürük bina gerçeğini gündeme taşıdı. Hastane, Polisevi gibi kamu kurumlarının yerle bir olması, otoyolun, havalimanı pistinin ortadan bölünmesi gözleri yüklenici firma ile müteahhitlere çevirdi. Ağır hasara uğrayan, çöken binaların yapımını üstlenen, sulak alanlara inşaat kuran kim varsa hesap sorulmalı. Binalar yapı tekniğine uygun yapılsaydı, güçlü malzemeler kullanılsaydı, o binalar çökmeyecek, çok sayıda insan yaşamda olacaktı.
Ülkeyi derin acıya boğan büyük felaket karşısında bize düşen kenetlenmek, ulusça tam bir dayanışma içinde olmaktır. Kamu kurumları ile tüm yurttaşlar el ele vermeli. Toplum olarak bölgenin acil gereksinimlerini karşılamak üzere maddi gücümüz oranında yardımda bulunmalıyız.
Türkiye, asrın felaketinin yaralarını el birliği ile saracaktır. Yaşamlarını yitirenlere rahmet, acılı yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.