Bizim Erzurum’da bir deyim var. Çözümsüz meseleler için kullanılır:

"İşe Rufailer karıştı!"

Rufailik bir tarikat.  Hemşerilerim bu sözü her halde tarikatı kınamak için kullanmamışlardır.

 Türk Dil Kurumu’nun "Atasözleri ve Deyimleri Sözlüğü"ne baktım.

Çözümsüz, karışık, içinden çıkılmaz durumlar için kullanılırmış.

Sözlükteki anlamı aynen şöyle:

"Bu iş öyle karışık ki bunu kimse çözemez."

 MHP kurultayı işte böyle bir düğümle düğümlendi.

Yargıtay 18. Dairesi’nin muhalifler lehine beklenti oluşturan kararı açıklanmadı.

Aksine, Başkanlık kapıya astığı bir duyuru ile kararın Mayıs ayı içerisinde açıklanacağını açıklamış oldu.

 Bunun anlamı şudur:

"Bu karar 15 Mayıs’a yetişmez, sizin kongreniz de şaibeli olur."

Tam, Bahçeli’nin ve Saray’ın istediği türden bir sonuç.

Başa dönerek söyleyelim; işe Rufailer karıştı.

Söylentilere göre Adalet Bakanı Bozdağ, 18. Daire Başkanına bu yönde telkinlerde bulunmuş. Hatta başkana hatırlı bir aracı bile göndermiş.

 Durum, daha sonra Saray’a rapor edilmiş.

Saray da bundan çok mutlu olmuş.

 Tabii, bunlar siyasi kulislere yansıyanlar.

İşin açığını kurgulayanlar bilir.

Yani, Rufailere sormak lâzım.

Gençlik yıllarımdan bir olay aklıma geldi.

Doğduğum köyle Nazik Eze (teyze) diye, şirin mi şirin dilsiz bir kadın vardı.

Biri kız, biri erkek iki çocuğu vardı.

Erkek olan benim kardeşim gibiydi.

Zaman zaman köye birlikte giderdik.

 O annesini ziyaret eder, ben de Nazik Eze’mi.

Onun dilsiz dilinden ancak kızı anlardı.

Bana, başının ağrıdığını söyledi.

Çocukluk mu, gençlik mi dersiniz, ben de yandaki çimento torbasının kenarını yırtıp, üzerine "Atsın artsın eksilmesin, taşsın taşsın dökülmesin, bu ağrı bu kelleden hiçbir zaman eksilmesin" diye bir muska yazıp kendisine verdim.

 İki-üç hafta sonra köye gittiğimizde Nazik Eze bana bir şeyler söylemeye çalışıyor.

Kızı tercüme etti, dedi ki; "Yazdığın muska başındaki ağrıyı geçirmiş, sana teşekkür ediyor."

Baktım; verdiğim muskayı firkete ile başındaki yazmaya iliştirmiş. Orada öylece duruyor.

Nazik Eze inançlı bir kadındı.

 Namazını da kılardı. Namazda ne  okurdu, içinden ne geçirirdi bilemezdik.

Bizim muskayı da inançla kabul etmiş, başındaki ağrı geçmiş.

Veren ele değil, alan ele bakmak lâzım.

Madem algılar yönetiliyor,

Siyasete de bir muska lâzım.

Ağrıları geçirmek için.

Bu da bir sonraki yazıya…