Hakan ŞANLITÜRK
Eski Başbakan Binali Yıldırım geçtiğimiz gün televizyon programında değerlendirmelerde bulunurken CHP'nin savruluşunu, "Gel de CHP içinde CHP'li ara!" şeklinde oldu...
Hakan ŞANLITÜRK
Eski Başbakan Binali Yıldırım geçtiğimiz gün televizyon programında değerlendirmelerde bulunurken CHP'nin savruluşunu, "Gel de CHP içinde CHP'li ara!" şeklinde oldukça çarpıcı bir ifadeyle özetledi.
Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, maalesef Atatürk'ün kurduğu kodlardan çok uzaklaştı. Bu nedenle olacak ki Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olduğu dönemde tabiri caizse "gün yüzü" göremedi.
2023 seçimleri öncesi adaylar belirlenirken sağduyu sahibi herkes gibi ben de Kılıçdaroğlu yerine başka bir ismin aday olması gerektiğini söyledim. Çünkü hem seçmen sosyolojisi hem de istatistikler bunu gerektiriyordu. Kılıçdaroğlu bunu yapmadığı gibi muhalif seçmenin hiç onaylamadığı isimlerle masa kurup, hem vekillik, hem de cumhurbaşkanı yardımcılığı dağıttı. Başka bir ifadeyle aday olması karşılığında diyet ödedi.
Masada bu yanlışlıklara itiraz eden Meral Akşener linç edildi.
Derken seçim günü geldi çattı ve sonuç yine hüsran. Mevcut şartlarda bu seçimi kazanmak değil kaybetmek "başarı" iken Kemal Bey bu mahareti gösterdi. Toplumun arzuladığı, benimseyebileceği bir isimle rahat alınacak bir seçimi kaybetti. "İkinci turu var" diyebilirsiniz ama bence manası yok. İlk turda kazanılacak bir seçimdi.
Burada bir parantez de CHP seçmenine açmak gerekiyor. Ben sormak isterim..
"Siz nasıl CHP'lisiniz, nasıl Atatürkçüsünüz ki; birileri sizin ve partinizin benimsediği ilkelerin 360 derece zıttı politikalar uygularken bu yanlışlara itiraz etmeyip tıpış tıpış Kılıçdaroğlu'nun peşinden gittiniz."
Bu günaha sizler de ortaksınız maalesef.
2. tur öncesi Kılıçdaroğlu "Milletin istediği olacak" mesajı verdi. Ne yapacak acaba? "Adaylığınız yanlıştı" diyordu millet. Şu saatten sonra yerine başkasını koyamaz, tren kaçtı.
"Masaya oturttuklarınız yanlıştı" dedi seçmen. Kemal Bey'in masa ortaklarına "Bundan sonra kontratımız geçerli değil, Ben tek başıma mücadele edeceğim" dediğini duydunuz mu?
"Milletvekili listeleri ve yer verilen isimler arasında olaması gerekenler var" diye kızıyordu millet. Kemal Bey bu noktada da treni kaçırdı.
Eee.. "Milletin istediği olacak" diyen Kılıçdaroğlu bunu nasıl gerçekleştirecek?
Sadece laf üreterek mi? "Ben vatanseverim, teröre karşıyım" demekle olmuyor ki. İcraatlarınla bunu gösterebiliyor musun?
Efendim "AKP Erdoğan'ın PKK ve FETÖ karnesi bozuk."
İyi de milletin kızgınlığının nedenlerinden ikisi zaten bunlar. Asıl önemli olan siz bunun karşısında ne yaptınız? Toplumun beklentilerini karşılayabildiniz mi?
Yine sığınmacılar konusu.. Türkiye demografik işgale uğramış. Gelecek açısından beka konusu.
Bu husus yarım yamalak, samimi olmayan cümlelerle geçiştirilebilir mi? Kaybetmeniz durumunda Genel Başkan koltuğunu bırakmayacağınızı masayı yumruklayarak belli ediyorsunuz ya.. Keşke o masaya bu gerekçeyle vursaydınız..
Buraya kadar siyaset açısından bir bakış ortaya koydum.
Lakin bunların dışında çok daha önemli bir yanı da vardı seçimlerin. Erdoğan, "Benim milletin liderine kızdığı için ülkesini ateşe atmaz" demişti. Durum kritikti yani. Millet de gerçekten şapka çıkarılacak nitelikte bir tavır ortaya koyarak ülkesini ateşe atmadı.
Bu saatten sonra normal şartlarda Kılıçdaroğlu'nun 2. turda kazanma şansı yüzde 1 bile değil. yaptığı yanlışları düzeltme iradesi göstermeden aynı masayla, aynı programla 2. tura gidecek olan Kılıçdaroğlu'na millet niye onay versin ki?
Sıra dışı olacak unsur ise; isabetli kararlar vermede maharetli olan Türk seçmeninin, sol yanağa attığı tokatla yetinmeyip bir de sağ yanağa vurması olur.. Başka bir tarifle, ülkesini ateşe atmayan seçmen, liderini ateşe atabilir..