Hakan ŞANLITÜRK
Antalya'dan gelen bir haber hepimiz için ders alınacak cinstendi. Gerçi bizim memlekette yanlış veya ihanet sık görüldüğünden ders alınacak örneklerimiz hi...
Hakan ŞANLITÜRK
Antalya'dan gelen bir haber hepimiz için ders alınacak cinstendi. Gerçi bizim memlekette yanlış veya ihanet sık görüldüğünden ders alınacak örneklerimiz hiç eksik olmuyor ya!
Malesef yine dışarıdan tohum almışız, onları çiftçilere vermişiz. Onlar da ekmişler. Sonra ne mi olmuş? Virüs çıkmış efendim. Hem de öyle bir virüs ki; sanki virüs değil yapay zeka. Fideler büyüyene kadar belirti yok. Sonra ya fideler tepeden çürümeye başlıyor veya domatesler içten çürüyor.
Antalya'daki domates üreticileri dertli. Virüslü tohumlar İsrail'den alınmış. O nedenle 'İsrail virüsü' demişler adına. Koronavirüs gibi kısa sürede diğer bitkilere de yayılıyormuş. İsrail'den tohum ve fideyle girmiş Türkiye'ye. Hastalığın tespit edildiği seralar, 14 gün karantinaya alınıp, tamamen ilaçlanıyor, ürünler ise imha ediliyor. Ziraat mühendisi Abdulhamit Yeter şu sözleri dehşet verici:
"'Domatesin koronası' diyoruz bu virüse. Çok sinsi bir virüs. Sera içinde yapılan işlemlerle her yere yayılıyor. Şu anda başlangıç aşamasında ama böyle giderse 3 yıl içinde yiyecek domates bulamayız."
DHA'nın aktardığına göre, Antalya turizmde olduğu gibi, örtü altı üretiminde de üst sıralarda. Antalya'da üretilen yaş meyve ve sebzeler, 40'tan fazla ülkeye ihraç ediliyor. İç piyasada da tüketilen bu ürünlerin büyük kısmını ise domates oluşturuyor.
Şimdi soralım:
Tarım Bakanlığı acaba bu konuda ne yapıyor?
Neden halen dışardan fide ve tohum ithalatı yapılıyor?
Bunlar incelenmiyor mu?
İsrail bu virüslü tohumları kasıtlı olarak mı verdi Türkiye'ye?
Bu işin sıkı tutulması ve varsa sorumluların cezasız bırakılmaması lazım.
Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli, "Önümüzdeki 30 yılda dünya nüfusu 10 milyara yaklaşacak. Türkiye nüfusu da 100 milyonu geçecek. Nüfusun bu kadar artacak olması önümüzdeki 30 yıl içerisinde gıdaya talebi yüzde 60 oranında artıracak. Hatta sadece insanlar değil, hayvanlar için de gıda ihtiyacı artarak devam edecek. Bu nedenle; gelecekte gıda arz güvenliğinin sağlanması için tohumun genetik kodlarının iyi okunması ve planlamaların ona göre yapılması, artık hayati öneme sahiptir" diye bir açıklama yapmıştı. Aynı açıklamada Türkiye'nin tohumculuk alanında dünyada ilk 10 ülke arasında yer aldığını vurgulamıştı.
"Sayın Bakan, madem durumu doğru teşhis etmişsiniz bu İsrail virüslü domatesler ne iş?" diye sormadan edemiyoruz.
Bilirsiniz toplumumuzda 'gavur tohumu' diye bir ifade vardır. Tohum deyip geçmemek lazım.. Çünkü 'gavur tohumu' olursa çekeceğiniz var demektir...