Utku ŞENSOY
Türkiye Cumhuriyeti 99'uncu yaşını kutluyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’da yaktığı bağımsızlık meşalesi, Anadolu’nun düşman işgalinden k...
Utku ŞENSOY
Türkiye Cumhuriyeti 99'uncu yaşını kutluyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’da yaktığı bağımsızlık meşalesi, Anadolu’nun düşman işgalinden kurtarılması ve TBMM’nin 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan etmesiyle Türk tarihinde yeni bir sayfa açılmasına yol açtı. Yeni Türk devletinin varlığı, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile tescillendi, ulusça verilen büyük mücadele sayesinde o meşale bir daha hiç sönmedi.
Cumhuriyetimizi kuranları, başta kurucu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarına, şehitlerimize, Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatmak için Büyük Önder Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla mücadele verenlere canı gönülden şükranlarımızı sunuyoruz.
***
[caption id="attachment_255822" align="alignnone" width="700"]
Başbakan Sunak ve eşi[/caption]
BAŞBAKAN SUNAK
İkinci Dünya Savaşı ile dünya çapındaki baş döndürücü gelişmelerden biri de şüphesiz Britanya Krallığı’nın Hindistan yarımadasındaki egemenliğini kaybetmesiydi. Britanya Krallığı’nın 1757'den 1947'ye kadar 190 yıl süren “Güneşin Batmadığı İmparatorluk” olarak anılmasına neden olan varlığı, pasif direnişle sona erdi. Güney Afrika'da Hint topluluğunun vatandaşlık hakları için barışçıl başkaldırı gerçekleştiren Mohandas Karamçand GANDİ, (1869-1948) Hindistan'a döndükten sonra yoksul çiftçi ve emekçileri baskıcı vergilendirme politikasına ve yaygın ayrımcılığa karşı durmaları için örgütledi. Gandi, öncülüğündeki Hint topluluğunun baskıcı sömürgeci rejime karşı vatandaşlık hakları için başlattığı barışçıl başkaldırı sonucu Britanya Krallığı Hint yarımadasını terk etmek zorunda kaldı.
Bazı kesimlerinde büyük yoksulluklar yaşanmasına rağmen, 1 milyar 400 milyonluk nüfusuyla dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Hindistan, yetişmiş insanıyla da dikkat çekiyor. Bunlardan biri de Hint kökenli ilk başbakan olarak İngiltere tarihine geçen Rishi Sunak.
43 yaşındaki siyasetçi, zenginliği nedeniyle, İngiltere'deki yoksul halkı anlayamayacağı için eleştiriliyor. Sunak'ın servetinin büyük bir kısmı eşi Akshata Murty'den geliyor. Murty'nin yazılım şirketi sahibi olan babası Hindistan'ın en zengin insanlarından biri. İngiltere'nin en genç lideri olmanın yanı sıra, ülkenin beyaz olmayan ilk başbakanı olan Sunak, Oxford Üniversitesi'nde felsefe, siyaset ve ekonomi okuyup derece ile mezun oldu, lisansüstü eğitimini ise Stanford Üniversitesi'nde yaptı. Bundan 60-70 yıl önce biri çıkıp İngiltere’yi Hint asıllı bir başbakan yönetecek deseydi kesin ona deli derlerdi.
***
TOGG
Yerli ve milli otomobilimiz olarak lanse edilen aracımız, “Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu” veya kısaca TOGG, banttan indi. Her ne kadar motoru Alman, bataryası Çinli, tasarımının İtalyan olduğu yazılıp çizilse de, Türk mühendis ve teknisyenlerinin üstün gayretiyle yaratıldığı gerçeğini değiştirmez. İlk akıllı cihazımız C-SUV, 2023 yılının ilk çeyreği sonunda yollarda olacak. Üst segment, 300 ve 500 km menzilli hızla şarj edilebilme özelliği olan şık görünümlü bu otomobil muhtemelen milyon TL civarında bir rakamla satışa sunulacak. Hatırı sayılır finans kaynağı yaratıp ciddi bir yatırımla yaratılan bu otomobil, bu rakamla batılı rakiplerinden avantajlı. Ancak satış için hedeflenen kitle ve rakipler göz önüne alınınca piyasada uzun yıllar kalıcı olabilmesi çok kolay değil. Marka ve kalıcılık hedeflendiğinde çok ciddi rakiplerin yer aldığı batı pazarlarında pek şansı olmadığına göre, iç pazar, komşular ve Ortadoğu ülkeleri hedeflenmiş. Madem öyle, üst segment bu araç yerine daha ekonomik geniş kitlelerin ulaşabileceği halk tipi çok daha ucuz bir araç yapılması doğru olmaz mıydı? Geniş kitlelere hitap edecek, 450-500 bin TL seviyesinde günlük kullanıma uygun 400-450 km menzilli evde şarj edilebilecek daha mütevazi bir araç başlangıç olarak ülkemiz koşullarına ve halkın ekonomik gücüne daha uygun olmaz mıydı? İmkanı olanlar üst segment araçlara sorunsuz ulaşıyor, alt segment halk tipi bir araç ülkemiz için daha verimli değil miydi?
***
KURU MEYVELER
Günümüz dünyasında toplum sağlığı her şeyin önünde geliyor. Sağlık hizmetlerindeki giderlerin azalması, ülke kaynaklarının yatırım ve istihdama yöneltilmesi için en önemli harcama kalemlerinin başında geliyor. Bunun yolu da sağlıklı beslenip sağlıklı nesiller yetiştirmekten geçiyor. Bilim insanları, sağlıklı beslenmenin formüllerinden birinin de kuru meyvelerden geçtiğini ifade ediyor.
Ülkemiz kuru meyve cenneti. Üretici, yaş sebze ve meyveden hak ettiği emeğinin karşılığını alamazken, kuru meyve katma değeri yüksek sağlıklı ürünler olarak çoktan yaşamımıza girdi. Kuru meyveler birçok hastalığın yanı sıra, diyabet hastalarının da doğal ilacı. Sağlıklı ürünlerle beslenme, tip 2 olarak tanımlanan ve günümüzde dünya genelinde yarım milyardan fazla insana yaşamını zehir eden diyabet türünün önlenmesinde önemli bir rol oynuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıdalar olarak tanımladığı kuru meyveler, diyabetin yanı sıra, kardiyovasküler sağlıktan kilo yönetimine, iltihaplanmadan, bağırsak sağlığına, yaşlanma ve bazı kanser türlerine kadar sayısız hastalığa iyi geliyor.
Sağlıklı ürünlerin başında gelen kuru meyve üretim ve ihracatında lider ülke konumundayız. Ancak bu ürünlerin satış fiyatı, alım gücümüz düştüğü için iç tüketimin çok sınırlı olmasına neden oluyor. Ülkemizde kişi başı kuru meyve tüketiminin artması, sağlıklı nesiller yetiştirilmesi için, iç piyasada bu ürünlerin ulaşılabilir olması ancak devlet desteğinin arttırılmasıyla olabilir.
***
SAĞLIKTAN SÖZ ETMİŞKEN…
İktidar şehir hastaneleriyle çağ atladık derken, bazı ilaçların teminindeki sıkıntılardan, yetişmiş doktorlarımızın yabancı ülkelere göçü gibi sorunlar, muhalefetin sert eleştirilerine neden oluyor. MS hastalarının yürüyebilmesi için kullanılan Fampiridin etken maddeli ilaç kur farkından dolayı SSK Türkiye’ye getirmiyor. Hastaların bu tür pahalı ilaçlara ulaşımı için, sosyal medyada hemen her gün bir kampanya başlatılıyor. Türkiye’de yaklaşık 70 bin MS hastası var. Bu ilaç olmadan 70 bin hastayı aileleriyle birlikte yatağa, evlerine mahkum ediyoruz.
İki buçuk yıllık salgın döneminde, aşı peşinde oradan oraya koşuştururken ilaç sanayiinin ne kadar önemli olduğunu çok acı biçimde gördük. Siyasetçiden, sanayiciden, inşaatçıdan hemen her şeyden vaz geçilebilir ancak, yaşamsal öneme sahip bilim insanlarımızdan, araştırma kurumları ve laboratuvarlardan asla. Hıfzıssıhha Enstitülerinin yeniden ihya edilip halkın sağlığının korunması için temel laboratuvar hizmetleri ivedilikle desteklenip uluslararası düzeye ulaştırılması lazım. Türkiye bunu başaracak kadar büyük bir ülkedir.