A Milli Takım Avusturya’yı mağlup etti ve Avrupa Şampiyonası’nda ilk 8 takım arasına adını yazdırmayı başardı. Almanya’da “Memleketim” şarkısını bir kez daha çaldırdı. Sıradaki rakip Hollanda. Millet olarak futbola dair duygularımızı yine zirvede yaşıyoruz. Kazandık mı “Bizim takım dünyanın sekizinci harikası” oluveriyor, kaybettiğimizde ise adeta dünyanın sonu geliyor, ortaya atılmadık suçlama kalmıyor.
Murat Gürgen
Avrupa Şampiyonası öncesinde ve sırasında futbol kamuoyunda yaşanan tartışmalar da aynı düzlemde. Zaten sonu gelmeyen polemiklerden biridir: Oynanan futbol mu önemli, yoksa elde edilen skor mu?
Avusturya karşısında belki Çanakkale geçilmez oynadık, belki futbolumuz tat vermedi ama geniş plandan bakmak gerekirse yenilenin eleneceği bir turnuva maçı vardı ortada. O ünlü söz tam yerine oturdu: Hatice değil netice kazandı!
Bir diğer tartışma A Milli Takımın sabit ilk 11’inin olmaması. Teknik Direktör Vincenzo Montella’ya göre, milli takımların ideal 11’i olmaz. Birçok futbol adamı ve eleştirmen ise aksi görüşte.
Kendince haklı tarafı şu: Sahadaki oyunculardan çok, yedeklerin maç ve turnuva kazandırdığını düşünüyor. Zira günümüz futbolunda 5 oyuncu değişikliği hakkı var. 90 dakika içerisinde yapılacak hamlelerin sonuç vermesi önemli. O nedenle de kadrosundaki tüm futbolcuları zihnen ve fiziksel olarak maçlara hazır tutmak istiyor. Sabit 11 uygulamasına geçerse, yedekte kalanların hazırlık seviyesinin düşmesinden endişe ediyor.
Bir diğer gerekçesi de “rakibe göre taktik” anlayışı. Nihayetinde A Milli Takımımız Brezilya ya da Almanya seviyesinde değil. Zayıf takımlara karşı hücumu ön planda tutan ve topa sahip olan futbol oynatıyor. Rakip takım daha güçlü olduğunda ise savunmayı esas alıp, skoru korumaya öncelik veriyor. Sakatlıklar ve cezalı duruma düşen oyuncular da hesapta olmayan ama her an yaşanabilecek gelişmeler. Onun da ötesinde, bir takım hep aynı 11’i sahaya sürer ve hep aynı futbol anlayışını sergilerse rakiplerin de karşı taktik ezberi oluşur. O nedenle, her maçın hikayesi ve ideal 11’i farklıdır. Bu düşünceleri de göz ardı etmemek lazım.