Emel ZALALTUNTAŞ
Zannetmek en çok zihniyle hareket edenlerin yani egosuyla var olanların maharetlerinin başında geliyor sanırım. Gördüklerini ve duyduklarını sadece kendi algıları...
Emel ZALALTUNTAŞ
Zannetmek en çok zihniyle hareket edenlerin yani egosuyla var olanların maharetlerinin başında geliyor sanırım. Gördüklerini ve duyduklarını sadece kendi algıları düzeyinde anlamlandıran ve bunun doğruluğundan kesinlikle şüphe etmeyip, kendilerini bilir kişi sananlar... Oysa zannettikleri ile hayatlarını ne kadar zora düşürdüklerini bir bilseler…Biz aynı bedende hem özümüze, hem de egomuza ev sahipliği yapıyoruz; insanın siyah ve beyaz yanı gibi ve sorun şu ki insan büyüdükçe özünden uzaklaşıp nefsiyle egosunu besliyor . Egoyu besleyen zihindir ve zihnimiz genelde bize olumsuz şeyler söyler. Bu söylemler ,bizi özümüzden uzaklaştırır yani kendimize yabancılaşırız .Zihinde egoya hizmet eden benlik algısı , her şeyi kişisel algılama ve anlamlandırma sorunu oluşur. Bana nasıl bunu yapar, bana şunu demek istedi ,ben haklıyım ,o suçlu,onun yüzünden böyle oldu gibi kişide negatif duygular uyandıran düşünceleri harekete geçirir .Duygunun içinde kalma süresi de, ne kadar zihninin tutsağı olduğuna bağlıdır .Zihin olumsuz duyguları harekete geçiren bir sistem olarak anda kalmanızı önler, sizi strese sokar ,ya geçmişe dair pişmanlık yada geleceğe dair kaygı duymanızı sağlar. Sürekli kendinizi huzursuz hissediyorsanız ,muhtemelen zihninizin tutsağı olmuş olabilirsiniz .Zannetmek zihnin ustalıkla kullandığı bir silahtır ve bu silah en çokta kişinin kendisini yaralar. Özsevgi, özşevkat, özgüven veya özsaygı eksiliği hissediyorsanız, zihninizin sizi sabote ettiğini söyleyebilirim .Bizler eksiksiz ve kusursuz olarak yaratılmış olup, böyle olduğumuzu unutmuş ruhlarız. Aslında hepimizde özsevgi, özsaygı, özşevkat veya özgüven var fakat biz sosyal çevremizle kurduğumuz ilişkiler sonrasında ,bunlardan yana eksik olduğumuzu zannederek bir arayış içerisine gireriz ve bunlardan hangisinin eksik olduğunu düşünüyorsak ,bunu destekleyecek olaylara veya kişilere maruz kalırız. Bunlar zihnin yarattığı olumsuz düşünceler olup sevilmediğinizi düşünüyorsanız ,sizi sevmeyen insanlarla karşılaşırsınız önce siz kendinizi sevin diye ,size saygı duymayan insanlarla karşılaşıyorsanız önce siz kendinize saygı duymayı öğrenin diye yada kendinize karşı şevkatli değilseniz, size karşı sert ve acımasız insanlarla karşılaşırsınız. Bunların hiçbirinin kaynağı dışardaki insanlar olamaz çünkü siz insanların sizinle ilgili düşüncelerini yada duygularını kontrol edemezsiniz ancak kendi duygu ve düşüncelerinize hükmedebilirsiniz. Dışarda en çok ne aradığınızı düşünün, aradığınızı bulamayacaksınız çünkü içerde var olan ve var oluşundan şüphe duyduğunuz hiç bir şeyi dışarda bulmanız mümkün değildir.
Zannetmek sizi gerçeği görmekten alıkoyar. Zannetmenin içinde hesap ,plan veya kar elde etme düşüncesi vardır. Çünkü bu zihnin en sevdiği şeydir, düşüncelerin içinde kar ,zarar hesabı yaparken bulursunuz kendinizi ;benim çok dikkatimi çeken bir tanım vardır, sizlerle paylaşmak istediğim ;fedakar kelimesi çok ilginçtir ki kendini feda etmekten kar amacı gütmeyi belirten bir kelime ,oysa fedakarlık kelimesini ne kadar da sık kullanırız değil mi ?Üstelik fedakarım diye gururla söyleriz ,ben açıkçası bu kelimenin anlamını öğrendikten sonra şöyle bir düşündüm ,kimlere karşı fedakarlık yapıyorsun ve neden yapıyorsun?
İnsanın kendine dair sorması gereken sorulara dürüstlükle ve kaçmadan cevap vermesi gerekir değil mi? Gerçekte olan ne, ne hissediyorum, böyle hissetmemin sebebi ne olabilir? gibi doğru soruları sormak lazım .Çünkü yaşadığın her şey sana kendine yapman gereken yolculuk için bir mesaj niteliği taşıyor. Gizlemeye çalıştığın yaralarınla ,gizlemeye çalıştığın gölge yanlarınla yüzleşmek zorundasın .Sen gizlenmeye çalıştıkça en çok o yaralara tuz basılacak, en çok o görünmesini ve bilinmesini istemediğin gölge yanların ortaya çıkarılacak. Ah insan en çokta kendinden kaçar, en çokta kendi kendini reddeder çünkü olduğu gibi kabul edilmeyeceğini zanneder ;sevilmek, değer görmek, takdir edilmek, onaylanmak uğruna kendini kaybeder de bunun farkında bile olmaz.