TÜRK operasının Primadonnası Leyla Demiriş, olağan üstü yeteneği, renkli ve güçlü sesiyle henüz 19 yaşında konservatuarda okurken başroller söylemeye başladığı İstanbul Devlet Operasını aralıksız 41 yıl, yurt içinde ve yurt dışında büyük başarılar ile temsil eden, 1964 yılında henüz konservatuar öğrencisiyken Turandot operası “Liu” başrolü ile başlayan sanat hayatını ve baş solistlik görevini otuzdan fazla yabancı opera ve birçok Türk Operası’nın en büyük partileri yorumlayarak sürdüren Leyla Demiriş, tedavi gördüğü Fulya Acıbadem Hastanesi’nde 23 Eylül Cuma günü hayata gözlerini yumdu. Demiriş adına 26 Eylül Pazartesi günü (bugün) saat 11.00’de Süreyya Operası’nda tören düzenlenecek. Soprano Leyla Demiriş’in, eşi besteci Devlet Sanatçısı Okan Demiriş’in kendisine ithafen bestelediği “IV. Murat”, “Karyağdı Hatun”, “Yusuf ile Züleyha” isimli Türk operaları ve Adnan Saygun’un “Köroğlu” isimli operası ile Mevlâna Oratoryosu’nun dünya prömiyerlerindeki başarılı yorumu, Türk kültür ve sanatına yapmış olduğu çok değerli bir hizmet olarak biliniyor. E. Cartis, A. Florescu, V. Campagnano, N. Nikolov gibi dünyaca ünlü şan pedagogları ile çalışan ve ilk plağını 1986 yılında çıkaran Soprano Leyla Demiriş, yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da önemli başarılara imza attı. Sanatçının, görkemli kariyeri boyunca Romanya, Amerika Birleşik Devletleri, Çekoslovakya, Yugoslavya, Bulgaristan¬, Almanya gibi ülkelerin başkent ve önemli şehirlerinde Tosca, Madam Butterfly, Cavalleria Rusticana, İl Trovatore, Nabucco operalarındaki başarısı büyük ilgi topladı, verdiği konser ve resitaller büyük yankı uyandırdı. Soprano Leyla Demiriş, 1964 yılında başlayan solistlik kariyerini en son İstanbul Devlet Operasının kuruluşunun 45. Yılı onuruna düzenlenen özel konserle noktaladı, 1964 yılından 2005 yılına kadar 41 yıl baş solist olarak devamlı başrollerde oynayan müstesna bir soprano oldu. Leyla Demiriş eşi Okan Demiriş ile sanat hayatları boyunca uluslararası seviyede eserler üreterek Türk operasını dünyaya tanıtma hedefini misyon edidii. Tüm dünyada türk operasını temsil etti New York Metropolitan Operası’nda, NY Senfoni Orkestrası eşliğinde konser veren ilk Türk opera sanatçısı olan Demiriş, 1. Uluslararası İstanbul festivalinin açılışını “Köroglu “operası ve 1. İzmir Uluslararası festivalinin açılışını “Karyağdı Hatun operası” ile yaparken, Ankara, Aspendos ve İstanbul Uluslararası festivallerine defalarca baş soprano olarak katıldı. Leyla Demiriş ayrıca Romanya Köstence Festivalinde Verdi’nin İl Trovatore ve Üsküp Opera Festivaline de Verdi’nin Nabucco operaları ile katıldı, büyük başarılar kazandı. Genç yaşta kaybettiğimiz, Türk Operasının büyük ustası, Devlet Sanatçısı, dünyaca ünlü bestecimiz merhum Okan Demiriş ile evli olan Leyla Demiriş, son olarak yıllar içinde edindiği birikimlerini genç yeteneklerle paylaşıyor ve geliştirdiği çok özel şan teknikleri ile birçok Türk sanatçı yetiştiriyordu. Primadonna Leyla Demiris’in rol aldığı opera ve eserler Opera temsilleri, senfoni orkestraları eşliğinde konserler, resitaller, bant, plak, CD kayıtları ve önemli birçok festival açılışı ile dolu geçen sanat yaşamında Soprano Leyla Demiriş’in oynadığı operalar. G. Puccini: Tosca (Floria Tosca), Madam Butterfly, (Butterfly), Turandot (Liu) İstanbul ilk söyleniş La Boheme (Mimi), Suor Angelica (Suor Angelica), İstanbul ilk söyleniş G. Verdi: - Othello (Desdemona), İstanbul ilk söyleniş - Don Carlos (Elizabetta), İstanbul ilk söyleniş - İl Trovatore (Leonora), - Nabucco (Abigaille), Türkiye ilk söyleniş (1995 Aspendos Festivali) P. Mascagni: Cavalleria Rusticana (Santuzza), U. Giordano: Andrea Chenier (Maddalena), L. V. Beethoven: Fidelio (Leonora), İstanbul ilk söyleniş W. A. Mozart: Don Giovanni (Donna Elvira) İstanbul ilk söyleniş P. I. Tchaikovsky: Eugene Onegin (Tatyana), İstanbul ilk söyleniş B. Smetana: The Bartered Bride (Marjenka), İstanbul ilk söyleniş O. Nicolai: The Merry Wives of Windsor (Anna), İstanbul ilk söyleniş E.Kalmann: The Gypsy Princess / Çardaş Fürstin (Sylva), İstanbul ilk söyleniş F. Lehar: The Land of Smiles (Lisa), / Tebessümler Diyarı, İstanbul ilk söyleniş Türk Besteciler : O. Demiriş : - IV. Murat (Kösem Sultan), (1980 Dünya Prömiyeri – İstanbul), (1983 Ankara Devlet Operası), (1990-91 İstanbul Uluslararası Müzik Festivali), (2002 Aspendos Opera Festivali) - Karyağdı Hatun (Yazgülü), (1986 Dünya Prömiyeri – İstanbul), (1986 I.Uluslararası İzmir Festivali açılışı), (Ankara Müzik Festivali 1987) - Yusuf and Züleyha (Züleyha), (1990 Dünya Prömiyeri – İstanbul) N. Kodallı: Atatürk Oratoryosu, (Soprano solo) A. A. Saygun: Köroğlu (Günayım), (1973 I. İstanbul Uluslararası Festivali çılışı) Yunus Emre Oratoryosu (Soprano solo), (I. İzmir Uluslararası Festivali Açılışı), (1990 Ankara Müzik festivali), (1991 Bursa uluslar arası Müzik Festivali) A. D. Sinangil: Mevlâna Oratoryosu (Soprano solo), (1986 Dünya Prömiyeri) EMO ANKARA ŞUBESİ’NDE `ŞARKILI MEMLEKET TARİHİ` ETKİNLİĞİ GERÇEKLEŞTİ Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi çalışmalarında büyük emekleri olan Cihan Kayıket, Turhan Çiftçibaşı, Ahmet Altay Varol, Kaya Nomaler ve Gökçen Çapkıncı anısına 22 Eylül 2016 Perşembe günü “Murat Meriç’le Şarkılı Memleket Tarihi”etkinliği EMO Merkez Toplantı Salonu’nda geniş katılım ile gerçekleştirildi. Etkinlik konuğu müzik araştırmacısı, yazarı ve dj Murat Meriç yakın tarihimizde iz bırakan olaylar ve popüler müzik kültürü arasındaki ilişkiyi aktardığı söyleşi/dinletiden sonra `100 Şarkıda Memleket Tarhi` kitabını imzaladı. Etkinliğin açılış konuşmasını EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Onur Koçak yaptı. Koçak konuşmasında şunları söyledi; “Bugün hayatımızda çok anlamlı derin izler bırakarak aramızdan ayrılan dostlarımızı, ağabeylerimizi, büyüklerimizi anmak için bir araya geldik. Hayatımızda çok derin izler bıraktılar, hepimizin bireysel olarak, sınıf arkadaşları olarak, büyüklerimiz olarak çok anlamlı çalışmaları olmuştur. Sadece mesleğe, Oda örgütlülüğüne dair değil hayata dair birçok şeyi paylaşmışızdır. Bulundukları her alanda, çalıştıkları her alanda sadece EMO örgütlülüğünde değil, sadece mühendislik hayatında değil bizim için yaşama dair örnek duruş olmuşlardır. Hapsinin yaptıkları uyguladıkları şeyler bizler için çok önemli mirastır. Sıkıntıların acıların gözyaşlarının içindeyken bize her şeye rağmen umut olanlar, örgütlü davrananlar örgütlü yaşayanlardır. Bizim de örgütlü gücümüzü besleyen isimlerini sayamayacağımız nice meslektaşlarımız arkadaşlarımız gibi Turhan Hocanın gülümsemesi, Gökcen Abi’nin neşesi, Ahmet Abi’nin bilgeliği, Kaya Bey’in direnci ve Cihan Bey’in inadı göz önünde bulundurulmalıdır. Odamızın güzel ağabeylerinden bahsederken Türk sinemasının yakışıklı abisini de anmamak olmaz. Mühendis meslektaşımız Tarık Akan’a da buradan en güzel duygularımızı yolluyor, o sıcacık gülümsemesinin ardından o dimdik duran başka bir dünya düşleri, düşlerimiz, mücadelesi mücadelemizdir diyorum.” Etkinlik Murat Meriç’in yakın tarihimizde iz bırakan olaylar ve popüler müzik kültürü arasındaki ilişkiyi aktardığı söyleşi/dinleti ile devam etti. Söyleşi/dinletinin ardından Murat Meriç “100 Şarkıda Memleket Tarihi” kitabını imzaladı.