BİLKENT Senfoni Orkestrası (BSO) 15 Kasım tarihli konserinde Tolga Yayalar, K. D. von Dittersdorf ve Richard Strauss’un eserlerini yorumlayacak. Konseri Ukrayna Onur Sanatçısı Viktor Ploskina yönetecek. Konserin solistleri Bilkent Senfoni Orkestrası üyeleri viyola sanatçısı Sema Hakioğlu ve kontrbas sanatçısı Sergey Margulis. Tolga Yayalar’ın “Requiem pour une terre perdue” başlıklı eseriyle başlayacak konser Dittersdorf’un Viyola, Kontrbas ve Orkestra için Re majör Konçertant Senfonisi ile sürecek. Konserin ikinci yarısında Richard Strauss’un 23 yaylı çalgı için yazdığı “Metamorphosen” yapıtı seslendirilecek. 15 Kasım Pazar günü Bilkent Konser Salonu’nda saat 17.00’de başlayacak konserin biletlerine https://bilet.bilkent.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir. 700 kişilik Bilkent Konser Salonu oturma düzeni, koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında yeniden şekillendirildi, 150 kişi kapasiteyle sınırlandırıldı. Ülkesine verdiği hizmetlerden dolayı Ukrayna Onur Sanatçısı nişanına değer görülen [caption id="attachment_197250" align="alignright" width="210"] Viktor Ploskina[/caption] VİKTOR PLOSKİNA, Kiev’de düzenlenen 2. Turchak Uluslararası Şeflik Yarışmasında birinci olmuştur. Ploskina, 1993 yılında Lysenko Lvov Devlet Konservatuvarından mezun oldu. Ukrayna Ulusal Akademik Senfoni Orkestrasıyla çalışan şef, Ukrayna’nın önde gelen bütün senfoni orkestralarını yönetti. Ploskina 2019’dan bu yana Kiev Opera Tiyatrosunda birinci şef olarak görev yapıyor. Ploskina, 2000-2002 yılları arasında Novi Sad’daki Sırbistan Ulusal Operasını yönetti. 2002-2003 sezonunda Dnepropetrovsk Filarmoni’de birinci şef ve sanat direktörü olarak çalıştı. 2004-2005 sezonunda Kırım Devlet Filarmoni orkestrasında birinci şef olarak görev yaptı. Ploskina, Ekim 2007’de Belarus Cumhuriyeti Ulusal Akademik Bolşoy Opera ve Bale Tiyatrosuna birinci şef olarak katıldı ve burada 12 yıl görev yaptı. Müzik direktörü ve şef olarak, Pietro Mascagni’nin Cavalleria rusticana, Modest Mussorgsky’nin Boris Godunov (konser uyarlaması), Giuseppe Verdi’nin Il trovatore ve Nabucco, Sergey Prokofiev’in Cinderella, Giacomo Puccini’nin Tosca, Nikolai Rimsky-Korsakov’un The Snow Maiden ve Şehrazad, Herman Severin Lovenskjold’in La Sylphide, Mily Balakirev’in Thamar gibi yapıtların prodüksiyonlarında yer aldı. Belarus’ta Verdi’nin Macbeth ve Stravinsky’nin Oedipus the King yapıtlarının konser uyarlamalarını ilk kez seslendirdi. Ploskina’nın repertuvarında Mozart’ın Sihirli Flüt, Verdi’nin Aida, La Traviata, Nabucco ve Il Trovatore, Bizet’nin Carmen, Puccini’nin La bohème, Madama Butterfly, Tosca ve Turandot, Pietro Mascagni’nin Cavalleria rusticana, Tchaikovsky’nin Maça Kızı, Iolanta ve Eugene Onegin, Nikolia Rimsky-Korsakov’un Tsar’s Bride, Alexander Borodin’in Prince Igor operalarının yanı sıra çeşitli baleler, kantatlar ve oratoryolar, ayrıca Verdi’nin Requiem bestesi ve Mussorgsky’nin Khovanshchina operası gibi yapıtlar yer alıyor. Tiyatro topluluğunun bir üyesi olarak Almanya (Monschau; Il Trovatore, Kuğu Gölü, senfonik müzik konseri), İspanya (La Palma; Verdi, Requiem, senfonik müzik konseri), Hollanda ve Belçika (Rotterdam, Eindhoven, Breda, Lahey, Ghent; Il Trovatore) turnelerine çıkan Ploskina, Estonya Ulusal Operası (Giacomo Puccini, La bohème), Sofya Ulusal Operası (Puccini, Tosca) ve Ukrayna Ulusal Operasının (Giuseppe Verdi, Aida) temsillerini yönetti. Novosibirsk Filarmoni, Odessa Ulusal Filarmoni ve Azerbaycan Ulusal Filarmoniyle sahneye çıkan şef, Viyana’daki St. Peter’s Kilisesinde de konserler icra etti. Viktor Ploskina, Verdi’nin Nabucco yapıtının prodüksiyonuyla Belarus Ulusal Tiyatro Ödülüne değer görüldü. [caption id="attachment_197251" align="alignright" width="119"] Sema Hakioğlu[/caption] SEMA HAKİOĞLU, 1987-92 yıllarında Sofya Devlet Konservatuvarında Prof. Ogniyan Stanchev’in öğrencisi oldu. Provadya Bulgar Müziği Yarışması ve Küstendil Müzik Yarışması’nda üçüncülük ödülleri aldı. İtalya Trento’da orkestra eğitimi aldı. Aynı zamanda Vitoşa Quartet’in üyesi olan sanatçı, ülkenin çeşitli kentlerinde solo konserler verdi. Sofya Müzik Tiyatrosu Senfoni Orkestrası’nda ve Sofya Filarmoni Orkestrası’nda çalıştı. 1994 yılında Bilkent Senfoni Orkestrası üyesi oldu. 1996-99 yıllarında Bilkent Yaylı Sazlar Dörtlüsü üyesi olarak pek çok konser verdi. 2007 yılında Bilkent Üniversitesi’nde sanatta yeterlik eğitimine başladı. Yetiştirdiği öğrenciler Avrupa’daki çeşitli konservatuvarlarda eğitimlerine devam ediyor. Mart 2014’te doçentlik unvanı alan Hakioğlu, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi öğretim görevlisi, Bilkent Senfoni Orkestrası üyesi. [caption id="attachment_197252" align="alignright" width="127"] Sergey Margulis[/caption] SERGEY MARGULİS, 1993 yılında, Taşkent Konservatuvarı’ndan En Başarılı Müzisyen ödülü alarak mezun oldu. 1992 yılında SSCB Yaylı Çalgılar Yarışması’nda birincilik ödülü kazandı. 1989-93 yılları arasında Özbekistan Televizyonu Oda Orkestrası ve Özbekistan Solistleri Oda Orkestrası’nda çalıştı. Pek çok orkestra eşliğinde konser, resital ve oda müziği konserleri verdi. 1993 yılından bu yana Bilkent Senfoni Orkestrası kontrbas grup şefi olarak çalışan Sergey Margulis, orkestra ile birlikte İtalya, Belçika, Portekiz, Japonya, Almanya’da önemli festivallere katıldı. Aynı zamanda Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne SanatlarıFakültesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürüyor. Formula 1'de İstiklal Marşı'nı Murat Karahan seslendirecek INTERCİTY İstanbul Park'ta 15 Kasım Pazar günü (Yarın) gerçekleşecek Formula 1 yarışının başlangıç seremonisinde İstiklal Marşı'nı dünyaca ünlü opera sanatçısı, Murat Karahan seslendirecek. İstiklal Marşı'nı seslendirecek olmaktan dolayı gurur duyduğunu anlatan Murat Karahan, yaptığı açıklamada, "Dünyanın en büyük spor organizasyonlarından olan Formula 1'in, tekrardan güzel ülkemizde, İstanbulumuzda gerçekleştirilmesinden büyük mutluluk duyuyorum. Dünyada yaklaşık 2 milyar kişinin izlediği bu organizasyonun açılışında İstiklal Marşı'mızı seslendirecek olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyorum." ifadelerini kullandı. Intercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak da yarışlar için hazır olduklarını belirterek, şunları kaydetti: "Kusursuz bir organizasyona imza atmak adına tüm hazırlıkları büyük bir titizlikle gerçekleştirdik. Artık yarış için geri sayım başladı. Tüm dünyanın merakla takip ettiği Formula 1 yarışında ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğiz. Bu kapsamda da İstiklal Marşı'mızı, açılış seremonisinde Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürümüz Murat Karahan'ın seslendirecek olmasından dolayı büyük gurur ve mutluluk yaşıyoruz." MURAT KARAHAN KİMDİR? İlk, orta ve lise eğitimini T.E.D Ankara Koleji'nde tamamladı. 1996 yılında Bilkent Müzik ve Sanatlar Fakültesi'ne girdi. Sanatçı Bilkent Üniveristesi'nde Devlet Sanatçısı Suna Korad, Prof. Pekin Kırgız ile çalıştı ve Gürçil Çeliktaş'tan sahne dersleri aldı.2003 yılında lisans, 2006 yılında Master ve 2010 yılında Doktorasını tamamlayan Karahan, 2003 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde Solist Sanatçı olarak çalışmaya başladı.2009 yılında Roma'ya giden sanatçı burada 2 yıl boyunca dünyaca ünlü Soprano Renata Scotto'nun ve aynı zamanda Santa Cecilia Akademisi başkanı Profesör Bruno Cagli'nin özel öğrencisi oldu. 2012 yılında aldığı davet üzerine Letonya Ulusal Operası'nda devamlı misafir sanatçı olan Karahan, burada aralarında Lucia di Lammermoor, La Traviata, La Boheme, Manon Lescaut ve Il Trovatore eserlerinin bulunduğu 50'nin üzerinde temsilde başrolleri seslendirdi.Sanatçı 2014 yılında Andante Dergisi'nin düzenlediği Donizetti Klasik Müzik Ödülleri'nde yılın en başarılı erkek opera sanatçısı seçildi. Yine 2014 yılında Fransa'da Il Trovatore ve Manon Lescaut operalarını ilk kez seslendirdi.2015 yılı Ocak ayında La Traviata 'Alfredo' rolü ile dünyaca ünlü Berlin Deutsche Oper'de ilk defa sahne alan sanatçı, 2015 yılında dünyaca ünlü Bolshoi Tiyatrosu'nun La Traviata, La Boheme, Carmen prodüksyonlarında başrolde sahne aldı. 2016 yılında Dünyanın en önemli açık hava opera festivali olan Arena Di Verona festivalinde Franco Zeffirelli,nin sahneye koyduğu Il Trovatore eserinde Maestro Daniel Oren yönetiminde başrolü seslendirdi, Murat Karahan yine Il Trovatore eseri ile Parma Verdi Festivali, Macerata Opera Festivali, Berlin Deutsche Oper'de büyük başarılar elde etti. Murat Karahan; aralarında Accademia Santa Cecilia Orkestrası, Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrası, Letonya Ulusal Opera Orkestrası, Liepaja Senfoni Orkestrası, Tiran Senfoni Orkestrası, Baden Baden Flarmoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası'nın da bulunduğu birçok orkestra ile başarılı temsil ve konserler verdi Limak Vakfı tarafından kurulan Limak Filarmoni orkestrasının kurucusu Murat Karahan bu orkestra ile Türkiye Turnesi yapmış ve ülke genelinde büyük başarı elde etmiştir. 2017 yılında Wiener Staatsoper,Arena Di Verona, Bolşoy Tiyatrosu, Münih Bayerische Staatsoper, Napoli San Carlo Operası, Los Angeles Operası ve Salerno Operası gibi dünyanın en önemli tiyatrolarında Il Trovatore, Manon Lescaut, Tosca, Turandot, Carmen, Madama Butterfly ve Nabucco eserlerinin başrollerini seslendiren Murat Karahan 2018 yılı Ocak ayında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olarak göreve başlamıştı. DETİS: DT ve DOB Genel Müdürlükleri fiilen ortadan kaldırıldı KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı’nın kararıyla, Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatroları’nın atama, tayin, görev değişikliği ile ilgili söz hakkı ve karar yetkisi elinden alındı. Konuyla ilgili yazılı açıklamada yapan Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS) “Böylelikle ülkenin en önemli ve gerekli iki en büyük sanat kurumunun yıkım çalışmaları bitmiş, enkaz altında kalan değerleri de hızla yağmalanmaktadır” ifadelerini kullandı. Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği'nin (DETİS) resmi twitter hesabından yayımladığı açıklaması şöyle: “Kültür Bakanlığı tarafından, Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürlüğü’ne Kültür Bakanlığınca tebliğ edilen yazı uyarınca söz konusu genel müdürlüğün “tüzel kişiliğe haiz” yetkilerinin elinden alındığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Bu doğrultuda atama, tayin, görev değişikliği, görevlendirme ile ilgili hiçbir söz hakkı ve karar yetkisi kalmamıştır. Buna istinaden, DT’nın en üst yetkili makamı bakanlık tarafından tabelada bir isim haline getirilmiştir. Zaten bir süre önce, DT’nin kritik önem taşıyan bazı makamlarına çeşitli(!) kurumlardan kişiler bakanlıkça atanmıştır. Bunlardan bazıları; Personel Daire Başkanı, İdari Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı, Hukuk Müşavirliği ve tüm hukuk bürosudur. 30 Ocak 2014 tarihinde Bilgi Üniversitesi’nde uğursuz tohumları atılan ve o tarihten bu yana uygulanmasına çalışılan TÜSAK (Türkiye Sanat Kurulu) bu yolla DT’na fiilen ve resmen gelmiş bulunmaktadır. Yapılan yetkisizleştirme ve etkisizleştirme hamlesi ile DT ve DOB (Devlet Opera ve Balesi) Genel Müdürlükleri fiilen ortadan kaldırılmıştır. Böylelikle ülkenin en önemli ve gerekli iki en büyük sanat kurumunun yıkım çalışmaları bitmiş, enkaz altında kalan değerleri de hızla yağmalanmaktadır. Bu kabul edilemez bir uygulamadır. Sanatın özerkliği “ileri demokratik” yapılarda tartışmaya kapalı bir konudur. Sanat kurumlarını sanatçıların yönetmesine gerek yoktur cümlesi, cahil ve çarpık bir zihnin ürünüdür. Telafisi mümkün olmayan bir gaflet, dalalet ve hıyanettir! Sanat kurumlarını, iktidar sahiplerinin ideolojisine terk etmektir. “Sanat” ve “sanat kurumları” siyaset üstü bir yapıda korunmalı, kollanmalıdır. Hiç kimsenin keyfine veyahut ideolojisinin insafına terk edilmemelidir. Yılda iki yüz prodüksiyon, altı binin üzerinde temsil, binlerce kilometre katederek yapılan turne ile Anadolu halkının erişimini sağlayan Devlet Tiyatrosu; pandemi döneminde de perdelerini hiç kapatmamış, tüm idari, teknik ve sanatçı personel canları pahasına görevlerinin başında bulunmuş ve ülkenin dört bir yanını sanatla buluşturmuştur. Buluşturmaya da devam etmektedir. Sanat özgürdür, kurumları özerktir. Siyasi iradenin en temel görevi bu özgürlüğü ve özerkliği korumak ve sürdürmektir. İvedilikle bu yanlıştan dönülmesini ümit ediyoruz.” MONİCA MOLİNA bir kez daha İstanbul'da ÜLKEMİZDE pek çok kere konser veren sanatçılar arasında bizlerle ayrı bir gönül bağı kuran, yurtdışındaki röportajlarında Türkiye'den övgüyle söz eden İspanyol Diva Monica Molina, 17 Kasım akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda İstanbullu hayranlarıyla buluşacak. Son albümü Autorretrato’nun albüm kapak çekimlerini İstanbul’da gerçekleştiren ve röportajlarında “Ben Türkiye’yi çok seviyorum, Türkler de beni çok seviyor. Orada olmak, nefes almak bile bir ayrıcalık.” diyen Monica Molina, “Tu Despedida” “Vuela”, “De Cal y Arena”, “A Vida”, “Mar Blanca” ve “Autorretrato” isimli 6 albüm yayınladı. İspanya'da her albümü ile platin satış statüsüne ulaşan, Latin Grammy Ödülü adaylığı olan ve babası Antonio Molina’dan aldığı bayrağı hayatın içinden ve hayatı anlatan şarkılarla taşımaya devam eden sanatçı, en sevilen şarkılarından oluşan bir repertuvarla sahne alacak. MONİCA MOLİNA KİMDİR “Tu Despedida” “Vuela”, “De Cal y Arena”, “A Vida”, “Mar Blanca” isimli 5 albümü ile aşk rüzgârları estiren ve ülkemizde büyük hayran kitlesine sahip Monica Molina, Türkiye’de çok satan toplama albümü “Autorretrato” ile en güzel şarkılarını sevenleri için bir araya getirmişti. Daha önce Türkiye'de yine büyük satış rakamlarına ulaşan CD'leri ve biletleri haftalar öncesi tükenen konserleri ile gündemde olan Monica Molina, Autorretrato'nun ön ve arka kapak fotoğraflarını İstanbul'da çekerek Boğaz’ın ve ülkemizin güzelliklerini tüm dünyaya tanıtmıştı İspanya'da her albümü ile platin satış statüsüne ulaşan, Latin Grammy Ödülü adaylığı olan ve bunların yanı sıra birçok ödül kazanan Monica Molina, copla şarkılarının efsane şarkıcısı ve öz babası Antonio Molina’dan aldığı bayrağı hayatın içinden ve hayatı anlatan şarkılarla taşımaya devam ediyor. Molinalar İspanya'nın en saygın sanatçı ailelerinden biri. Monica'nın babası İspanya'nın 'efsane' şarkıcılarından Antonio Molina. Kız kardeşi Angela Molina ise Avrupa sineması için vazgeçilmez bir oyuncu. Diğer kardeşi Micky de yine bir sinema oyuncusu. Albümlerine imzasını atan ve yanından hiç ayrılmayan kardeşi Noel ise kendisi gibi bir müzisyen ve şarkılarının bestecisi ve söz yazarı. Bugüne dek 20’ye yakın yapımda rol alan Monica Molina, şarkıcı olmanın yanı sıra tıpkı kız kardeşi gibi ailenin oyuncu üyelerinden biri. Rol aldığı ve ses getiren oyunlar arasında Oscar Wilde'dan uyarlanan bir tiyatro oyunu da var. Ruhunu ve karizmasını babasından aldığı söylenen Monica Molina, dinleyenlerin içini ısıtan, bir parça melankolik, bir parça umut dolu ama her zaman romantik sesi ve kendine özgü vokali ile eşsiz bir sanatçı. 2013 yılında babasının efsaneleşen şarkılarını “Mar Blanca” adında bir albümde toplayan Monica Molina, 2016 yılında şarkılarını senfoni orkestrası eşliğinde dünyada ilk kez Bodrum’da seslendirmişti. Albüm çalışmaları, yeni müzikal birliktelikler ve konserleri dışında Candela adındaki kızını yetiştirerek sanatçı bir anne olmanın keyfini süren Monica Molina, yeni albümü üzerinde çalışıyor. Şirin Pancaroğlu konseri iptal edildi İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun salgınla mücadele kapsamında 65 yaş ve üzeri vatandaşların 10.00¬-16.00 saatleri dışında sokağa çıkmalarının kısıtlanması kararı üzerine 17 Kasım 2020 tarihli ERİMTAN Müze’de Müzik Salı Konserleri 6. Sezon Şirin Pancaroğlu konserini iptal edildi. Biletix’den alınan biletlerin iadesi biletix üzerinden yapılmaktadır. Müze gişesinden alınan biletlerin iadesi için müze gişe ile iletişime geçilebiliyor. Telefon: 0312 311 04 01