Güray SOYSAL
DAR ALANDA, KISA PASLAŞMA
Futbolumuzun geleceği, tam manası ile orta oyununa döndü.
Baş belası mevcut virüs konusunda, Spor Bakanı topu Futbol Federasyonuna, o Sağlık Bakanlığına ve Bilim Kuruluna attı. Onlar ise Futbol Federasyonunu karar yeri olarak gördükten sonra, eline geçirdiği topla oynayıp, meşin yuvarlağı Federasyonun Sağlık Kuruluna attı. Onlarda topu Sağlık Bakanlığı’na bıraktı. Sonunda Sağlık Bakanı “sorumluluk onlara” deyip, futbol oynama işini Futbol Federasyonun sırtına yükledi.
Oysa…
Meşin yuvarlak hala orta sahada duruyor. Federasyonda maçların 12 Haziran’da başlayacağını açıklaMIŞ.
“Mış” derken, Başkan Özdemir’in “şimdilik” sözüne dikkat çekmek isterim.
5 Nisan 1950 Diyarbakır doğumlu iş adamı ve Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, liglerin 12 Haziran’da başlayacağını açıklarken, alınan karara “şimdilik olma kaydı ile” sözünü ekledi . Yani, açık kapı bırakmayı tercih etti. O’da topu orta sahada çevirme gayreti içine girdi. Oysa vatandaş, hem iyi futbol, hem de golün kimin tarafından atılacağını bekliyor.
Yani, orta sahada ve dar alanda, kısa paslaşma yapılıp, duruluyor.
Oysa...
Bugüne kadar aldığı kararlarla başarılı bir çizgiyi yakalayan Sağlık Bakanlığının Bilim Kurulu üyelerinin büyük kısmı, virüs tehlikesinin tam ortasında bulunduğumuzu açıkladı. Başkan Nihat Özdemir’de bir an evvel maçların başlanılmasında ısrarcı olurken, diğer taraftan da yayıncı kuruluştan alınacak 580 milyon liranın da peşinde koşuyordu.
Yani Başkan bıçak gibi kararını verip, “Ne olursa olsun oynatırım” veya “iptal ederim” diyemedi. Tıpkı Sağlık Bakanı gibi. Zira Başkanın açıklamasındaki “Şimdilik olma kaydı ile” cümlesi henüz karşımızda belirsizliğin i koruyor.
Oysa...
Kulüplerimizin fiziksel yapısı ortada bulunurken, teknik adamlar ve yöneticiler ile birlikte, futbolcular maçlara hazırlanma ve oynama konusunda büyük bir tedirginlik içinde görünüyor. Hele hele futbolun her kesiminin görüşünün alındığını söyleyen Başkan Özdemir, teknik adamlardan ve futbolculardan bu konuda fikir alma lüzumunu dahi hissetmedi.
Sözün özü şu...
Sağlık Bakanı ile Nihat Özdemir ve heyeti gerçek sorumluluktan kaçmayı uygun bulup, bu konuda şimdilik sınıfta kaldılar. Bakalım, yaz dönemindeki yeni sınavda sınıfta çakılan dersleri verip, sınıf atlayabilecekler mi?
ONUN GİBİSİ GELMEDİ
[caption id="attachment_183233" align="alignright" width="407"] Efsane yarış atı Bold Pilot ve jokeri Halis Karataş[/caption]
Türk at yarış tarihinin unutulmaz safkanlarından Bold Pilot, aramızdan ayrılalı 5 yıl oldu.
‘’Merkez Bankası'nı verseler satmam, O zamana kadar öyle bir safkan ne gördüm, ne bindim ne de çalıştırdım’’ bu sözler atın sahibi Özdemir Ataman ve jokey Halis Karataş’a ait.
21 Nisan 1991’de dünyaya gelen İngiliz safkan, yağmurlu havayı hiç sevmez, yarış öncesinde huysuzluk yapardı.
İngiliz safkan, 2.26.22'lik derecesi ile kırılamayan bir rekorun da sahibi oldu ve rekoruna bugüne dek yaklaşabilen bir İngiliz atı çıkmadı. 3 yaşında çıktığı 9 yarışın 8’ini kazanarak önemli bir başarıya imza atmıştı.
Artık O efsaneydi.
Bold Pilot, katıldığı 30 yarışta 21 defa birinci, 4 defa ikinci, 2 defa üçüncü, 2 defa dördüncü ve 1 defa altıncılık unvanlarını elde etti. İngiliz safkan, 1996'da Enternasyonel Boğaziçi Koşusu'nda o zamanlar popüler olan yarış atı Alman Galtee'yi geride bırakarak yarışı kazanmayı bilmişti.
Efsane safkan son kez Gazi Festivali etkinlikleri içerisinde Veliefendi Hipodromu'na getirilerek hayranları ile bir araya gelmişti. Yarış severler Bold Pilot'ı dakikalarca ayakta alkışlaması o günün unutulmazları arasında yer aldı.
Şampiyon, 30 Nisan 2015'te hayata gözlerini yumarak hayranlarını oldukça üzmüştü. Bold Pilot'ın mezarı Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde yer alıyor.
(Teşekkürler TRT Spor)
Unutulmayanlar / NECMİ GENÇALP
1960 yılında Yozgat’ta dünyaya gelen bu güreş sevdalımız mindere ilk kez Ömer Suzan’ın teşviki ile çıktı. 15 yaşında yakaladığı güreşteki bu başarı, ona çok sayıda Türkiye, Balkan, Avrupa ve Dünya’da çok sayıda madalya kazandırdı. 2 kez balkanlarda altın ve Seul Olimpiyatlarında ise gümüş madalya kazandı. 82 kilodaki en büyük başarısı Los Angeles Olimpiyatlarında Amerikalı Mark Schultz’u 14-0 gibi üstünlükle yenmesiydi. Faal güreşçiliğinde 50’den fazla ay yıldızlı mayoyu giydi.
SABIR...SABIR... NEREYE KADAR?
110 yılını dolduran Ankaragücü’nün vefakar taraftarları yayınladıkları bildiri ile kimsesizliğin isyan ediyor.
İşte, o taraftarların isyanlarını dile getirdikleri bildirinin özeti şöyle:
“Ankaragüçlü Arkadaşlar,
İnşallah iyi zamanlar çok yakındadır. Ama Türkiye’nin en prestijli ve önemli kulübünün taraftarları olarak yanlışlıklarımızdan ders almalıyız.
Söz verildiği gibi 55000 kişilik modern Ankara 19 Mayıs Ankaragücü Stadyumu’nun yapımı için kamuoyu oluşturmalıyız. Başkent Ankara, uzun yıllardır Başkent gibi değil.
Köy gibi yerlere, Ankara’nın ilçesi kadar bile olmayan yerlere stat yapıldı. Artık bu tesisi Başkent Ankara’ya da yapın.
Ankaragücü’ne yapılan hizmet, Kamuya, Halka, Millete yapılmıştır.”
Ne diyeyim...
Doğru söz karşısında, bende isyan ediyorum.
(Viralspor’a teşekkürlerimle)
AKLI FİKRİ HEP BAŞKA YERDE
[caption id="attachment_183236" align="alignright" width="319"] Hamza
Hamzaoğlu[/caption]
Tamam, Galatasaray’da büyük başarılar elde etmiştin.
Onları unutman mümkün değil.
Ama...
Şimdi Gençlerbirliği’nde teknik patronluk yapıyorsun.
Takım henüz düzlüğe çıkmayıp, kalan 8 maç sonunda durumunu ferahlatmak istiyor.
Ancak...
Sen bunları bir kenara bırakıp, hep Galatasaray’ı düşünüyorsun.
Son olarak neler söylediğine bakalım:
“Galatasaray’da şampiyon olup, bir karar aldıysam, demek ki o günün doğrusu oymuş. Bu hata bile olsa bundan öğreneceğim çok dersler var. Keşkelerim fazla olmadı.”
Son sözüm Hamza Hamzaoğlu’na...
Artık, Galatasaray’ın bir kenara bırak ve sadece ekmek yediğin Gençlerbirliği’ni nasıl düz yola çıkartabilirsin, ona odaklanmalısın.
DOĞRU SÖZE NE DENİR?
İki şeyi unutmayın: “ALLAH ve ÖLÜMÜ”. İki şeyi unutun: “Yaptığın İYİLİĞİ ve gördüğün KÖTÜLÜĞÜ.” LOKMAN HEKİM