Emel ZALALTUNTAŞ
Ne istediğimizi çoğu zaman bilmediğimizi düşünüyorum. Çünkü bizlerin şöyle bir sorunu var ;çevremizdeki insanların bizden ne beklediğini daha çok dikkate alıyoruz...
Emel ZALALTUNTAŞ
Ne istediğimizi çoğu zaman bilmediğimizi düşünüyorum. Çünkü bizlerin şöyle bir sorunu var ;çevremizdeki insanların bizden ne beklediğini daha çok dikkate alıyoruz .Yani çoğu zaman yaptıklarımız ,yapmak istediklerimiz değil de ,bizden beklenenler oluyor. Bunu belirli bir yaşa kadar yapıyoruz çünkü önümüze bir takım hedefler koyuyoruz ,başarılı olmalıyım ,iyi bir üniversite kazanmalıyım ,çok para kazandıracak bir meslek seçmeliyim ,lüks bir arabam veya evim olmalı gibi… Bu hayallere ulaşmak için çoğumuz istemediğimiz bölümleri okuyup belki de istemediğimiz meslekleri yapıyoruz. Ebeveynleri tarafından birçok çocuk ,anne ve babalarının projesi gibi yetiştiriliyor. İdealist ve mükemmel olmaya çalışan ,çok başarılı ama bir o kadar da mutsuz olan birçok insan var. Özellikle orta yaş grubunda olan artık bir şekilde hayatını yoluna koyduğunu düşünenlerin içindeki huzursuzluğun sebebi ne acaba ?Kendini ve potansiyelini ortaya çıkaracak şeyleri yapmaya cesaret edemeyişi mi ,yoksa bilinmeyen yerine, bilinir olan formalize bir hayatı seçmek daha kolay diye mi düşünmesi ? Aslında yaptığımız seçimlerin ,aldığımız kararların arkasında bir takım kazanım hayallerimiz var. Örneğin bir çocuğun takdir görmek için başarılı olması yada başka birinin iyi bir işim olursa saygı duyulan ,değer gören biri olurum düşüncesi gibi. Bazen etrafımızda sevilen biri olmak için de istemediğimiz şeyleri yaparken buluruz kendimizi. Ben böyle düşünüyorum, böyle istiyorum demek o kadar zordur ki, çevreden göreceğimiz tepkilerden sevilmemekten ,onaylanmamaktan ,sayılmamaktan veya reddedilmekten korkarız. Korkularımız bizi en çok engelleyen duyguları tetikleyip aslında yapmak istediklerimizden alıkoyar. Kendini gerçekleştirememiş bir insanın mutsuz olması çok normal değil mi ,mutlu olmak için değil ,mutlu etmek için var olduğumuza nasıl inandık acaba? Bu düşünce kalıpları ile birçoğumuz sadece canlı kalmaya çalışan bir organizma, bir bedenden ibaretiz, gerçekten yaşadığınızı hissediyor musunuz? Korkularımız ,kaygılarımız olmasaydı yine aynı şeyleri seçer miydik? Seçimlerimiz gerçekten bizim seçimlerimiz mi ? Seçimlerimizden razı mıyız? Kendimizden ,yaşamın içindeki varoluşumuzdan memnun muyuz? Kim olmak istiyoruz ,olmak istediğimiz kişi miyiz? Çoğumuz kişilik özelliklerimizi bile dışarıya göre oluşturuyoruz ;gerçekten çalışkan mısın ,dürüst müsün ,adil misin? Seçtiğimiz özellikler zaten sende varsa kendini belli eder ,içindeki huzursuzluk veya huzur sana kim olduğunu, seçtiğinin sana hayrı var özünde var mı belli eder. Mutluluğun formülü açık ve net yapmak istediğin veya istemediğin şeyleri düşün .Buraya deneyimlemeye geldik. Deneyimlerin sonucunda edindiğin tecrübe ,aldığın karar doğrultusunda seni bir hedefe götürecek . Ben hayalini kurduğum bir şeye kavuşup, içimde bir huzursuzluk veya tatminsizlik duygusu hissediyorsam ,bu değilmiş deyip yeni bir eylem için hayatın önüme getirdiği seçeneklere bakıyorum .İnsan bilinmeyeni seçecek cesarete sahip olmalı ve yeniyi seçmekten korkmamalı ,her insanın bir hikayesi ve var oluş nedeni var çeşitliliğin olmadığı bir sistemde herkes aynı olsaydı o zaman nasıl öğrenecektik. Eyleme geçmediğin sürece ne istediğinin veya istemediğinin bir önemi yok; istediğini yapmak için hangi eyleme geçiyorsun veya istemediğini yapmama hakkını kullanarak kim olmayı ve ne yapmayı seçiyorsun. Sanki sistem herkese ve her şeye rağmen kendini bul diyor değil mi?