Emel ZALALTUNTAŞ
İnsanoğlu zamanı yarattı ve bunu üçe ayırdı; geçmiş, şimdi ve gelecek. Bu kavramlar herkeste farklı boyutta yaşanıyor; kimi şimdiki zamanda geçmişin pişmanlıklarıy...
Emel ZALALTUNTAŞ
İnsanoğlu zamanı yarattı ve bunu üçe ayırdı; geçmiş, şimdi ve gelecek. Bu kavramlar herkeste farklı boyutta yaşanıyor; kimi şimdiki zamanda geçmişin pişmanlıklarıyla yaşarken, kimi gelecek kaygısıyla şimdide kalmayı başaramıyor. Dünyadaki varoluş süremizi gerçekten anlamlı bir şekilde yaşıyor muyuz? Akıp giden anları düşünürsek, ne kadarını fark ederek yaşıyoruz? Küçükken bir an önce büyümek isterken, yaş aldıkça ah keşke geçmişe gidebilsem diye şikayet ediyoruz. Sosyal medyada sizde duymuş veya görmüşsünüzdür insanlara ölüm döşeğindeyken sorulan ‘’En Büyük Pişmanlığınız nedir? sorusuna verilen cevap yapmadıkları için duyulan pişmanlık oluyormuş. Bizlerin hayatta yolumuzu, yönümüzü şaşırmamıza en çok sebep olan şey egomuz ve zaman algımız olabilir mi? Hepimizin kendimize dair ben buyum diye tanımladığımız özellikleri var. Egomuzun etkisiyle olduğumuzu sandığımız kişinin yapması gerekenler var ve bu işlerin ne zaman olması gerektiğine de inanan aynı kişi. O zaman zamanı ve kendimizi algılayan ve onu değerlendiren biz miyiz egomuz mu? Egon zaman zaman seni zavallı, mağdur, haksızlığa maruz kalmış, şanssız biri olduğuna inandırır. Böyle düşünürken genelde geçmişte yaşar, olmuş bitmiş olaylara öfke veya üzüntü duyarak gelişmek yerine, geçmişin kölesi olursunuz. Çoğu zamanda olduğuna inandığın, acınası karakterin şimdiki zamanına yeni kötü olaylar eklenir ve sen gerçekten bu dünyaya acı çekmeye gelmiş bahtsız biri olduğuna inanırsın. Bu durumun tam tersi de olabilir; egon seni tam tersi yönde hırslı ve rekabetçi birine de dönüştürebilir. Sürekli geleceğe dair planlar yapan, sonucu sadece başarı odaklı işlere yönelen, süreç değil sonuç odaklı yaşayan ve kaygı düzeyi yüksek bir insana dönüşebilirsin. Oysa şimdide olmak nasılda rahatlatıcıdır. Yaşamak ve farkında olarak yaşamak… Ne yaşıyorsun, kimsin tüm gerçekliği ile kendinden gizlenmeden cesurca sor kendine ‘’Sen Kimsin?’’
Kim olduğun daha doğarken belliydi sadece yaşadıklarınla işin içine, zihnin ve zaman girdikçe kendini unuttun. Seçtiklerin ve seçmediklerin yönünde hayatın içinde değişecek ve dönüşeceksin. Geçmiş geçti, gelecekte gelmedi. Var olan anların içinde yaptığın seçimler değiştikçe, bedeninle ruhunun frekansının uyum içinde olup olmadığına bak, eğer bu uyumu yakalıyorsan yarattığın zamanın içinde hayrına olacak kararlar almışsın ve bu kararlar ruhunu da hoşnut etmiş ki adını koyamadığın bir huzur hissediyorsun. Ruh ile beden uyumunu yakalayan kişiler hayatın içinde uyumlu, kolaylıkla ilerleyen, zamanın telaşına düşemeden sadece yaşarlar. Çünkü onlar bilirler ki her şey vaktini bekler; olması gereken zamanda, sen hazır olduğunda olur.