Efsane Kızılaycı Mithat Turgutcan
Mehmet Necati Güngör
Mehmet Necati GÜNGÖR
[caption id="attachment_178292" align="alignright" width="327"] Efsane Kızılaycı Mithat Turgutcan, dostu eski Horasan Belediye Başkanı Dursun Şen ile[/caption]
Siz bakmayın bu güne. Kızılay kurumu bu güne kadar çoğunlukla çok doğru insanlar tarafından yönetildi.
Biz burada, vicdan borçluluğu içinde efsane bir Kızılay’cıdan bahsedeceğiz.
Yıllar boyunca Kızılay Erzurum Şubesi Başkanlığını yürütmüş olan, gazeteci ağabeyimiz Mithat Turgutcan’dan.
O büyük insanı bu vesile ile bir kere daha rahmetle anıyorum.
Rahmetli babamın da yakın dostuydu. Bizim de çok sevgili ağabeyimiz. Ömrünün son demine kadar hep arayıp hatırını sorduğum, ölümüne kahrolduğum insan.
Mekânı cennettir inşallah.
Mithat ağabey, bekâr bir insandı. Hiç evlenmedi.
Ömrünün son demine kadar başında fötr şapkası, tiril tiril giysileri içinde dolaşan, herkesten saygı gören güzel bir insan.
O’nun gömleklerini yıkayan, elbiselerini ütüleyen, tiril tiril dolaştıran kız kardeşlerine de bu vesile ile ayrıca teşekkür etmek lâzım. Hayatta iseler, esenlikler, ölmüşlerse rahmetler dileriz.
Mithat bey, ömrünü hayır işlerine vakfetmişti.
Bulduğu en doğru kurum ise Kızılay’dı.
Üyelerin ittifak oylarıyla Kızılay başkanlığına getirildi.
Kızılay’a yapılan bağışları en iyi şekilde değerlendirerek, ardında güzel eserler bıraktı.
Bunlardan birisi Hannane Öğrenci Yurdu idi.
Hemen hemen bütün zamanını bu yurtta, yoksul öğrencilere hizmet etmekle geçirdi.
Disiplinli idi.
Öğrencilerin ders notları dahil, her hareketlerini bir baba sorumluluğu ile izlerdi.
Bu yurttan yetişen doktorlar, mühendisler, öğretmenler, proflar, Mithat babalarını hep saygı ile andılar.
Paraya tamahı yoktu.
Çok düzgün bir yaşamı vardı.
Erzurum kışında bile yaya dolaşır, altına Kızılay bütçesinden bir araba çekmeyi, ya da herhangi bir taksiye binmeyi düşünmezdi.
O’nun için Kızılay parası kutsal bir paraydı, öyle uluorta sarf edilecek bir para değildi.
Neler yapmadı ki, o bağışlarla.
Kızılay Kan Merkezi’ni kurdu.
Ayrıca o merkezde bir de fukaralar için, bir poliklinik yaptı.
Palandöken dağına, fakir aileler tatil ve kayak yapsın diye tesis bile kurdu.
Fukara babasıydı.
Onların her sorunlarıyla ilgilendi, yardımlarına koştu.
Hayatının büyük bir kısmını Hannane Yurdunda öğrencilerle birlikte geçirdi.
Kahvaltısını, öğlen ve akşam yemeklerini onlarla birlikte yedi.
Kızılay’ın tek kuruşunu israf etmedi.
Temiz yaşadı, temiz öldü.
Bu güne baktığımızda Mithat Turgutcan çok güzel bir örnek olarak karşımızda duruyor ama, anlayana.
Şimdiki Erzurum Kızılay Başkanı Hüseyin Bozhalil de O’nun izinden yürüyor.
Dürüstlük içinde hizmet veriyor.
Son sözümüz şu: Kızılay’ımız kutsal bir kurum.
Bazı aymazlara bakıp bu kurumumuzu yıpratmayalım.
İnsanlar geçici, kurumlar baki.
Kızılay’ımızdan vazgeçmeyelim.
Yorumlar