Olmaz ya; diyelim ki oldu. Anayasa’nın ilk dört maddesini değiştirip ”Devletin dini İslamdır” hükmünü getirdiniz. Peki, devletin dini olur mu? “İlmin kapısı” diye tanımlanan İslam’ın büyük halifesi Hazreti Ali’ye göre “Devletin dini adalettir.” Devlet, tüzel kişilik olduğuna göre din gününde nasıl yargılanacak? Kur’anda “Din günü” diye geçen yargı gününde hepimiz, yüce Yaratan’ın huzuruna kullar olarak gideceğiz. Kimimiz cennete, kimimiz cehenneme. Peki, devletler nasıl yargılanacak ve nereye gidecekler? Dünya, din ve ırk savaşlarından birçok dersler alarak bu günlere geldi. Yüzbinlerce insan bu savaşlarda kurban edildi. Medeni dünya laikliği bu acı tecrübelerden sonra keşfedebildi. Dönüp, yurdumuza bir baksınlar. İslam’ın farklı anlayışlarını temsil eden mezhep mensupları ne olacak? Vatandaşımız olan azınlıklar? Hepimiz, barış ve huzur içinde yaşayacaksak, bu gerçeği göz ardı edemeyiz. Efendim, Osmanlı’da da birçok etnik grup, farklı inanış bir arada yaşadı. O, o zamanın gerçeği idi. Osmanlı’nın parçalandığı dönemlere bakalım: Osmanlı’nın içinden kaç bağımsız devlet çıktı? Bunlar dünün gerçekleri değil mi? Osmanlı, pazı kuvvetine dayanan güçlü bir imparatorluktu. Kılıçla fethedilmiş yöreleri ne yazık ki kılıçla elde tutamadı. Sonunda yıkıldı, biz de Kurtuluş Savaşı vermek zorunda kaldık. Büyük Atatürk, İmparatorluğun yıkıntısından modern bir devlet kurdu. Bu devletin belirleyici vasfı “demokratik, laik cumhuriyet” oldu. Neyi neyin yerine koymak istediğinizin farkında mısınız? Türk milleti laikliğin getirdiği huzurun ve nimetlerin farkındadır. Bu kazanımını ham hayallere feda etmeyecektir. Diyelim ki başardınız. Nasıl sürdüreceksiniz? “Dicle kenarında bir koyunu kurt kapsa sorumlusu Ömer’dir” diyen Ömer’i, “O sarayları paranla yaptırdıysan israftır, halkın parasıyla yaptırdıysan haramdır” diyen Ebu Zer’i, Üstündeki kumaşın hesabını Halife’den soran cesareti, Nasıl ve nereden bulacaksınız?