Necdet AYAZ Geçtiğimiz hafta İstanbul’da organize edilen Avrupa Salon Atletizm şampiyonasından bahsedeceğim. Şampiyonanın en önemli olan kısmı kuşkusuz üç adım atlama yarı...
Necdet AYAZ Geçtiğimiz hafta İstanbul’da organize edilen Avrupa Salon Atletizm şampiyonasından bahsedeceğim. Şampiyonanın en önemli olan kısmı kuşkusuz üç adım atlama yarışmasında 14.31 metrelik derecesiyle altın madalya kazanan sporcumuz Tuğba Danışmaz’dı. Öncelikle bizleri mutlu eden ve de gururlandıran Tuğba Danışmaz’ ı, antrenörü Cahit Yüksel’i ve Kulübü Enka Spor’un yöneticilerini kutlamak istiyorum. Şampiyona için federasyonca belirlenen yönetici ve görevliler bir yılı aşkın süredir profesyonel yöntem ile çalıştırıldı. Yapılan hazırlıklar içerisinde salonun yenilenme işlemi de vardı. Yani şampiyona için ciddi bir bedel ödendi. Sonuç olarak bir altın madalya alındı. Dünya Atletizm Birliği’nin (WA) gözetiminde ve görevlendirdiği denetim elemanları sayesinde sorunsuz bir organizasyonu gerçekleştirmiş olduk. Sorunsuz olması bizleri sevindirdi. Çünkü ülkemiz yapılan manipülasyonlar nedeniyle sabıkalı 7 ülke arasında bulunuyordu. Böylesine büyük şampiyonaların ülkemizde organize edilmesi birçok açıdan önemlidir. 2013 yılının ikinci yarısından itibaren Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanlığını yapmakta olan kişi bence çok şanslı biridir. Çünkü bu başkan, 1922 yılından itibaren başkanlık yapanlara verilen toplam bütçeden çok daha fazlasına sahip olmuştur. Ancak bu devasa bütçeye rağmen, Başkent Ankara’da atletlerin çalışabileceği bir tesisin bulunmaması, yurt genelinde yeni yeteneklerin aranmıyor olması, yapılan organizasyonlarda sporcu, antrenör ve hakem ücretlerinin gecikmeli ödeniyor olması düşündürücü ve de üzücü bir durumdur. Federasyon bütçesinin büyük bölümünün 50 civarında bunun çoğunluğunun da devşirme olan sporculara 365 gün dünyanın neresinde olursa olsun kamp yaptırılmasında ve belirlenen yarışmalara götürülmesinde kullanılmaktadır. Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası sonrasında federasyon başkanının yaptığı değerlendirmede, hedeflerinin 2024 Paris olimpiyat oyunları olduğunu, bu şampiyonaya da az sayıda sporcu ile gideceklerini, bu sporcularla da madalyalar almayı hedeflediğini söylemiş olmasını garip karşıladım. Çünkü 10 yıllık görevi süresinde yurt dışı yarışmalara çok sayıda sporcu ve dolayısıyla yönetici gönderen biri olduğu kayıtlar incelendiğinde görülecektir. 2020 olimpiyat oyunlarına çok sayıda sporcu ve dolayısıyla yönetici götürebilmek için de derecelerde manüplilasyon yapılarak ülkemize büyük bir utanç yaşatılmıştır. Bu nedenledir ki başkanın yaptığı açıklamayı “Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer” sözüne itibar eden bir durum olarak görmekteyim. Bence de doğru olan da budur. Keşke göreve geldiği günden itibaren bunu yapmış olsaydı.